Beko Basketbol Ligi’nin finalinde bu yıl ülkemizi
Euroleague’de temsil etmiş olan iki takım karşı karşıya geliyorlar. İki takım
son olarak 2011 yılında lig finalinde karşılaşmışlardı ve Fenerbahçe Ülker şampiyon
olmuştu.
Finale nasıl
geldiler?
Fenerbahçe Ülker normal sezonu
ikinci sırada bitirmişti. Play-off’un ilk turunda sezonun beklentileri aşan
takımı Uşak Sportif ile karşılaştılar ve seriyi rahat geçtiler. İkinci turda
Pınar Karşıyaka ile karşılaştılar ve o seriyi de maç kaybetmeden geçtiler. İki
seride de gördüğümüz şu oldu; Obradovic takım rotasyonunu sezon içinde
kullandığından daha iyi kullandı ve takım yüksek tempoda başarılı maçlar
çıkardı. İzmir’de oynanan Pınar Karşıyaka maçı haricinde Fenerbahçe Ülker dört
maçta ortalama 89 sayı üretti ve dar rotasyon yüzünden sıkıntı çeken
rakiplerini son dakikalara kalmadan yenmeyi başardı. Play-offtaki beş maçın
üçünde Fenerbahçe Ülker ilk yarılarda ciddi sayılabilecek şekilde geri
düştükten sonra kazanmayı başardı. Normal sezonda bunu yaptıklarına yine pek
rastlayamamıştık. Play-offlarda ise ciddi bir takım olarak oynadıklarını
gözlemledik.
Galatasaray Liv Hospital ise
play-off döneminde rakibine nazaran daha zor seriler oynadı. Çeyrek finalde
elenme noktasına gelen takım, Ahmet Kandemir’in önemli (!) hamleleriyle krizi
atlattı, son maçı çok iyi oynayarak kazandı. Banvit serisinde ise ilk maçta
Banvit’in çok kötü dış şut atması, son maçta ise Rowland’ın ikinci yarıda
saçmalaması-Ataman’ın önemli taktiksel başarısıyla Galatasaray finale kaldı.
Ergin Ataman’ın normal sezona ve Euroleague sezonuna nazaran başarılı hamleler
yaptığını ama kadrodaki oyuncuların son derece dengesiz performanslar
sergilediğini söylemek gerekir.
Saha
avantajı
Bu seride saha
avantajı Fenerbahçe Ülker’de ve serinin ilk iki maçı Ülker Sports Arena’da
oynanacak. Fenerbahçe Ülker için saha avantajı çok önemli, herhangi bir yerde
Fenerbahçe-Galatasaray karşılaşıyorsa saha avantajının çok önemli olduğunu
söylememe de gerek yok. Fenerbahçe Ülker bu sezon ligde oynadığı iç saha
maçlarında sadece Pınar Karşıyaka ve Banvit karşısında yenilgiye uğradı, birçok
önemli maçı ise farklı bir şekilde kazandı.
Galatasaray
LH ise bu sezon deplasman maçlarında pek başarılı olamadı. Ligdeki Pınar
Karşıyaka deplasmanı haricinde hiçbir deplasmanda iyi oynadıklarını görmedik. Play-offtaki
deplasman galibiyetlerinde de rakip takımların oyunları daha fazla ön plana
çıktı.
İki takım
arasında son yıllarda oynanan tek play-off serisi 2011 finaliydi, o seride de
saha avantajı Fenerbahçe Ülker’de idi. Galatasaray deplasmanda bir maç
kazanmasına rağmen seriyi 4-2 ile Fenerbahçe Ülker kazanmıştı. İki takım
arasında son üç sezonda Ülker Arena’da oynanan üç maçı da Fenerbahçe Ülker
kazandı.
Koçlar
İki koçun da çok iyi bir play-off
dönemi geçirdiğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Obradovic karşısında görece zayıf rakipler buldu ama
sahada takımını çok iyi yönetti, doğru değişiklikleri doğru zamanda yaptı ve
maçları lehine çevirmeyi başardı. Fenerbahçe Ülker esasen Euroleague’den
elendikten sonra çıkıştaydı ama tam da doğru yerde formlarının zirveye
çıktığını gördük. Bunda en önemli etmenlerden biri de takım içi disiplinin
sağlanması oldu. Obradovic çalışması zor bir koç ve Fenerbahçe Ülker kadrosundaki
birçok oyuncu da ‘disiplin’ kelimesiyle sorun yaşayan oyuncular. Bu yüzden
Mart’a kadar olan süreçte takım içinde birçok sorun yaşandı.
Kleiza-Bjelica-Emir’le sorunlar yaşayan Obradovic üç oyuncuyu da takıma
kazandırmayı, istediklerini yaptırmayı başardı.
Ergin Ataman’ı sezon boyunca çok
eleştirdim, son iki Banvit maçında ise yaptıkları takdir edilmeli. Kadrodaki
oyuncular bu kadar dengesizken, en çok güvenilen Arroyo-Erceg bile vasatı zor
aşarken takımını çok iyi oynatmayı başardı. Sinan Güler’li ilk beş çoğu zaman
maç başında istenilen katkıyı verdi ama kenardan verim alınamadı, kadro bu
kadar verimsizken takımı finale taşıdığı için Ergin Ataman takdiri hak ediyor.
Kadrolar
Fenerbahçe
Ülker’de neredeyse tüm oyuncuların sezon boyunca gösterdikleri performanstan
daha iyi bir noktada olduğunu söyleyebiliriz. Sezon boyunca gösterdiği
performanstan daha kötü olan tek oyuncu olarak Nemanja Bjelica’yı
gösterebiliriz ama onun da sürelerinin azaldığını söyleyelim. Bjelica’nın
yerine ilk beşe geçen Linas Kleiza özellikle Pınar Karşıyaka serisinde çok
başarılı oldu ve toplamda 16/23 şut isabetiyle oynadı. Benzer şekilde
Bogdanovic’in de form grafiğini arttırdığını, doğru şutları seçtiğini ve daha
başarılı bir yüzdeyle oynadığını söyleyebiliriz.
