8 Ağustos 2014 Cuma

Rogers Cup’ta Günün Özeti (Perşembe)

     Rogers Cup’a üçüncü tur maçlarıyla devam edildi.


WTA Montreal
               



                Günün sürprizleri Vandeweghe ve Makarova’dan

                _Elemelerden gelen ve önceki turda Ana Ivanovic’i eleyen Amerikalı Coco Vandeweghe bu kez de bir diğer Sırp tenisçi, Jelena Jankovic’i eledi. Coco çok zorlu geçen ilk seti 10-8’lik tie-breakle aldı. İkinci seti 2-6 kaybetti ama son setin son oyununda servis kırarak maçı kazanmayı başardı. Coco 10 tane ace atarken, toplam puanlarda Jankovic 91-88 önde bitirdi.

                _ Günün diğer sürprizi ise Ekaterina Makarova’dan geldi. Makarova Wimbledon şampiyonu Kvitova karşısında 6-4 /1-6/ 6-2’lik setlerle galip geldi. Kvitova maç boyunca 8 çift hata yaptı, Makarova hem servis oyunlarında, hem de return oyunlarında daha dengeliydi ve Petra’nın hatalarından yararlandı.


                Günün maçları

                _ Günün maçı Maria Sharapova ile Carla Suarez Navarro arasında oldu. Skor olarak çok etkileyici gibi durmasa da çok çekişmeli bir maç oldu ve Navarro çiftler partneri Muguruza’nın ‘intikamını’ almış oldu. İki tenisçinin de servis oyunlarında zorlandığı maçta, returnlerde daha başarılı olan ve uzun rallilerde Masha’yı yıpratan Navarro çeyrek finalist oldu.

                _ Yaklaşık 2:30 saat süren maçta Venus Williams Kerber’i üç sette yenmeyi başardı.

                _ Agniezska Radwanska da Sabine Lisicki’yi üç sette yendi.



                Favoriler

                _ Serena Williams Lucie Safarova karşısında beklenenden fazla zorlandı ama iki sette de birer kez servis kırarak tie-break’e gitmeden işi bitirdi.

                _ Caroline Wozniacki ve Vika Azarenka maçlarını rahat kazandılar.





ATP Toronto

                Erkeklerde dün oynanan 7 maçın 6’sı üç sete gitti, Gasquet ise Murray’le oynayacağı maçtan çekildi.



                Günün maçı Tsonga’nın

                _ Djokovic-Tsonga arasındaki son maçların tamamen aksi yönünde oynanan bir maç izledik. Monfils karşısında epeyce yorulan Nole maça hiç tutunamadı, gününde olan Jo toplam 8 tane ace attı ve iki sette ikişer kez servis kırarak 63 dakikada işi bitirdi.



                Ekselansları zorlanmasına rağmen


                _ Roger Federer , Marin Cilic karşısında epeyce yoruldu. İki tenisçinin müthiş servis attığı maçta ilk iki set tie-break’te bitti. Final setinde Federer bir kez servis kırarak maçı kazandı.



                Günün sürprizi Anderson’dan


                _ Kevin Anderson ile Stan Wawrinka’nın maçı da servis şovuna döndü. İlk sette birer kez servis kırılınca tie-break’e gidildi. Tie-break’te iki kez set puanı çeviren Anderson 10-8 kazandı. İkinci setin sonunda servis kıran Anderson çeyrek finalist oldu ve ATP 1000 kariyerinde galibiyet sayısında 41-40 oldu.

                _ Günün bir diğer sürprizi Feliciano Lopez’den geldi. Tecrübeli İspanyol rakibi Berdych karşısında ilk seti kaybetmesine rağmen son iki seti kazanarak çeyrek finalist oldu.


                Favoriler
             
   _ Grigor Dimitrov, David Ferrer ve Milos Raonic de çeyrek finalist oldular. Andy Murray de günü maç oynamadan geçti.
               





sahinarif88@hotmail.com

twitter: @arifsahin1


7 Ağustos 2014 Perşembe

Euroleague’e ilk bakış – C Grubu ve Fenerbahçe Ülker

          Euroleague’de transferler devam ediyor ve bazı takımların kadroları netleşmedi, yine de kuraları kısaca hatırlayalım ve eldeki kadrolara göre yorum yapmaya çalışayım. Bu yazıda Fenerbahçe Ülker’in de yer aldığı ve geçen sezon Euroleague’de TOP16 yapan beş takımı buluşturan C Grubu’na bakalım…


Bu gruba son torbadan dahil olan Polonya Şampiyonu PGE Turow dışında geçen yıl son yılların Euroleague’de en başarılı takımlarından ikisi Barcelona-Panathinaikos ve son yıllarda önemli yatırımlar yapan Fenerbahçe Ülker-EA7 Milano-Bayern Münih grubu Euroleague’de ilk turun en heyecanlı grubu yaptılar.  


Barcelona: Barcelona cephesinde değişen fazla bir şey yok. Koç Xavi Pascual’le yola devam eden Barcelona geçtiğimiz yıl gard pozisyonunda sıkıntı yaşamıştı ama İspanya Ligi play-offları’nda Huertas’ın vitesi yükseltmesiyle sorun yaşamadılar. Yedek gardlar Sada-Pullen takımdan ayrıldılar ve Satoransky transfer edildi, Westermann Limoges’a kiralandı, üçüncü gard almayacaklar gibi duruyor. 3 numaralı pozisyon gençlere emanet, Papanikolau NBA’e gitmeyince orada sıkıntı olmadı, Abrines ve Hezonja birer yıl daha tecrübeliler ve Hezonja’nın bu sezon daha fazla sorumluluk alması bekleniyor. 4 numaralı pozisyonda da değişiklik oldu, Erazem Lorbek’in yerine Valencia’dan Justin Doellman ile sözleşme yaptılar, Doellman’ın adı Efes’le de anılmıştı ama İspanya’da kalmayı tercih etti. Yedek pivot olarak ise NBA’e giden Joey Dorsey’in yerine Tibor Pleiss’ı transfer ettiler ki bence Pleiss daha fazla katkı verecektir. Oleson-Navarro ve Nachbar faktörlerini de unutmamak gerekir. Bu zorlu grupta Barcelona önemli yenilgiler alabilir ama gruptan elenmeleri şok olur.


Panathinaikos: Yunanistan Ligi şampiyonu Panathinakos kadrosunda önemli değişiklikler yaptı. Koç olarak Dusko Ivanovic’le anlaşan Pana’da Roko Ukic-Ramel Curry takımdan ayrıldılar, yerlerine D.Nelson-AJ Slaughter kadroya katıldılar. Pivot olarak ise Lasme’nin yerine Batista’yla anlaştılar. Bramos-Maciulis’in yerlerine ise transfer yapılmadı, 3 numara pozisyonu gençlere emanet edilecek gibi duruyor. Diamantidis-Fotsis-Mavrokefalidis’i çıkarırsak Panathinaikos oldukça genç bir takımla Euroleague sezonuna başlamak üzere, peki PAO bu grupta beşinci olabilir mi? PAO’nun Milano ve Fenerbahçe Ülker’den kadro kalitesi olarak aşağıda olduğunu söyleyebiliriz ama kadroda önemli oyuncular var, çok iyi bir koçla sezona başlayacaklar ve her zamanki gibi Yunan takımı olduklarını da hatırlayalım, ilk turda elenme noktasına gelmeleri muhtemel görünmüyor ama bu kadro derinliğiyle Top16’de çok iddialı olmaları da zor gözüküyor.


Fenerbahçe Ülker:  Obradovic’le ikinci sezonuna başlayacak olan Fenerbahçe Ülker agresif bir transfer dönemi geçirdi. Oldukça derinlikli bir kadro oluşturan Fenerbahçe Ülker’in bu yıl Bo McCalebb’i arayacağını düşünüyorum, Bogdanovic-Hickman-Bjelica temelli kadro takım kimyasını yakalarsa çok başarılı olabilir ama ilk turda bu kimyayı yakalayabilirler mi, orada soru işareti var. Fenerbahçe Ülker’in yine Barcelona’yla aynı gruba düşmesi ve ikinci sezonunda da Obradovic’in Panathinaikos’la eşleşmesi ilginç tesadüfler.


EA7 Milano:  İtalya Ligi şampiyonu Milano bu sezon kimlik değiştirdi, takımın lideri Keith Langford takımdan ayrıldıktan sonra daha farklı bir oyun anlayışı oluşturacaklar gibi duruyor. Takımın skor yükünü taşıması beklenen oyuncu Linas Kleiza olacak, ağır bir sakatlık geçiren Shawn James’in ne kadar katkı verebileceği Milano’nun sezonu için önemli bir gösterge olabilir. 2 numara olarak da E’twaun Moore’ın transfer edilmesi bekleniyor. 


Bayern Münih: Geçen sezon Euroleague’de Top16 yapan ve Almanya Ligi’ni şampiyon olarak tamamlayan Bayern Münih kadrosunu büyük ölçüde korudu ama takımın en önemli oyuncusu Malcolm Delaney’i Kuban’a kaptırdılar. Gard pozisyonuna Anton Gavel’i transfer eden Bayern Münih daha önemli bir transferi Dusko Savanovic’i alarak gerçekleştirdi. Savanovic mükemmel bir oyuncu değil ama Bayern Münih’e önemli katkı sağlar. Djedovic’in de önemli katkı yapacağını düşünüyorum, koç Pesic faktörünü de atlamayalım.


PGE Turow:  Polonya Ligi şampiyonu Turow bu grupta n çıkma ihtimali oldukça düşük. Eyenga-Jaramaz haricinde kadrolarında uluslar arası bir oyuncu da yok. ’91 doğumlu Jaramaz dikkatle izlenmeli, sezonun ikinci yarısı için önemli bir transfer seçeneği olabilir.



Tahmin: Grupta Turow’un eleneceği tahminim dışında iddialı bir tahminim yok. Barcelona ve Fenerbahçe Ülker gruptan çıkmak için büyük favoriler ama kaçıncı sıralarda bitireceklerini tahmin etmek güç, EA7 Milano son transferlerle iddialı bir takım haline büründü, Bayern Münih iyi bir kadroya ve Avrupa’nın en iyi koçlarından birine sahip, Panathinaikos bunlara ek olarak Diamantidis’e de sahip. Zorlama bir tahmin yapmam gerekirse; Barcelona-Fenerbahçe Ülker-EA7 Milano-Panathinaikos diyorum, bu grupta çok zevkli maçlar izlememiz muhtemel, beşinci olan takım da Eurocup’ın favorilerinden biri olur.
                 
               
               



sahinarif88@hotmail.com

twitter: @arifsahin1


Rogers Cup’ta Günün Özeti (Çarşamba)

Erkeklerde Toronto’da, kadınlarda Montreal’de oynanan Rogers Cup tenis sezonunda Grand Slam olmayan en yüksek profilli oyuncuların yer aldığı turnuvalardan biri. Günün özetine bakalım, her zamanki gibi önceliği bayanlara vererek…

WTA Montreal
               

                Günün sürprizleri Vandeweghe ve Watson’dan


                İkinci tur maçında elemelerden gelen Amerikalı Coco Vandeweghe dünya 10 numarası Ana Ivanovic’i çok zorlu bir maçtan sonra eleyerek üçüncü tura yükseldi. Yaklaşık üç saat süren maçın ilk iki seti tie-break’e gitti, final setinde Coco servis kırma avantajıyla galip geldi. Maç genelinde Coco 11 ace atarken, Ana 10 tane çift hata yaptı.

                _ Günün diğer sürprizi ise Heather Watson’dan geldi. Yine yaklaşık üç saat süren maçta Watson Cibulkova karşısında ilk seti 6-2 ile kazanmıştı, son iki set tie-break’le bitti, final tie-break’ini alan Watson da elemelerden üçüncü tura kadar yükselen bir diğer isim oldu.



                Günün maçları

                _ Günün maçı beklediğim gibi Maria Sharapova ile Garbine Muguruza arasında oldu. Paris’te olduğu gibi Masha ilk seti kaybettikten sonraki iki seti kazanarak galip geldi. Final seti haricinde oldukça çekişmeli bir maç izledik.

                _ Günün en keyifli maçlarından biri Jelena Jankovic ile Sloane Stephens arasında oynandı. Üç saati aşan maçta Jankovic ilk seti tie-break’le kaybettikten sonra ikinci seti 6-4 kazandı ve final setini de tie-break’te kazanmayı başardı. Jankovic rakibine maç genelinde 14 kez servis kırma puanı verdi ama 12’sini kurtarmayı başardı.

                _ Sabine Lisicki de Madison Keys’i geriden gelip yenmeyi başardı.


                Favoriler

                _ Serena Williams Sam Stosur’u sadece ikinci sette iki oyun vererek geçti.

                _ Caroline Wozniacki, Angelique Kerber, Lucie Safarova, Petra Kvitova da işlerini ikişer sette bitirdiler.




ATP Toronto
               

                Günün maçı Djokovic’in

                _ Günün maçı özellikle son iki setiyle müthiş bir maça sahne oldu. Djokovic ilk seti 6-2’yle kazandıktan sonra Monfils’in oyuna girmesiyle müthiş bir maç izledik. İkinci sette Monfils geriye düşmesine rağmen maçı bırakmadı ve seti tie-break’le kazandı. Final setinde iki tenisçi de servis kırdırmadılar ve tie-break’te Djokovic rakibine karşı 10.maçını da kazandı.



                Günün sürprizi Benneteau


                _ Günün sürprizi tecrübeli Fransız’dan geldi. Ernests Gulbis karşısında ilk seti tie-break’te kazanan Julien ikinci sette servis kırma avantajını sonuna kadar korudu. Julien maçta beş kez servis kırma puanı verdi rakibine ama hepsinde servisini kurtarmayı başardı.


                _ Günün bir diğer sürprizi Andy Murray’den geldi. Murray’nin Kyrgios’u yenmesi tabii ki sürpriz değil ama bu kadar üstün bir galibiyet almasını beklemiyordum. Murray iki sette de ikişer kez servis kırarak maçı 6-2’lik iki setle kazandı.



                Favoriler
               
           _ Tomas Berdych, Lu’ya karşı ilk seti tie-break’te kaybettikten sonra 6-4’lük iki setle galip geldi.
        
             _ Milos Raonic Jack Sock’a karşı ilk seti 4-6 kaybettikten sonra son iki seti tie-break’le kazandı.
     
           _ Grigor Dimitrov, Donald Young’ı; Marin Cilic, Malik Jaziri’yi; Richard Gasquet, Ivo Karlovic’i geriden gelerek yendiler.
               



sahinarif88@hotmail.com

twitter: @arifsahin1


6 Ağustos 2014 Çarşamba

Galatasaray - Atletico Madrid Maçı Üzerine

Maçtan elde edilen gelirlerin Soma'daki maden kazasında hayatını kaybedenlere verileceği maçta Galatasaray ile Atletico Madrid İzmir Atatürk Statında karşılaştı.

Saat 21:00'de başlayan maç 32 derecelik sıcaklık ve yüksek nem altında oynandı.

Galatasaray, Muslera, Veysel Sarı, Chedjou , Semih Kaya, Telles - Hamit Altıntop , Selçuk İnan, Melo, Bruma , Olcan Adın - Burak Yılmaz  11'i ile sahaya çıkarken; Atletico Madrid  Moya, Juanfran, Godin, Miranda , Siqueira - Mario, Tiago , Gabi , Arda Turan, Koke - Mandzukic 11'i ile sahadaydı.

Maçtan Dakikalar:

Maç oldukça düşük tempoda başladı.Topla daha fazla oynayan oyunun büyük bölümünde Galatasaray'dı ancak bunu Atletico'nun izin verdiği ölçüde yapabildiler.Rakip yarı alanda kaleden 30-40 metre uzaklıkta yapılan çokça yanlamasına paslar gole gitmekten uzak bir görüntüdeydi.Zaman zaman hızlı çıkışlarla gelen Madrid ekibi ise Gabi'nin ceza sahası çizgisinin yakınlarından vurduğu etkisiz şut ve Mandzukic'in bazı kafa vuruşları dışında pek etkinlik gösteremedi.

İlk yarı 0-0 sonuçlandı.

İkinci yarıya Prandelli Hamit ile Bruma'yı yer değiştirerek sol kanattan nadirende olsa tehlike yaratabilen Atletico'yu durdurmak istedi.İkinci yarıya da daha iyi başlayan Galatasaray'dı.90 dakikalık maçın en tempolu anlarda 47 ile 54. dakikaları arasında yaşandı.İlk önce Arda'nın ortaları, daha sonra Bruma'nın getirdiği pozisyonun devamı ve Mandzukic'in pozisyonundan sonuç çıkmadı.Bu dakikalardan sonra oyuncu değişikleriyle de beraber tempo iyiden iyiye düştü.Hava sıcaklıkğının da etkisiyle 78-80'lere kadar orta alanda geçen kısır bir oyun izledik.Amrabat'ın oyuna girişinden sonra Galatasaray maç boyunca yapamadığı kontra atak girişimlerinde bulunmaya çalıştı.Bir pozisyonda Emre Çolak'ın topu eveleyip gevelemesi yüzünden 3'e 3 pozisyondan mahrum kaldı Galatasaray ama Amrabat'ın maç boyunca ayağına sayılı top gelen Burak'ın yerine girişi ve Umut'un savunmanın arkasına olan koşuları sayesinde bu maç genelinde bakarsak sol kanattan etkili oldu.Amrabat'ın Umut'a verdiği ve Umut'un vuramayıp savunmanın uzaklaştırdı pozisyon haricinde Selçuk'un frikiği dışında yine de pek etkili olamadı Galatasaray.

Böylelikle maç golsüz sonuçlandı.

Genel Değerlendirme:

Maçın sonucu beni pek ilgilendirmiyor ama Galatasaray'ın bugünkü oyunundan pek tatmin olmadım.Özellikle ilk yarıda rakip yarı alanda 1-2 dakika boyunca top dolaştırdık ve sonunda sağdan veya soldan tek bir oyuncuya atılan (Burak) toplarla topu Atletico'ya verdik.Çoğalma sıkıntısı yaşadığımız gibi ceza sahasına gelen toplarda da zaten orada bulunan Burak dışında hiçbir oyuncunun orada olmaması beni kızdırdı.Nadiren bulduğumuz kontralarda da klasik bir Türk takımı görüntüsü vardı.Atletico 7-8 saniye içinde geride hemen 8-9 kişi olurken, Galatasaray 3 kişi olarak başladı atakta ancak 4. kişiyi bulabildi.Diğerleri nerede ne yapıyorlar diye bakarken kameralar dönünce gördüm ki yürüyerek orta sahayı geçen oyuncular grubu varmış meğer ! Birkaç sene öncesine kadar bu durumları fiziksel yetersizlikten dolayı olan durumlar diye nitelendirir, oyuncuların iyi çalışmamasına bulurdum.Ha, yine fiziksel olarak farklılıklar var.Mesela Burak koşularında sürekli Atletico stoperi Miranda'ya mağlup oldu ama konu bu değil.Burada bir anlayış söz konusu.Hızlı hücumlarda topu atan oyuncu benim işim bitti, ben görevimi yaptık edasında oluyor.Geride kalan orta saha oyuncuları ileride 3-4 kişi var onlar hallederler, olmadı topu saklasınlar şeklinde düşünüyorlar.İleride yer alan oyuncular ise şuradan bir taç çıkartsak kardır.Top bizde kalır hem düşüncesindeler.Kimsede risk alma, zorlama düşüncesi yok.Ezbere koşular, paslar yapılıp duruluyor sürekli.

Kişisel performans olarak Olcan'ı, Veysel'i ve Bruma'yı beğendim.Olcan orta sahada koştu, toplara bastı iyi mücadele etti.Ben Prandelli yerinde olsam Olcan'ı sol kanata çeker, Bruma'yı sağa koyup, Hamit'i de Melo'nun yanına çekip bir de öyle denerdim.Bruma ise kesinlikle yetenekli bir oyuncu.Koşuları harika, bileklerine hakim, oldukça atletik ama (aynı Emre Çolak gibi) nerede ne yapılması gerektiğini çok bildiğini sanmıyorum.Veysel ise hücuma zaman zaman katkı verdi.Savunmada fena değildi.Birkaç top kesti.Beğendim.

Burak'a ilk yarı boyunca gelen top sayısı çoğunlukla seken toplardan ibaret.Hakeme daha çok top çarpmıştır (!) İleride çok yalnız kalıyor.Sneijder'den sonra mutlaka daha iyi beslenmeli.Aynı şeyler Umut için de geçerli.Bundan sonraki hazırlık maçında Prandelli'nin çift forvet denemesini bekliyorum.

Atletico ise üst üste 3. kez bir hazırlık maçında 0-0 berabere kaldı.Maç boyunca bildiğimiz takım savunmasını çok iyi uyguladılar.Topun arkasına iyi geçerek kazandıkları topları olumlu kullanmaya çalıştılar ama pek etkili olamadılar onlar da.Mandzukic'e çok fazla top indiremediler ve ceza sahası etrafında kalabalıklaştıklarını da hatırlamıyorum.Önümüzdeki günlerde Atletico Wolfsburg ve Cadiz ile hazırlık maçlarından sonra İspanya Süper Kupasında oynayacak.Şu anki Atletico beni pek tatmin etmedi.İspanya Süper Kupasına kadar biraz daha toparlamalarını bekliyorum.


Emin Kazdaloğlu

Twitter: @Nickonharf

www.abcspor.com






Euroleague’e ilk bakış – B Grubu

         Euroleague’de transferler devam ediyor ve bazı takımların kadroları netleşmedi, yine de kuraları kısaca hatırlayalım ve eldeki kadrolara göre yorum yapmaya çalışayım. Bu yazıda Türk takımlarının yer almadığı tek grup olan B Grubu’na bakalım…


Bu grupta son şampiyon Maccabi’nin yanı sıra Euroleague’in her zaman favorilerinden biri olan CSKA Moskova var. Unicaja Malaga, Alba Berlin, Cedevita ve Limoges da grubun diğer takımları.


CSKA Moskova: Koç olarak Dimitris Itoudis’le anlaşan CSKA transfer çalışmalarını da Itoudis’in istekleriyle başlattı. İlk olarak Teodosic’le sözleşme uzatan CSKA gard pozisyonunda Pargo’nun yerine Nando de Colo’yla anlaştı. Forvet pozisyonunda Micov-Markoishvili değişikliğini yapan CSKA 3 ve 5 numaralı pozisyonlar için hala transfer yapmadı. (tabi Weems’i 2 numara olarak düşünürse Itoudis) Khryapa’nın da yaşının 32’ye geldiğini not edelim. CSKA’nın önemli oyuncular transfer edeceğini düşünüyorum ama transferde geç kaldıkları da bir gerçek, de Colo da oldukça kafa karıştırıcı bir isim, iki yıldır doğru düzgün oynamayan De Colo’nun ne yapacağını çok merak ediyorum.


Maccabi Tel Aviv: Geçtiğimiz sezonun üç kupalı takımı Maccabi kadrosunun en önemli isimlerini kaybetti. Euroleague şampiyonluğunun şüphesiz en önemli ismi David Blatt NBA’e giderken, Ricky Hickman Fenerbahçe Ülker’e, Tyrese Rice da Khimki’ye gitti. Jeremy Pargo-Marquez Haynes-Brian Randle kadroya katıldılar ve koç olarak da Blatt’in dört yıllık yardımcısı Guy Goodes görevlendirildi. Maccabi’nin bu sezon büyük hedefler peşinde koşma niyetinde olduğunu sanmıyorum, bu grupta elenecek değiller ama onlar da Efes gibi geleceğin sistemini kurmanın peşindeler.


Unicaja Malaga: Geçtiğimiz sezonun iyi takımlarından biri olan Unicaja yerinde transfer hamleleri yaptı, Türkiye’den Markovic-Golubovic’i transfer ettiler, eskiden Türkiye’de oynamış olan Will Thomas ve son olarak da Caleb Green 4 numara pozisyonunda oynayacaklar. Kuzminskas’ın bu yıl daha etkili olacağına inanıyorum. Luke Babbitt’le de prensip anlaşmasına vardılar, Babbitt NBA’de oynamazsa Malaga’da oynayacak, Zoran Dragic’i de unutmayalım, Unicaja çok potansiyelli bir takım. Koç Plaza da başarılı bulduğum koçlardan.


Alba Berlin:  Geçtiğimiz yıl Almanya’da final oynayan Alba Berlin kapalı kutu gibi. Tabu-Giffey-McLean gibi çok üst düzey olmayan isimler aldılar ama koç Obradovic’in üçüncü sezonu ve belli bir sisteme sahipler, taraftar faktörü de önemli.  


Cedevita Zagreb: Cedevita, Cibona’nın çekilmesinden sonra Euroleague’e davet edilmişti. Tecrübeli oyuncu Marko Tomas’a sahipler ve daha da önemlisi tecrübeli koç Jasmin Repesa’ya sahipler.


Limoges:  Fransa Ligi şampiyonu Limoges da son yıllardaki Fransız temsilcileriyle aynı kadere uğrayabilir. Westermann’ı kiraladılar ve Jamar Smith’i transfer ettiler, onların haricinde kadroyla ilgili bilgi yok. Renkleriyle de oldukça benzediği Nanterre’le aynı yolu izleyecekler gibi.



Tahmin: Grupta Unicaja Malaga dışında kadrosu belli olan bir takım olmadığı için tahmin yürütmek güç. Maccabi dördüncülüğe bile düşebilir derdim ama diğer takımlar o kadar zayıf ki dördüncülüğe kadar gerilemezler. CSKA’nın transferlerine bağlı olarak Unicaja Malaga-CSKA Moskova’nın ilk iki sırayı tutacağını düşünüyorum, dördüncülük için de Alba Berlin favori duruyor ama Cedevita da iyi transferler yapmaları durumunda orayı zorlayabilir.
                 
               
               


sahinarif88@hotmail.com

twitter: @arifsahin1


Galatasaray (Erkek Basketbol) Son Durum

            Şu anda takımın sponsoru netleşmediği için başlıkta da yazamadım. Galatasaray’ın durumu 2012 yazında Beşiktaş’ın yaşadığı durumla benzerlikler gösteriyor. Galatasaray 2013/14 sezonunda kupa kaldıramasa da sonuçlara bakarsak tatmin edici bir sezon geçirdi ve ligi finalist olarak tamamlayarak yeni sezonda da Euroleague’de mücadele etmeye hak kazandı.

                Sezon bitmeden önce Furkan Aldemir’le sözleşme yenilendi, Arroyo ve Erceg’in de kulüpte kalacağı öğrenildi. Dış transferde biraz geç kalan Galatasaray daha sonra Pocius-Micov-Aradori’yi İstanbul’a getirdi ama oyuncularla sadece ön protokol yapıldı. Yerli transferinde ise Kerem Gönlüm’le resmi sözleşme imzalandı.

                Temmuz ayının sonu itibariyle işler karıştı, bütçede küçülmeye gideceğini açıklayan Galatasaray kadroyla ilgili resmi açıklamada bulunmadı, buradan sonra benim yazacaklarım da sadece spekülasyona dayalı haberlerin yorumlanması olacak…
               


Yerliler

Takım kaptanı Ender Arslan ve Cenk Akyol’un sözleşme uzatma konusunda Galatasaray’la anlaşamadığı ve takımdan ayrıldıkları söyleniyor. Ender Arslan Darüşşaka Doğuş’la, Cenk Akyol ise Anadolu Efes’le sözleşme görüşmelerinde, bu transferlerin birkaç gün içinde açıklanacağı söyleniyor. Ergin Ataman’ın fazla süre vermediği Göksenin Köksal’ın Doğuş yolunda olduğu yazılmıştı geçen ay ama başka gelişme yok. Yerli oyunculardan Sinan Güler’in ‘feda’ dediği ve indirimi kabul ettiği yazıldı. Furkan Aldemir’in de kulüpte kalacağı bilgisi var.  Kerem Gönlüm de kadroya dahil oldu.
             
         Altyapıda ise iki isim ön plana çıkıyor. U18 Avrupa Basketbol Şampiyonası’nda Türkiye ile şampiyonluk yaşayan Ege Arar takımın birinci opsiyonu olmayacak ama gelecek sezon zaman zaman kadroda yer bulabilir. Geçen sezon lisans sorunu yaşayan Kristijan Nikolov Avrupa’nın en potansiyelli oyuncularından biri olarak gösteriliyor, onun durumuyla ilgili de bir açıklama yok, hala oynamayacak gibi.

               

Yabancılar

 Carlos Arroyo-Zoran Erceg kulüpte kaldılar ama ikisinin performansı açısından şüpheliyim. Malum iki oyuncu (özellikle Arroyo) maddi konularda ‘çok hassas’ ve takımın lideri Arroyo’nun geçen sezon ödeme sıkıntısı yaşandığı dönemde nasıl oynamadığını, takım arkadaşlarına ve koçuna ihanet etme derecesine geldiğini gördük. Arroyo’nun Beşiktaş’ta da sözleşmeli olduğu halde oynamamayı tercih ettiğini biliyoruz.
            
            Galatasaray için pivot transferinde birçok oyuncunun ismi geçti ama Nathan Jawai Avustralya Milli Takımı’na çağrılıp Galatasaray’da oynamak istediğini açıklayınca pivot transferi rafa kalktı. Jawai’nin Ataman sistemine uygun olmadığı ortada ama sağlıklı olması durumunda muhtemelen takıma katılacak.
             
           Gard transferinde adı geçen Nolan Smith’in adı hiçbir şekilde anılmıyor, daha önce 1+1 yıllık sözleşme imzalandığı bile yazılmıştı ama şu anda hiçbir söylenti yok. Pietro Aradori-Martynas Pocius-Vladimir Micov Galatasaray’la anlaştılar, oyuncularla ön protokol imzalandı, oyuncuların sözleşmelerden cayma hakkı yok ama Galatasaray resmi sözleşme imzalamadan oyuncuları geri gönderebilir.

                Galatasaray Yönetimi’nden günlerdir açıklama gelmiyor ve hazırlıkların başlamasına bir aydan kısa bir süre kala büyük bir kaos hakim. Türkiye Basketbol Federasyonu’yla sorunlar yaşayan Galatasaray’ın ceza alıp almayacağı ve lige katılıp katılmayacağı da belirsiz, maçların gelecek sezon nerede oynanacağı da belirsiz. Sponsor adaylarının da bu durumların netleşmesini beklediğini düşünüyorum, gelişmeleri takip ediyorum…





sahinarif88@hotmail.com

twitter: @arifsahin1


5 Ağustos 2014 Salı

Rogers Cup’ta Günün Özeti (Salı)

           Erkeklerde Toronto’da, kadınlarda Montreal’de oynanan Rogers Cup tenis sezonunda Grand Slam olmayan en yüksek profilli oyuncuların yer aldığı turnuvalardan biri. Günün özetine bakalım, her zamanki gibi önceliği bayanlara vererek…



WTA Montreal
               

                Rogers’ta Rogers’tan büyük sürpriz

                Günün sürprizine Shelby Rogers imza attı. İkinci tur maçında dünya 113.sü Amerikalı Rogers evsahibesi Eugenie Bouchard ile karşılaştı ve maçı çok ilginç bir mücadele sonrası kazandı. İlk sette rakibine oyun vermeyen Rogers ikinci seti 2-6 ile kaybetti ama üçüncü sette yine rakibine oyun vermedi ve üst tura yükseldi. Rogers servislerinden daha yüksek bir oranda puan çıkardı ve toplam puanlarda 77-58’lik üstünlük sağladı.
               

                Günün maçları

                Günün üç sete uzayan diğer maçlarına bakalım…

                _ Tahmin ettiğim gibi günün en çekişmeli maçı Vika Azarenka ile Alize Cornet arasında oynandı. 2:27 dakika süren maçı Azarenka kazandı ve üçüncü tura yükseldi, ilginç bir not da Cornet’nin toplam puanlarda 93-89 ile önde olmasıydı, Cornet’in maç boyunca toplam 11 çift hata yaptığını da not edelim.

                _ Venus Williams kariyerindeki ilk Kanada galibiyetini Anastasia Pavlyuchenkova  karşısında elde etti. 2:16 dakikalık maç oldukça zorlayıcıydı, Venus final setinde çok iyi servis attı ve iki kez servis kırarak sonuca gitti.

                _ İtalyanlar için felaket bir turnuva oldu.  İtalyan Camila Giorgi de Elena Vesnina’ya üç sette yenildi. Final seti tie-break’e kaldı, Vesnina tie-break’le ikinci tura yükseldi.

                _ Turnuvadaki son İtalyan Karin Knapp de Caroline Garcia’ya üç sette yenildi.


                Favoriler

                Ana Ivanovic, Caroline Wozniacki, Carla Suarez Navarro, Sam Stosur, Ekaterina Makarova ve Garbine Muguruza ilk turu rahat geçen favoriler oldular.





ATP Toronto

                Toronto’da hiçbir sürpriz sonucun olmadığı bir günü geride bıraktık.
               

                Ekselansları güle oynaya


                _ Roger Federer ikinci turda inanılmaz rahat bir maç çıkardı. Önceki gün Janowicz’i yenen Polansky bu kez tutunamadı, ilk sette 2 oyun alan Polansky ikinci sette hiç oyun alamadı. Federer’in sıradaki rakibi Cilic-Jaziri galibi olacak.


                Zorlanan favoriler


                _ İkinci tur maçında Stan Wawrinka Benoit Paire karşısında ilk seti kaybetti ama final setinde tie-break’i alarak üçüncü tura çıktı. Wawrinka toplam puanlarda 100-99 önde bitirdi, bu da maçın ne kadar çekişmeli olduğunu anlatıyor.

                _ Richard Gasquet ile Vasek Pospisil Cumartesi gününden sonra iki gün ara vermişlerdi, Salı günü Toronto’da rövanşa çıktılar. Rövanşı Gasquet kazandı, iki set de tie-break’e gidecekken son anda servis kırdı ve 7-5’lik setlerle ikinci tura çıktı.

                _ Donald Young, Dancevic’i ; Ivo Karlovic de Tomic’i geriden gelerek yenmeyi başardılar.

                _ Tenis yetenekleri olarak birbirine denk tenisçilerin mücadelelerinde Fognini Youzhny’yi ve Robredo Kohlschreiber’i ikişer sette geçmeyi başardılar.





sahinarif88@hotmail.com

twitter: @arifsahin1