Fenerbahçe
Ülker’in başarısındaki en önemli aktörlerden biri de Bo McCalebb’tı. Bo geçen
sezondan önce gerek Partizan’da, gerek Siena’da ‘kafasına göre takılan, şut
atmaktan ziyade potaya saldıran bir oyun bozucu’ görevindeydi. Üstlendiği bu
rolü iki takımda da iyi yaptı ama İstanbul’daki ilk sezonunda bunu başaramadı.
Obradovic ise bu rolü kabul etmedi. Malum, Obradovic’in takımında ihtiyaç
duyduğu oyun kurucu ikili oyunları iyi oynayan, gerektiğinde sorumluluk alan
bir oyun kurucu. Bo da ilk aylarda Obra’nın istekleriyle çatıştı, yetenekleri
tam olarak buna uygun olmasa da en azından şimdilik Obra’nın isteklerini
dinliyor durumda. Play-offlarla beraber form grafiğini çok arttıran Bo ilk dört
play-off maçında ortalama 18s-6a gibi muazzam bir katkı verdi.
Emir
Preldzic’e geçelim. Emir Preldzic play-off döneminde de normal sezondan çok
farklı oynamıyor, yine boy avantajını kullanarak asist sayısında önemli bir
şekilde üstün. Son KSK deplasmanı haricinde ise koçun onu uzun süreler oyunda
tutmadığını gördük. Son KSK maçında ise neredeyse mükemmel bir performans
sergiledi, maçın FBÜ’ye dönmesinde en önemli oyunculardan biriydi. Son olarak
Luka Zoric’in de kısa sürelerde çok verimli olduğunu, koç onu doğru zamanlarda
kullandığında takıma önemli katkı verdiğini belirtelim.
Galatasaray’a
geçelim. Galatasaray’da sezon boyunca olduğu gibi ciddi bir istikrar sıkıntısı
olduğunu gördük. Kısa sürede oynanan play-off sürelerinde bir maç iyi katkı
veren oyuncu bir sonraki maçta çok kötü oynayabiliyor. Bu tabii ki olabilir ama
Galatasaray’da takımın neredeyse tamamının bu kadar kötü olması anlaşılabilir
gibi değil.
Öncelikle
Carlos Arroyo’dan bahsedelim. Arroyo play-off dönemine çok kötü başladı, ilk
Beşiktaş maçında vasatın altında kalan Arroyo kısa sürede toparlandı. (burada
para sorununun konuşulduğunu da hatırlatayım) Arroyo Banvit serisindeki
maçların sonlarında çok iyi oynadı. Banvit’le oynanan üçüncü maçın son
dakikasında, dördüncü maçın ise ikinci yarısında mükemmel oynadı, Rowland’a
üstünlük kurarak maçların kırılma anlarında yıldızlaştı.
Arroyo’dan
sonra en fazla süre alan oyuncu olan Zoran Erceg play-off döneminde bütün sezon
gösterdiği performanstan daha da kötü bir performans göstermeyi başardı. Yedi
play-off maçında sadece iki kez çift haneli skorlara ulaştı ve son altı maçta
14/39 şut isabeti ile oynadı-16 top kaybı yaptı. Erceg’in müthiş savunma
performanslarını (!) da izliyoruz, kritik anların neredeyse tamamında hata
yaptı, takım onun önemli katkısıyla (!) finale çıkmayı başardı.
Play-off
döneminde takımda önemli süreler alan Sinan Güler genel olarak verimli bir
dönem geçirdi diyebiliriz. İstanbul’daki Banvit maçları haricinde gerçekten iyi
oynadı ama düşüşe geçen performansı kafamda soru işareti yarattı. Markoishvili
ise son Banvit maçındaki üçüncü çeyrek performansı haricinde kötü bir dönem
geçirdi diyebilirim. Son maçtaki performansı ise final öncesi takım adına umut
verici. Cenk Akyol her iki serinin de sadece ilk maçlarında iyi oynadı. Malik
Hairston’ın performansı dibe vurmuş gibi görünüyor. Ersin Dağlı da son iki maç
haricinde kötü oynadı.
Tahmin
Türkiye’nin
köklü iki kulübü arasındaki gerginlikten dolayı bu serinin de oldukça gergin
bir atmosferde oynanacağını tahmin ediyorum. Seri uzadıkça sinirler gerilecek,
yöneticiler taraftarları provoke edecek, medya üzerinden suçlamalar
yöneltilecek, en zor iş muhtemel hakemlerin işi olacak. Bu durumlarda basketbol
açısından konuşmak da oldukça güç olacak diye tahmin ediyorum.
Serinin
başı itibariyle Fenerbahçe Ülker’in favori olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.
Saha avantajı FBÜ’yü zaten öne geçiriyor, iki takımın form durumlarına
bakıldığında da Fenerbahçe Ülker önde. Galatasaray’da tüm oyuncular %90
performanslarıyla sahada olurlarsa işler değişebilir ama iki seride de bunu
fazla göremedik –Beşiktaş’la oynanan üçüncü maç istisna- Bu seride de
Galatasaray’ın dört-beş maçta tam kadro olarak mükemmel oynamasını
beklemiyorum. Maçlardan sonra değerlendirmek üzere… (maç yazıları maçlar bittikten hemen sonra eklenecektir)
twitter.com/arifsahin1
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder