Konya'da düzenlenen U18 Avrupa Basketbol Şampiyonası'nda Türkiye gruptaki son maçında Sırbistan'a 62-82 ile yenilerek grubu mağlubiyetle bitirdi ve grubu ikinci sırada bitirerek çeyrek finale yükseldi.
Maçın Hikayesi
Maç için söylenecek fazla birşey yok, Sırbistan maça 11 sayılık seriyle başladı, Türkiye'de Egemen-Okben skorda devreye giremeyince fark açıldı. İkinci çeyrekte de Furkan Korkmaz devreye giremedi, ribauntlarda da Türkiye'yi ezen Sırbistan farkı 20 sayının üstüne çıkardı. İkinci yarıya da farkı kapatma amacı olmadan çıkan Türkiye farkı en fazla 16 sayıya kadar indirebildi ve sahadan farklı bir yenilgiyle ayrıldı.
Oyuncu Performansları
Erken kopan bir maç oyuncu performanslarını değerlendirmek açısından da kıstas olmayacak.
Oğulcan Baykan: Takımın en skorer oyuncularından biri oldu. 20 dakika sahada kaldı ve kötü bir şut yüzdesiyle oynadı ve 12 sayı üretti.
Furkan Korkmaz: Furkan klasik performansını sergiledi, 13s-4r-2a ama bugün şut yüzdesi oldukça düşüktü.
Ayberk Olmaz: Ayberk dünden sonra ikinci kez iyi oynadı, 6s-4r-1b ile görevini yaptı.
Takımın önemli isimleri Okben Ulubay ve Egemen Güven bugün fazla süre almadılar.
Türkiye, Yunanistan'ı yendiği için grubu ikinci sırada bitirdi. Çeyrek finalde Letonya ve yarı finalde Hırvatistan-İspanya galibi rakiplerimiz olacaklar.
sahinarif88@hotmail.com
twitter: @arifsahin1
www.abcspor.com
30 Temmuz 2014 Çarşamba
29 Temmuz 2014 Salı
Türkiye U18 çeyrek finalde
Konya'da düzenlenen U18 Avrupa Basketbol Şampiyonası'nda Türkiye İspanya'yı 84-71 ile yenerek üst gruptaki ikinci galibiyetini aldı ve çeyrek finali garantiledi.
Maçın Hikayesi
Maçın ilk çeyreği dengede geçti, Türkiye ilk çeyreği 20-15'le önde geçti. Türkiye ikinci çeyreğe top kayıplarıyla başladı ve İspanya 10-2'lik bir seri yakaladı. Türkiye Furkan Korkmaz'ın coşmasıyla ve Ayberk Olmaz'ın bu turnuvada ilk kez beklendiği gibi oynamasıyla toparlanarak devre sonuna kadar 27-5'lik bir seri yakaladı ve ilk yarıyı açık farkla önde bitirdi: 50-30
Üçüncü çeyrek 67-54 ile bittikten sonra İspanya son çeyreğin ilk beş dakikasında müthiş oynadı ve farkı iki sayıya kadar indirdiler: 69-67 Bu dakikadan sonra Türkiye savunmada daha etkili oldu, hücumda da Berk Uğurlu kontrolü ele aldı ve Türkiye son dakikaları rahat geçti.
Oyuncu Performansları
Berk Uğurlu: Berk bugünkü performansıyla en üstte yer almayı hak etti. İkinci çeyreğin sonundaki dev seride önemli rol aldı. Son beş dakikaya girilirken fark iki sayıya girdiğinde sorumluluk aldı ve ibreyi Türkiye lehine çevirdi. İstatistikleri; 15s-5a.
Egemen Güven: Egemen son maçlardaki gibi yine yıldızlaştı. Pivot bölgesinde çok önemli oyunculara sahip olan İspanya karşısında iki devrede de etkili olan Egemen double-double yaptı. İstatistikleri; 21s-18r-2a-5b
Furkan Korkmaz: Furkan da günün yıldızlarından biri oldu. Toplamda 16s-3r-2a ile oynayan Furkan özellikle ikinci çeyrekteki dev seride muhteşem oynadı, eli ısındığında inanılmaz derecede etkileyici oluyor.
Ayberk Olmaz: Ayberk bu turnuvada ilk kez bu kadar etkili oldu. Bugün de sadece on dakika sahada kaldı ama ilk yarının sonunda ibrenin Türkiye'ye dönmesinde çok etkiliydi. Ayberk 8s-4r ile oynadı.
Okben Ulubay: Okben maçın en iyisi değildi ama yine gerektiğinde sorumluluk almayı bildi. Maçı 10s-4r-3a ile tamamladı. İyi bir şut yüzdesiyle oynadığını da not edeyim.
sahinarif88@hotmail.com
twitter: @arifsahin1
www.abcspor.com
Maçın Hikayesi
Maçın ilk çeyreği dengede geçti, Türkiye ilk çeyreği 20-15'le önde geçti. Türkiye ikinci çeyreğe top kayıplarıyla başladı ve İspanya 10-2'lik bir seri yakaladı. Türkiye Furkan Korkmaz'ın coşmasıyla ve Ayberk Olmaz'ın bu turnuvada ilk kez beklendiği gibi oynamasıyla toparlanarak devre sonuna kadar 27-5'lik bir seri yakaladı ve ilk yarıyı açık farkla önde bitirdi: 50-30
Üçüncü çeyrek 67-54 ile bittikten sonra İspanya son çeyreğin ilk beş dakikasında müthiş oynadı ve farkı iki sayıya kadar indirdiler: 69-67 Bu dakikadan sonra Türkiye savunmada daha etkili oldu, hücumda da Berk Uğurlu kontrolü ele aldı ve Türkiye son dakikaları rahat geçti.
Oyuncu Performansları
Berk Uğurlu: Berk bugünkü performansıyla en üstte yer almayı hak etti. İkinci çeyreğin sonundaki dev seride önemli rol aldı. Son beş dakikaya girilirken fark iki sayıya girdiğinde sorumluluk aldı ve ibreyi Türkiye lehine çevirdi. İstatistikleri; 15s-5a.
Egemen Güven: Egemen son maçlardaki gibi yine yıldızlaştı. Pivot bölgesinde çok önemli oyunculara sahip olan İspanya karşısında iki devrede de etkili olan Egemen double-double yaptı. İstatistikleri; 21s-18r-2a-5b
Furkan Korkmaz: Furkan da günün yıldızlarından biri oldu. Toplamda 16s-3r-2a ile oynayan Furkan özellikle ikinci çeyrekteki dev seride muhteşem oynadı, eli ısındığında inanılmaz derecede etkileyici oluyor.
Ayberk Olmaz: Ayberk bu turnuvada ilk kez bu kadar etkili oldu. Bugün de sadece on dakika sahada kaldı ama ilk yarının sonunda ibrenin Türkiye'ye dönmesinde çok etkiliydi. Ayberk 8s-4r ile oynadı.
Okben Ulubay: Okben maçın en iyisi değildi ama yine gerektiğinde sorumluluk almayı bildi. Maçı 10s-4r-3a ile tamamladı. İyi bir şut yüzdesiyle oynadığını da not edeyim.
sahinarif88@hotmail.com
twitter: @arifsahin1
www.abcspor.com
Basketbolda bir devrin sonu: Saras'tan son nokta
Avrupa basketbol tarihinin en önemli oyuncularından biri olan Sarunas Jasikevicius 29 Temmuz 2014 tarihinde basketbolu bıraktığını açıkladı.
5 Mart 1976 doğumlu Litvanyalı oyuncu Euroleague döneminin kuşkusuz ki en önemli oyuncularından biri oldu, bu oyuncuyu çıplak gözle izleme şansına sahip olduğum için kendimi de şanslı hissediyorum. Saras'ın kariyerini kısaca hatırlayalım...
18 yaşında kolej için Maryland'e giden Saras NBA'e seçilmedikten sonra Avrupa'ya döndü ve 2000'de Barcelona'ya transfer oldu. Barcelona'da geçirdiği üç yılın sonunda Avrupa'nın en önemli oyuncularından biri olarak öne çıktı, 2003 altın yıllarından biri oldu. Barcelona'yla beraber İspanya Ligi, İspanya Kupası ve Euroleague'i kazandıktan sonra Litvanya ile beraber Eurobasket03'ü kazandı ve turnuvanın en değerli oyuncusu oldu.
Barcelona'dan sonra Maccabi'ye geçen Saras burada Avrupa'nın en iyisi olduğunu ispat etti. İki sezonda da takımını İsrail Ligi-İsrail Kupası-Euroleague şampiyonluklarına taşıdı. O dönemdeki Maccabi takımının da Avrupa tarihinin en iyi takımlarından biri olduğunu not edeyim.
Jasikevicius İsrail'den sonra NBA'e gitmeye karar verdi. Indiana Pacers'taki ilk sezonunda iyiydi ama NBA'in en iyi oyuncularından biri olamadı ve 2007'de Panathinaikos'la anlaşarak Euroleague'e döndü.
7 milyon euroluk imzasıyla Euroleague'in en pahalı oyuncusu olan Saras Yunanistan'da geçirdiği üç sezonda üç Yunanistan Ligi Şampiyonluğu, iki Yunanistan Kupası ve son olarak da Euroleague şampiyonluğu elde etti.
Diz sakatlığından sonra Rytas'a transfer oldu, Ocak 2011'de ise Fenerbahçe Ülker'e transfer oldu. Türkiye Ligi şampiyonluğundan sonra birer sezon daha Panathinaikos-Barcelona'da geçirdi ve Zalgiris'de basketbolu bıraktı. Kariyerinin son yıllarında etkinliğini kaybetse de, her daim izlenmesi keyif veren bir oyuncu oldu. Kariyerine de Litvanya Ligi Şampiyonluğu'yla bitirdi.
Saras Jasikevicius 2003'te 'Mr.Europa' seçildi, 2 kez All-Euroleague seçildi, 2010'da Euroleague'de son on yılın en iyi takımına seçildi, 2008'de Euroleague'e katkı yapan elli kişilik listeye seçildi.
sahinarif88@hotmail.com
twitter: @arifsahin1
www.abcspor.com
5 Mart 1976 doğumlu Litvanyalı oyuncu Euroleague döneminin kuşkusuz ki en önemli oyuncularından biri oldu, bu oyuncuyu çıplak gözle izleme şansına sahip olduğum için kendimi de şanslı hissediyorum. Saras'ın kariyerini kısaca hatırlayalım...
18 yaşında kolej için Maryland'e giden Saras NBA'e seçilmedikten sonra Avrupa'ya döndü ve 2000'de Barcelona'ya transfer oldu. Barcelona'da geçirdiği üç yılın sonunda Avrupa'nın en önemli oyuncularından biri olarak öne çıktı, 2003 altın yıllarından biri oldu. Barcelona'yla beraber İspanya Ligi, İspanya Kupası ve Euroleague'i kazandıktan sonra Litvanya ile beraber Eurobasket03'ü kazandı ve turnuvanın en değerli oyuncusu oldu.
Barcelona'dan sonra Maccabi'ye geçen Saras burada Avrupa'nın en iyisi olduğunu ispat etti. İki sezonda da takımını İsrail Ligi-İsrail Kupası-Euroleague şampiyonluklarına taşıdı. O dönemdeki Maccabi takımının da Avrupa tarihinin en iyi takımlarından biri olduğunu not edeyim.
Jasikevicius İsrail'den sonra NBA'e gitmeye karar verdi. Indiana Pacers'taki ilk sezonunda iyiydi ama NBA'in en iyi oyuncularından biri olamadı ve 2007'de Panathinaikos'la anlaşarak Euroleague'e döndü.
7 milyon euroluk imzasıyla Euroleague'in en pahalı oyuncusu olan Saras Yunanistan'da geçirdiği üç sezonda üç Yunanistan Ligi Şampiyonluğu, iki Yunanistan Kupası ve son olarak da Euroleague şampiyonluğu elde etti.
Diz sakatlığından sonra Rytas'a transfer oldu, Ocak 2011'de ise Fenerbahçe Ülker'e transfer oldu. Türkiye Ligi şampiyonluğundan sonra birer sezon daha Panathinaikos-Barcelona'da geçirdi ve Zalgiris'de basketbolu bıraktı. Kariyerinin son yıllarında etkinliğini kaybetse de, her daim izlenmesi keyif veren bir oyuncu oldu. Kariyerine de Litvanya Ligi Şampiyonluğu'yla bitirdi.
Saras Jasikevicius 2003'te 'Mr.Europa' seçildi, 2 kez All-Euroleague seçildi, 2010'da Euroleague'de son on yılın en iyi takımına seçildi, 2008'de Euroleague'e katkı yapan elli kişilik listeye seçildi.
sahinarif88@hotmail.com
twitter: @arifsahin1
www.abcspor.com
28 Temmuz 2014 Pazartesi
Türkiye U18'den kritik galibiyet
Konya'da düzenlenen U18 Avrupa Basketbol Şampiyonası'nın ikinci tur grubundaki ilk maçta Türkiye uzun süre zorlandığı maçta Karadağ'ı son çeyrekteki etkili performansıyla 78-63 ile yendi.
Maçın Hikayesi
Türkiye maça Berk-Yiğit-Okben-Ege-Egemen beşiyle başladı. Türkiye maça Egemen-okben'in skorer oyunuyla etkili başladı ama tempolu oyun Karadağ'ın işine yaradı. Egemen kenara geldikten sonra hücumda hiçbir şey üretemeyen Türkiye'ye karşı Karadağ Popovic-Ilic'in skorer oyunlarıyla üstünlüğü ele aldı ve 16.dakikada skor 23-34 oldu. Devrenin son dakikalarında Doğuş-Yiğit-Okben üçlüsünün organize hücumlarıyla sayılar bulan Türkiye farkı kapattı: 36-38
İlk çeyreğin kopyası bir üçüncü çeyrek izledik. Türkiye Egemen Güven üstünden sayılar bulurken, diğer oyuncular hücumda sorumluluk almadılar. Egemen kenara geldikten sonra Karadağ direnç gösterdi ve fark kapandı ama son çeyrek ikinci çeyrek gibi olmadı. Ege Arar pota altında etkili olurken, sadece 6-7 kişilik bir rotasyon kullanan Karadağ takımının oyuncuları yoruldular ve oyundan düştüler. Türkiye son beş dakikayı rahat oynadı.
Oyuncu performansları
Egemen Güven: Maçın tartışmasız yıldızı Egemen'di. Egemen Güven maçı 28s-10r-3b ile tamamladı. İki devrenin de başında mükemmel oynayan Egemen takımı skorda sırtladı. Egemen'in skor bulması dışında, oyunda olduğu bölümde takım daha organize oynadı ve savunmada da daha dirençliydi.
Okben Ulubay: Okben özellikle ilk yarının sonunda etkili oldu, son çeyrekte de olgun oyunuyla oyunun iki tarafında da etkili oldu. Okben maçı 9s-4r-4a ile tamamladı.
Ege Arar: Ege maçın ilk üç çeyreğinde sahanın en kötü oyuncusuydu diyebiliriz. Maçın başında 4 numara pozisyonunda etkili olamayan Ege, üçüncü çeyreğin sonundan itibaren pivot olarak oynamaya başlayınca maçın en kritik oyuncularından biri oldu.
Tolga Geçim: Tolga da ikinci yarının yıldızı oldu diyebiliriz. Son iki maçta istatistiklere yansıtamadığı göze hoş gelen oyununu bu maçta istatistiklere de yansıttı. Maçı 11s-2r-4a-1tç-1b ile tamamladı.
Berk Uğurlu: Berk de kötü bir ilk yarı çıkardı ama son çeyreğin önemli isimlerinden biriydi. Ne kadar önemli bir oyuncu olduğunu bir kez daha gösterdi.
Doğuş Özdemiroğlu: Doğuş, Berk'in etkisiz olduğu ilk yarıda sorumluluk aldı ve kritik şutları baskete çevirdi, top dolaşımında önemli görev aldı, takımın dağılmasını engelledi.
sahinarif88@hotmail.com
twitter: @arifsahin1
www.abcspor.com
Maçın Hikayesi
Türkiye maça Berk-Yiğit-Okben-Ege-Egemen beşiyle başladı. Türkiye maça Egemen-okben'in skorer oyunuyla etkili başladı ama tempolu oyun Karadağ'ın işine yaradı. Egemen kenara geldikten sonra hücumda hiçbir şey üretemeyen Türkiye'ye karşı Karadağ Popovic-Ilic'in skorer oyunlarıyla üstünlüğü ele aldı ve 16.dakikada skor 23-34 oldu. Devrenin son dakikalarında Doğuş-Yiğit-Okben üçlüsünün organize hücumlarıyla sayılar bulan Türkiye farkı kapattı: 36-38
İlk çeyreğin kopyası bir üçüncü çeyrek izledik. Türkiye Egemen Güven üstünden sayılar bulurken, diğer oyuncular hücumda sorumluluk almadılar. Egemen kenara geldikten sonra Karadağ direnç gösterdi ve fark kapandı ama son çeyrek ikinci çeyrek gibi olmadı. Ege Arar pota altında etkili olurken, sadece 6-7 kişilik bir rotasyon kullanan Karadağ takımının oyuncuları yoruldular ve oyundan düştüler. Türkiye son beş dakikayı rahat oynadı.
Oyuncu performansları
Egemen Güven: Maçın tartışmasız yıldızı Egemen'di. Egemen Güven maçı 28s-10r-3b ile tamamladı. İki devrenin de başında mükemmel oynayan Egemen takımı skorda sırtladı. Egemen'in skor bulması dışında, oyunda olduğu bölümde takım daha organize oynadı ve savunmada da daha dirençliydi.
Okben Ulubay: Okben özellikle ilk yarının sonunda etkili oldu, son çeyrekte de olgun oyunuyla oyunun iki tarafında da etkili oldu. Okben maçı 9s-4r-4a ile tamamladı.
Ege Arar: Ege maçın ilk üç çeyreğinde sahanın en kötü oyuncusuydu diyebiliriz. Maçın başında 4 numara pozisyonunda etkili olamayan Ege, üçüncü çeyreğin sonundan itibaren pivot olarak oynamaya başlayınca maçın en kritik oyuncularından biri oldu.
Tolga Geçim: Tolga da ikinci yarının yıldızı oldu diyebiliriz. Son iki maçta istatistiklere yansıtamadığı göze hoş gelen oyununu bu maçta istatistiklere de yansıttı. Maçı 11s-2r-4a-1tç-1b ile tamamladı.
Berk Uğurlu: Berk de kötü bir ilk yarı çıkardı ama son çeyreğin önemli isimlerinden biriydi. Ne kadar önemli bir oyuncu olduğunu bir kez daha gösterdi.
Doğuş Özdemiroğlu: Doğuş, Berk'in etkisiz olduğu ilk yarıda sorumluluk aldı ve kritik şutları baskete çevirdi, top dolaşımında önemli görev aldı, takımın dağılmasını engelledi.
sahinarif88@hotmail.com
twitter: @arifsahin1
www.abcspor.com
Teniste bu hafta
Amerika Açık öncesi tenis dünyasında tempo artıyor, haftanın önemli turnuvaları ATP Washington ve WTA Stanford.
Önce bayanlar diyelim...
WTA Stanford
Stanford'da mücadele edecek en önemli isimler Serena Williams, Agniezska Radwanska, Angelique Kerber ve Victoria Azarenka. Dört tenisçi turnuvaya ikinci tur maçlarından başlayacak, onlar haricinde Ana Ivanovic, Dominika Cibulkova, Carla Suarez-Navarro ve Andrea Petkovic de turnuvanın diğer seribaşları.
Seribaşı olmayan isimlerden ise Sabine Lisicki ve Sam Stosur önemli isimler. Turnuvada geçen yıl Cibulkova-Radwanska final oynamışlardı ve Cibulkova üç sette kazanmıştı.
ATP Washington
Erkekler turundaki Washington turnuvasında ise daha fazla tenisçi mücadele edecek. Berdych, Raonic, Nishikori, Isner turnuvaya katılan en önemli isimler. Gasquet, Anderson, Pospisil, Lopez, Chardy turnuvanın diğer önemli isimleri.
Geçtiğimiz yılki turnuvanın finalinde Juan Martin Del Potro, John Isner'i ü. sette yenmişti. Del Potro'dan bu yılın büyük bölümünde haber alamadık, Isner gerçekten de taraftar desteğiyle bir başka oynuyor, Atlanta'da şampiyon olan Isner bu hafta da kazanarak ikinci turnuvasını kazanabilir.
sahinarif88@hotmail.com
twitter: @arifsahin1
www.abcspor.com
Önce bayanlar diyelim...
WTA Stanford
Stanford'da mücadele edecek en önemli isimler Serena Williams, Agniezska Radwanska, Angelique Kerber ve Victoria Azarenka. Dört tenisçi turnuvaya ikinci tur maçlarından başlayacak, onlar haricinde Ana Ivanovic, Dominika Cibulkova, Carla Suarez-Navarro ve Andrea Petkovic de turnuvanın diğer seribaşları.
Seribaşı olmayan isimlerden ise Sabine Lisicki ve Sam Stosur önemli isimler. Turnuvada geçen yıl Cibulkova-Radwanska final oynamışlardı ve Cibulkova üç sette kazanmıştı.
ATP Washington
Erkekler turundaki Washington turnuvasında ise daha fazla tenisçi mücadele edecek. Berdych, Raonic, Nishikori, Isner turnuvaya katılan en önemli isimler. Gasquet, Anderson, Pospisil, Lopez, Chardy turnuvanın diğer önemli isimleri.
Geçtiğimiz yılki turnuvanın finalinde Juan Martin Del Potro, John Isner'i ü. sette yenmişti. Del Potro'dan bu yılın büyük bölümünde haber alamadık, Isner gerçekten de taraftar desteğiyle bir başka oynuyor, Atlanta'da şampiyon olan Isner bu hafta da kazanarak ikinci turnuvasını kazanabilir.
sahinarif88@hotmail.com
twitter: @arifsahin1
www.abcspor.com
26 Temmuz 2014 Cumartesi
U18 Avrupa Şampiyonası'nda Türkiye - ilk tur genel değerlendirme
Konya'da düzenlenen U18 Avrupa Basketbol Şampiyonası'nın ilk turunda C Grubu'nda yer alan Türkiye ilk tur maçlarını tamamladı, ilk gün Çek Cumhuriyeti'ni çok rahat geçerken sonraki iki gün Bosna Hersek ve Yunanistan karşısında zorlu maçlar oynadı, Bosna'ya yenildikten sonra turnuvanın en iddialı takımlarından biri olan Yunanistan'ı yendi.
Bu yaş grubunda maçlar değil, oyuncu performansları daha önemli. Oyuncu performanslarını inceleyelim:
Gardlar
Berk Uğurlu: Euroleague seviyesine çıkmış gençlerimizden biri olan Berk ilk turda idare etti diyebiliriz. 8s- 2.3r- 3.7a- 1tç ortalamaları var. Top kaybı ortalamasının sadece 0.7 olması da sevindirici. Berk ayrıca 3/3 üçlük isabeti buldu, işin negatif tarafı ise 3/6 serbest atış isabeti bulması oldu, Bosna maçının son beş dakikasında kendisinden beklenen liderliği gösteremedi.
Doğuş Özdemiroğlu: Doğuş beni pozitif anlamda şaşırtan isimlerden biri oldu. Darüşşafaka Doğuş'un genç oyuncusu ortalama 12.7 dakika oynuyor ve 6.7s -2r -1a ortalamalarına sahip.
Yiğit Arslan: Yiğit de Doğuş gibi beni şaşırttı ve kısa süreler almasına rağmen etkili oldu. 2 numara oynamasına rağmen asist yapmıyor ama 5/11 üçlük isabeti ve 2 top çalma ortalamasıyla oynaması etkileyici.
Furkan Korkmaz: Çok şey beklediğimiz isimlerden biri olan Furkan da ilk turu idare etti. 15 dakika ortalamasına rağmen istatistikleri 6.7s- 1.3r -1.7a-1tç, bence çok tatmin edici değil, Furkan'ın sonraki turlarda daha fazla etkili olmasını umuyorum.
Oğulcan Baykan: Oğulcan da Furkan'dan üstün istatistikler sergilemedi, 3/13 üçlük isabeti göze çarpıyor.
Forvetler
Bu yaş grubunda forvet rotasyonu açısından sıkıntımız var, büyük şansımız ise Tolga Geçim gibi dört pozisyonda oynayabilecek bir oyuncuya sahip olmak.
Tolga Geçim: Tolga'yı izlemek büyük heyecan veriyor, uzun boyunun yanında yüksek pas yeteneğine sahip olması, potaya direk gitmesi, vs. gibi çok önemli özellikleri var ama bu üç maçta yeteneklerini tam olarak sahaya yansıtamadı. Ortalama 23 dakika sahada kalırken 5.3s -3r -4.7a ortalamaları var. İşin en olumsuz tarafı ie 2.7 top kayıbı ortalamasıyla oynaması oldu.
Okben Ulubay: Okben ilk turun en etkileyici isimlerinden biriydi. 11.3s -2r- 2a-1.3tç ortalamaları etkileyici. Buna karşılık 2/8 üçlük isabeti var, dış şutlarda daha başarılı olursa muazzam bir skorer olabilir.
Pivotlar
Kadroda dört yetenekli pivotumuz var ama bir tane asıl pozisyonu 4 numara olan bir oyuncumuz yok.
Egemen Güven: Egemen ilk maçta iyi değildi ama o maç kıstas değildi. Egemen'in sonraki iki maçtaki ortalamaları 14.5s-8.5r Egemen özellikle Yunanistan maçında Papagiannis'e karşı önemli bir sınav verdi. Egemen'in şut isabeti ise soru işareti. İki sayılık atışlarda 11/21 isabet bulurken, serbest atışlarda 7/11 isabet buldu, bunları mutlaka geliştirmesi gerekiyor ama ilk turun en etkileyici isimlerinden biriydi.
Ege Arar: Ege de ilk maçta iyi oynadı ama Yunanistan maçında çok kötüydü. Üç maçta da 2'şer top kaybı yaptı ve Yunanistan maçında isabet bulamadı.
Ayberk Olmaz: Ayberk beklentilerin aksine takımın en silik ismiydi, Egemen-Ege ikilisinin arasında fazla süre alamadı, Çek maçı dışında sayı bulamadı.
Metehan Akyel: Metehan da fazla süre alamadı.
sahinarif88@hotmail.com
twitter: @arifsahin1
www.abcspor.com
Bu yaş grubunda maçlar değil, oyuncu performansları daha önemli. Oyuncu performanslarını inceleyelim:
Gardlar
Berk Uğurlu: Euroleague seviyesine çıkmış gençlerimizden biri olan Berk ilk turda idare etti diyebiliriz. 8s- 2.3r- 3.7a- 1tç ortalamaları var. Top kaybı ortalamasının sadece 0.7 olması da sevindirici. Berk ayrıca 3/3 üçlük isabeti buldu, işin negatif tarafı ise 3/6 serbest atış isabeti bulması oldu, Bosna maçının son beş dakikasında kendisinden beklenen liderliği gösteremedi.
Doğuş Özdemiroğlu: Doğuş beni pozitif anlamda şaşırtan isimlerden biri oldu. Darüşşafaka Doğuş'un genç oyuncusu ortalama 12.7 dakika oynuyor ve 6.7s -2r -1a ortalamalarına sahip.
Yiğit Arslan: Yiğit de Doğuş gibi beni şaşırttı ve kısa süreler almasına rağmen etkili oldu. 2 numara oynamasına rağmen asist yapmıyor ama 5/11 üçlük isabeti ve 2 top çalma ortalamasıyla oynaması etkileyici.
Furkan Korkmaz: Çok şey beklediğimiz isimlerden biri olan Furkan da ilk turu idare etti. 15 dakika ortalamasına rağmen istatistikleri 6.7s- 1.3r -1.7a-1tç, bence çok tatmin edici değil, Furkan'ın sonraki turlarda daha fazla etkili olmasını umuyorum.
Oğulcan Baykan: Oğulcan da Furkan'dan üstün istatistikler sergilemedi, 3/13 üçlük isabeti göze çarpıyor.
Forvetler
Bu yaş grubunda forvet rotasyonu açısından sıkıntımız var, büyük şansımız ise Tolga Geçim gibi dört pozisyonda oynayabilecek bir oyuncuya sahip olmak.
Tolga Geçim: Tolga'yı izlemek büyük heyecan veriyor, uzun boyunun yanında yüksek pas yeteneğine sahip olması, potaya direk gitmesi, vs. gibi çok önemli özellikleri var ama bu üç maçta yeteneklerini tam olarak sahaya yansıtamadı. Ortalama 23 dakika sahada kalırken 5.3s -3r -4.7a ortalamaları var. İşin en olumsuz tarafı ie 2.7 top kayıbı ortalamasıyla oynaması oldu.
Okben Ulubay: Okben ilk turun en etkileyici isimlerinden biriydi. 11.3s -2r- 2a-1.3tç ortalamaları etkileyici. Buna karşılık 2/8 üçlük isabeti var, dış şutlarda daha başarılı olursa muazzam bir skorer olabilir.
Pivotlar
Kadroda dört yetenekli pivotumuz var ama bir tane asıl pozisyonu 4 numara olan bir oyuncumuz yok.
Egemen Güven: Egemen ilk maçta iyi değildi ama o maç kıstas değildi. Egemen'in sonraki iki maçtaki ortalamaları 14.5s-8.5r Egemen özellikle Yunanistan maçında Papagiannis'e karşı önemli bir sınav verdi. Egemen'in şut isabeti ise soru işareti. İki sayılık atışlarda 11/21 isabet bulurken, serbest atışlarda 7/11 isabet buldu, bunları mutlaka geliştirmesi gerekiyor ama ilk turun en etkileyici isimlerinden biriydi.
Ege Arar: Ege de ilk maçta iyi oynadı ama Yunanistan maçında çok kötüydü. Üç maçta da 2'şer top kaybı yaptı ve Yunanistan maçında isabet bulamadı.
Ayberk Olmaz: Ayberk beklentilerin aksine takımın en silik ismiydi, Egemen-Ege ikilisinin arasında fazla süre alamadı, Çek maçı dışında sayı bulamadı.
Metehan Akyel: Metehan da fazla süre alamadı.
sahinarif88@hotmail.com
twitter: @arifsahin1
www.abcspor.com
Türkiye U18 gruptan çıktı
Türkiye U18 ilk tur grubunun son maçında Yunanistan'ı 68-64 ile yenmeyi başardı ve gruptan iki galibiyetle çıktı.
Türkiye maça mükemmel başladı; ilk dört dakika boyunca Yunanistan 2 top kaybı yaptı, yanlış şut tercihlerine gitti ve bu arada da Türkiye 12 sayı buldu. Üçüncü çeyreğin ortalarına kadar Yunanistan üstündü, pota altında Papagiannis Ege-Ayberk'e karşı üstün olurken dış atışlarda da Yunan takımı daha başarılı oldu. Son çeyrekte ise Türkiye biraz daha ağır basarak maçı kazanmayı başardı. Göze batan isimlere bakalım...
Türkiye bugün ilk beşte değişiklik yaptı, Oğulcan-Tolga'nın yerine Okben-Yiğit ikilisi ilk beşte başladı ve bu değişiklikler maça olumlu yansıdı.
Okben Ulubay: Okben maçın en iyilerinden biriydi, maçı 13s-4a ile tamamladı, ilk beşte başlamanın Okben'e yaradığını söyleyebiliriz, ilk bölümde 6s-2a ile oynayarak çok etkili oldu. Okben maçta 0/3 üçlük attı ki bu olumsuz oldu ama son çeyrekte olgun bir oyun sergilediğini söyleyebiliriz.
Egemen Güven: Egemen Papagiannis karşısında önemli bir sınav verdi. 2.15'lik Papagiannis pota altında Türkiye'nin diğer uzunlarına karşı üstünlük sağladı ama Egemen karşısında üstünlük sağlayamadı. Egemen maçı 13s-9r ile tamamlamayı başardı.
Tolga Geçim: Tolga da Okben'in tersine oyuna benchten dahil olunca etkili olamadı. Oyuna dahil olduğu ilk yedi dakikada 3 top kaybı yapan Tolga maçı 5s-3r-3a ile tamamladı, toplamda 1/7 ile şut attı.
Furkan Korkmaz: Furkan da günün iyi olmayan isimlerinden biri oldu. 8s-3r ile oynadı ama özellikle Charalam. ile eşleştiği bölümde savunmada aksadı.
Pazar akşamı maç yok, Türkiye ikinci tur grubunda Sırbistan, Karadağ ve İspanya ile karşılaşacak.
sahinarif88@hotmail.com
twitter: @arifsahin1
www.abcspor.com
Türkiye maça mükemmel başladı; ilk dört dakika boyunca Yunanistan 2 top kaybı yaptı, yanlış şut tercihlerine gitti ve bu arada da Türkiye 12 sayı buldu. Üçüncü çeyreğin ortalarına kadar Yunanistan üstündü, pota altında Papagiannis Ege-Ayberk'e karşı üstün olurken dış atışlarda da Yunan takımı daha başarılı oldu. Son çeyrekte ise Türkiye biraz daha ağır basarak maçı kazanmayı başardı. Göze batan isimlere bakalım...
Türkiye bugün ilk beşte değişiklik yaptı, Oğulcan-Tolga'nın yerine Okben-Yiğit ikilisi ilk beşte başladı ve bu değişiklikler maça olumlu yansıdı.
Okben Ulubay: Okben maçın en iyilerinden biriydi, maçı 13s-4a ile tamamladı, ilk beşte başlamanın Okben'e yaradığını söyleyebiliriz, ilk bölümde 6s-2a ile oynayarak çok etkili oldu. Okben maçta 0/3 üçlük attı ki bu olumsuz oldu ama son çeyrekte olgun bir oyun sergilediğini söyleyebiliriz.
Egemen Güven: Egemen Papagiannis karşısında önemli bir sınav verdi. 2.15'lik Papagiannis pota altında Türkiye'nin diğer uzunlarına karşı üstünlük sağladı ama Egemen karşısında üstünlük sağlayamadı. Egemen maçı 13s-9r ile tamamlamayı başardı.
Tolga Geçim: Tolga da Okben'in tersine oyuna benchten dahil olunca etkili olamadı. Oyuna dahil olduğu ilk yedi dakikada 3 top kaybı yapan Tolga maçı 5s-3r-3a ile tamamladı, toplamda 1/7 ile şut attı.
Furkan Korkmaz: Furkan da günün iyi olmayan isimlerinden biri oldu. 8s-3r ile oynadı ama özellikle Charalam. ile eşleştiği bölümde savunmada aksadı.
Pazar akşamı maç yok, Türkiye ikinci tur grubunda Sırbistan, Karadağ ve İspanya ile karşılaşacak.
sahinarif88@hotmail.com
twitter: @arifsahin1
www.abcspor.com
Kadınlar Basketbolu'ndaki Düşüş ve Nedenleri
Türkiye U18 Kadın Milli Basketbol Takımı son olarak Litvanya'ya da yenilerek B Klasmanı'na düştü.
Bu sonuç sürpriz oldu mu? Kesinlikle hayır. Daha önceki yazılarıma bakarsanız bu konudaki fikirlerim de nettir. Türkiye A Milli Kadın Basketbol Takımı son yıllarda önemli başarılar kazandığı için ve Galatasaray-Fenerbahçe-Kaski Avrupa Kupaları'nda başarılı oldukları için medya da bu konunun üzerine gitmedi.
Halbuki, Türkiye Kadınlar Basketbolu'ndaki düşüş çok barizdi, alttan yetenekli oyuncular gelmediği ortada. 'Genç Türk basketbolcusu' denince akla gelen isim kim? Olcay Çakır. Nedeni de şu, Olcay 2013 WNBA Draft'ında son sıralarda seçilmişti, o günden bugüne Olcay oynama şansı bulabildi mi? Hayır, Fenerbahçe ve A Milli Takım kadrosunda var ama maçlarda ya hiç oynamıyor, ya da 3-5 dakika civarında oynuyor.
A Milli Takım'ın aday kadrosuna bakalım; '88 doğumlu Bahar ve '90 doğumlu Tuğçe Amerika'da eğitim gördüler de kendilerini geliştirdiler. '86 doğumlu Işıl'ın önceki yıllarda nasıl yerden yere vurulduğunu, alay konusu olduğunu hepimiz biliyoruz, bırakın sporcuyu, kadın sporcu bahsettiğimiz kişi! Işıl'ın yerindeki genç kadın basketbolcular için bu hakaretlerin çeyreğini duymak bile basketbolu bırakma sebebidir ki çoğu genç kadının da spordan böyle koptuğuna inanıyorum.
A Milli Takım aday kadrosuna baktığımızda Bahar ve Tuğçe dışında 25 yaş altında önemli bir oyuncu göremiyoruz. Milli Takım bu eksiğini nasıl kapatıyor? Devşirerek. Altyapından oyuncu çıkmadığı için 2012 yılında Türkiye'yle hiçbir alakası olmayan Quanitra Hollingsworth'u devşirdik ama o da yetmedi. Yanında oynayacak oyuncu da yetiştiremediğimiz için şimdi de Latoya Sanders'ı devşirmenin peşindeyiz.
İşin sosyolojik tarafına da bakmak lazım; U18 takımında oynayan oyuncular '96-'97 doğumlu oyuncular. Bu kızların çocukluk dönemlerinde Türkiye'nin nasıl bir dönemde olduğunu biliyoruz. Bahsettiğimiz sporcular da kadın ve sporda fazla ilerleme şansı olmayınca aileleri tarafından başka alanlara teşvik edilmeleri normal. Işıl konusunda bahsettiğimize de geri dönelim. Bir kadın basketbolcu Galatasaray'da veya Fenerbahçe'de forma giydiği zaman deplasmana gittiğinde 40 dakika boyunca küfür yiyor, o da yetmiyor, en ufak hatasında kendi taraftarı tarafından da alaya alınıyor, sözleşme görüşmeleri yaparken de kulüp tarafından saygı gördüklerini söylemek zor.
Ulusal medyamız bu konuyu umursamıyor ama gelecek yıllarda özellikle Milli Takım seviyesinde inanılmaz bir düşüşe geçeceğimiz bariz bir şekilde ortada. Şimdi kadroda Işıl-Birsel-Nevriye gibi tecrübeli ve yetenekli oyuncular olduğu için sarsılmıyoruz ama 2016 ve sonrasında A Milli Takım seviyesinde oyuncu bulmamız ve başarılı olmamız imkansıza yakın bir ihtimal.
sahinarif88@hotmail.com
twitter: @arifsahin1
www.abcspor.com
Bu sonuç sürpriz oldu mu? Kesinlikle hayır. Daha önceki yazılarıma bakarsanız bu konudaki fikirlerim de nettir. Türkiye A Milli Kadın Basketbol Takımı son yıllarda önemli başarılar kazandığı için ve Galatasaray-Fenerbahçe-Kaski Avrupa Kupaları'nda başarılı oldukları için medya da bu konunun üzerine gitmedi.
Halbuki, Türkiye Kadınlar Basketbolu'ndaki düşüş çok barizdi, alttan yetenekli oyuncular gelmediği ortada. 'Genç Türk basketbolcusu' denince akla gelen isim kim? Olcay Çakır. Nedeni de şu, Olcay 2013 WNBA Draft'ında son sıralarda seçilmişti, o günden bugüne Olcay oynama şansı bulabildi mi? Hayır, Fenerbahçe ve A Milli Takım kadrosunda var ama maçlarda ya hiç oynamıyor, ya da 3-5 dakika civarında oynuyor.
A Milli Takım'ın aday kadrosuna bakalım; '88 doğumlu Bahar ve '90 doğumlu Tuğçe Amerika'da eğitim gördüler de kendilerini geliştirdiler. '86 doğumlu Işıl'ın önceki yıllarda nasıl yerden yere vurulduğunu, alay konusu olduğunu hepimiz biliyoruz, bırakın sporcuyu, kadın sporcu bahsettiğimiz kişi! Işıl'ın yerindeki genç kadın basketbolcular için bu hakaretlerin çeyreğini duymak bile basketbolu bırakma sebebidir ki çoğu genç kadının da spordan böyle koptuğuna inanıyorum.
A Milli Takım aday kadrosuna baktığımızda Bahar ve Tuğçe dışında 25 yaş altında önemli bir oyuncu göremiyoruz. Milli Takım bu eksiğini nasıl kapatıyor? Devşirerek. Altyapından oyuncu çıkmadığı için 2012 yılında Türkiye'yle hiçbir alakası olmayan Quanitra Hollingsworth'u devşirdik ama o da yetmedi. Yanında oynayacak oyuncu da yetiştiremediğimiz için şimdi de Latoya Sanders'ı devşirmenin peşindeyiz.
İşin sosyolojik tarafına da bakmak lazım; U18 takımında oynayan oyuncular '96-'97 doğumlu oyuncular. Bu kızların çocukluk dönemlerinde Türkiye'nin nasıl bir dönemde olduğunu biliyoruz. Bahsettiğimiz sporcular da kadın ve sporda fazla ilerleme şansı olmayınca aileleri tarafından başka alanlara teşvik edilmeleri normal. Işıl konusunda bahsettiğimize de geri dönelim. Bir kadın basketbolcu Galatasaray'da veya Fenerbahçe'de forma giydiği zaman deplasmana gittiğinde 40 dakika boyunca küfür yiyor, o da yetmiyor, en ufak hatasında kendi taraftarı tarafından da alaya alınıyor, sözleşme görüşmeleri yaparken de kulüp tarafından saygı gördüklerini söylemek zor.
Ulusal medyamız bu konuyu umursamıyor ama gelecek yıllarda özellikle Milli Takım seviyesinde inanılmaz bir düşüşe geçeceğimiz bariz bir şekilde ortada. Şimdi kadroda Işıl-Birsel-Nevriye gibi tecrübeli ve yetenekli oyuncular olduğu için sarsılmıyoruz ama 2016 ve sonrasında A Milli Takım seviyesinde oyuncu bulmamız ve başarılı olmamız imkansıza yakın bir ihtimal.
sahinarif88@hotmail.com
twitter: @arifsahin1
www.abcspor.com
25 Temmuz 2014 Cuma
Türkiye U18 bugün olmadı
U18 Avrupa Basketbol Şampiyonası'nda Türkiye bugün bizleri üzdü: 66-73 Maçtan kısaca bahsetmemiz gerekirse, maçın büyük bölümü çekişme içinde geçti, bitime beş dakika kala Türkiye beş sayı farkla öne geçince maç Türkiye'ye geliyor sandık ama maç sonunda doğru pozisyonları bulan ve şansı da yanında olan takım Bosna-Hersek oldu.
Maçın büyük bölümü çekişmeli geçince dünkünün aksine oyuncuların ciddi bir maçtaki performanslarını da görmüş olduk. İnceleyelim...
Tolga Geçim: Tolga'yı izlemek büyük zevk, bugün istatistiksel olarak başarı sağlayamasa da müthiş heyecan verici bir oyuncu. Uzun boyunun yanında önemli pas yeteneği, hücum ederken bir anda topun yönünü değiştirmesi müthiş.
Egemen Güven: Egemen bugün dünden daha iyi oynadı. Takımın ilk 14 sayısının 8'ini atan Egemen toplamda 16s-7r ile oynadı, serbest atış çizgisinden daha etkili olması gerekiyor ve savunmada yeteri kadar caydırıcı değil. Egemen'in savunmada pota altında iki kişinin elinden aldığı top etkileyiciydi.
Oğulcan Baykan: Oğulcan bugün tüm şutlarında 5/10'lik bir isabet yakaladı, 13s-2r ile oynadı.
Okben Ulubay: Okben de yine skorer bir maç çıkardı, maçı 7s-3r-2a-3tç ile tamamladı. Okben hücumda bazen gereksiz zorlamalara gidiyor, kendine aşırı güvenince takımı bundan zararlı çıkıyor.
Bosna-Hersek'in yıldızlarına bakacak olursak; günün en iyisi 2 numara pozisyonunda oynayan Edin Atic oldu. Atic maçı 22s-12r-2a-2tç ile tamamladı. Nihad'ın kardeşi Nedim Djedovic 11 sayıyla oynadı ama maçın en kritik bölümünde çok kritik dış atışlara imza attı.
sahinarif88@hotmail.com
twitter: @arifsahin1
www.abcspor.com
Maçın büyük bölümü çekişmeli geçince dünkünün aksine oyuncuların ciddi bir maçtaki performanslarını da görmüş olduk. İnceleyelim...
Tolga Geçim: Tolga'yı izlemek büyük zevk, bugün istatistiksel olarak başarı sağlayamasa da müthiş heyecan verici bir oyuncu. Uzun boyunun yanında önemli pas yeteneği, hücum ederken bir anda topun yönünü değiştirmesi müthiş.
Egemen Güven: Egemen bugün dünden daha iyi oynadı. Takımın ilk 14 sayısının 8'ini atan Egemen toplamda 16s-7r ile oynadı, serbest atış çizgisinden daha etkili olması gerekiyor ve savunmada yeteri kadar caydırıcı değil. Egemen'in savunmada pota altında iki kişinin elinden aldığı top etkileyiciydi.
Oğulcan Baykan: Oğulcan bugün tüm şutlarında 5/10'lik bir isabet yakaladı, 13s-2r ile oynadı.
Okben Ulubay: Okben de yine skorer bir maç çıkardı, maçı 7s-3r-2a-3tç ile tamamladı. Okben hücumda bazen gereksiz zorlamalara gidiyor, kendine aşırı güvenince takımı bundan zararlı çıkıyor.
Bosna-Hersek'in yıldızlarına bakacak olursak; günün en iyisi 2 numara pozisyonunda oynayan Edin Atic oldu. Atic maçı 22s-12r-2a-2tç ile tamamladı. Nihad'ın kardeşi Nedim Djedovic 11 sayıyla oynadı ama maçın en kritik bölümünde çok kritik dış atışlara imza attı.
sahinarif88@hotmail.com
twitter: @arifsahin1
www.abcspor.com
24 Temmuz 2014 Perşembe
Türkiye U18'den büyük fark
Konya'da düzenlenen U18 Avrupa Basketbol Şampiyonası'nda Türkiye ilk maçında Çek Cumhuriyeti'ni çok rahat bir oyundan sonra 101-51'lik skorla yendi.
Maçın ilk beş dakikasından sonra açılan fark maç için konuşacak pek birşey bırakmadı, zaten bu yaş grubunda oyuncuların performanslarını yorumlamak daha iyi olacaktır.
Bugünkü rahat maçtan dolayı Türkiye tüm oyuncuları kullandı ve dakikalar oyuncular arasında dengeli bir şekilde bölüştürüldü. En az süre alan oyuncu 11:47 ile Kadir Bayram olurken en fazla sahada kalan oyundu 21:40 ile Oğulcan Baykan oldu. Göze batan performanslara bakalım:
Ege Arar: Ege özellikle maçın ilk yarısında çok iyi oynadı. Savunmada çok iyi pozisyon aldı ve uzun kollarını iyi kullandı. Ege maçı 18s- 6r(5'i hücum) -1tç- 1b ile tamamladı.
Berk Uğurlu: Turnuvanın yıldızı olması beklenen isimlerden biri olan Berk bugün oyunun iki tarafında da çok etkiliydi. Berk topu aldığında yarı alanı çok rahat bir şekilde geçiyor ve hücum takıldığında sorumluluk almaktan da çekinmiyor. Berk maçı 10s-3r-7a ile tamamladı.
Tolga Geçim: Uzun boyuna rağmen 1-2 olarak da oynayabilen ve önemli pozisyon avantajı yakalayan Tolga maçı 6s-5r-9a ile tamamladı. Tolga bu istatistiklere sadece 15 dakikada imza attı.
Doğuş Özdemiroğlu (10s-3a) ve Yiğit Arslan (8s-5r-3tç) bugünkü performanslarıyla beni olumlu anlamda şaşırtan isimler oldular, alkışı hak ettiler. Okben Ulubay beklendiği gibi bir maç çıkardı (5/7 şut-12 sayı) , Oğulcan Baykan (2/9 şut) ise takımın şut performansı en zayıf ismiydi.
sahinarif88@hotmail.com
twitter: @arifsahin1
www.abcspor.com
Maçın ilk beş dakikasından sonra açılan fark maç için konuşacak pek birşey bırakmadı, zaten bu yaş grubunda oyuncuların performanslarını yorumlamak daha iyi olacaktır.
Bugünkü rahat maçtan dolayı Türkiye tüm oyuncuları kullandı ve dakikalar oyuncular arasında dengeli bir şekilde bölüştürüldü. En az süre alan oyuncu 11:47 ile Kadir Bayram olurken en fazla sahada kalan oyundu 21:40 ile Oğulcan Baykan oldu. Göze batan performanslara bakalım:
Ege Arar: Ege özellikle maçın ilk yarısında çok iyi oynadı. Savunmada çok iyi pozisyon aldı ve uzun kollarını iyi kullandı. Ege maçı 18s- 6r(5'i hücum) -1tç- 1b ile tamamladı.
Berk Uğurlu: Turnuvanın yıldızı olması beklenen isimlerden biri olan Berk bugün oyunun iki tarafında da çok etkiliydi. Berk topu aldığında yarı alanı çok rahat bir şekilde geçiyor ve hücum takıldığında sorumluluk almaktan da çekinmiyor. Berk maçı 10s-3r-7a ile tamamladı.
Tolga Geçim: Uzun boyuna rağmen 1-2 olarak da oynayabilen ve önemli pozisyon avantajı yakalayan Tolga maçı 6s-5r-9a ile tamamladı. Tolga bu istatistiklere sadece 15 dakikada imza attı.
Doğuş Özdemiroğlu (10s-3a) ve Yiğit Arslan (8s-5r-3tç) bugünkü performanslarıyla beni olumlu anlamda şaşırtan isimler oldular, alkışı hak ettiler. Okben Ulubay beklendiği gibi bir maç çıkardı (5/7 şut-12 sayı) , Oğulcan Baykan (2/9 şut) ise takımın şut performansı en zayıf ismiydi.
sahinarif88@hotmail.com
twitter: @arifsahin1
www.abcspor.com
Anadolu Efes – Yeni sezona bakış
Türkiye Ligi’nin en fazla para harcayan iki takımından biri
olan Anadolu Efes son yıllarda harcadığı paranın karşılığını alamıyor. Son beş
yıla baktığımızda ligde iki kez ikinci olabilen Efes Euroleague’de ise son beş
yılda sadece bir kez çeyrek finale yükselebildi. Bunun en önemli nedenleri
yanlış transferler ve belki de daha önemlisi doğru koç seçimleri olmasına
rağmen sabır gösterilmemesi ve koçların erkenden gönderilmesi oldu.
Yeni Sezon
Anadolu
Efes için yeni sezon geçtiğimiz sezon başladı diyebiliriz. Euroleague Top16
başlamadan önce Mahmuti’nin yerine Angelou göreve getirildi ve gelecek sezon
için adımlar atılmaya başlandı. İlk olarak, skorer oyuncu yeteneklerine sahip
olan ama takım ruhundan bihaber olan Scotty Hopson takımdan gönderildi. Semih
Erden’e birkaç kez şans verildi ama verilen şansları iyi kullanamadı. Sezonun
belki de en önemli gelişmesi Cedi Osman oldu. Mahmuti döneminde de kadroda yer
alan Cedi Angelou’nun göreve gelmesinden sonra daha fazla oynama şansı buldu ve
bu fırsatı iyi değerlendirdi.
Anadolu
Efes Haziran ayında beklediği gibi Dusko Ivkovic’le anlaştı. Ivkovic’in gelir
gelmez ilk açıklaması ‘’Yetenekli genç
Türklerin gelişimine yardımcı olmak istiyorum.’’ oldu. Geçtiğimiz günlerde de Ivkovic’in yardımcısı
olarak Ahmet Çakı’nın ismi açıklandı. Ivkovic’in Efes’te Olympiakos tarzı bir
yapı kurmak istediği görülüyor. Olympiakos’ta Sloukas-Mantzaris-Papanikolau
gibi önemli gençler Ivkovic döneminde A Takım’a çıktılar, Ivkovic görevden ayrılırken
de takımı Bartzokas gibi sistemi iyi bilen bir koça teslim etti. Ivkovic’in en
azından ilk sezon için ligde şampiyonluk-Euroleague’de final-four
hedeflemediğini söyleyebilirim ki zaten hedefi o olsaydı, yabancı transferinde
daha önemli yıldızlar transfer edilirdi. Ligde ve kupada şampiyonluk,
Euroleague’de üst seviye başarı için çalışılacaktır ama gerçek beklentinin
gelecek sezona kaydırılacağını düşünüyorum.
Kadro
Efes’in
kadrosu büyük ölçüde değişti. Yerli genç oyuncular Doğuş Balbay-Cedi
Osman-Birkan Batuk-Deniz Kılıçlı-Emircan Koşut kadroda kalırken yabancılardan
sadece Milko Bjelica takımda kaldı. Pivot bölgesine Avrupa’nın en iyi beş
pivotundan ikisi transfer edildi; Stephane Lasme ve Nenad Krstic. Görev
adamları Perperoglou-Janning-Draper ve Ivkovic’in gelecek vizyonunun en önemli
parçası Dario Saric de takımın diğer yabancı transferleri oldular. Sonuçta bu
yıl böyle bir rotasyon göreceğiz:
Dontaye
Draper – Doğuş Balbay
Matt
Janning – Birkan Batuk
Cedi Osman
– Stratos Perperoglou – Okben Ulubay
Dario Saric
– Milko Bjelica – Deniz Kılıçlı
Stephane
Lasme – Nenad Krstic – Emircan Koşut
Bu isimle
haricinde Burak Can Yıldızlı ve Furkan Korkmaz gibi oyuncuları da izleme
olanağımız olabilir.
Cedi
Osman’ı ilk beş rotasyonuna yerleştirdim, bence Ivkovic de böyle
uygulayacaktır. Cedi’nin daha tecrübeli olan oyuncularla birlikte oynaması,
Perperoglou’nun ise ikinci beşe liderlik edecek olan oyuncu olması önemli olur.
Türkiye
Ligi’nde bu sezon uygulanacak olan yabancı kontenjanından dolayı Milko
Bjelica’nın lig maçlarında tribüne çıkmasını bekliyorum. Eğer ki bir sakatlık
olmazsa durum muhtemelen böyle olacaktır.
Euroleague’de
Anadolu Efes ilk turda Real Madrid-Zalgiris Kaunas-Nizhny Novgorod-Dinamo
Sassari-elemelerden gelecek takım (muhtemelen Unics Kazan) ile A Grubu’nda yer
alıyor. Euroleague ilk turunda birinci olmakla dördüncü olmak arasında hiçbir
fark olmadığını akılda tutmak gerekiyor. Efes Nizhny-Zalgiris-Sassari
takımlarını rahat bir şekilde geçebilecek kapasitede, ilk turda alınması
muhtemel yenilgiler karşısında panik yapmamak gerekir. Başka bir hatırlatma
daha; Olympiakos 2012 yılında Euroleague şampiyonu olurken ilk tur grubunda
dört yenilgi almıştı.
sahinarif88@hotmail.com
twitter.com/arifsahin1
23 Temmuz 2014 Çarşamba
GALATASARAY - Rapid Wien maçı ve ötesi
Galatasaray sezonun ilk ciddi sayılabilecek hazırlık maçına çıktı ve sahadan 1-3'lük yenilgiyle ayrıldı.
Ciddi sayılabilir dedik ama aslında üç sebepten dolayı çok denk bir karşılaşma değildi; birincisi Avusturya Ligi'nin başlamış olması ve fizik olarak Wien'in oldukça üstün olması, ikincisi Galatasaray'ın Dünya Kupası'nda forma giyen önemli oyuncularından yoksun olması ve en önemlisi bu maçın sonuçta bir hazırlık maçı olması.
Bu maç oyuncuların performanslarını görmek açısından bir ölçüt olmasa da Prandelli'nin taktiksel dizilişini görmek için önemli bir sınav oldu.
Taktiksel Anlayış
Cesare Prandelli İtalya Milli Takımı'nda oynattığı 4-2-3-1 sistemini Galatasaray'a da oynatmaya çalışıyor. Bugünkü diziliş şu şekilde oldu;
Eray
Veysel Chedjou H.Balta A.Telles
Selçuk Melo
Olcan E.Çolak Bruma
Burak
Lig maçlarında Eray-Muslera ve Emre-Sneijder değişikliklerinin olması muhtemel. Semih'i ise Mancini'nin kullanmaya çalıştığı gibi sağ bek olarak kullanmaya çalışacağını düşünüyorum Prandelli'nin. Bu durumda ise yeni bir sorun çıkıyor. Galatasaray'ın başı geçen yıl olduğu gibi 'yabancı kontenjanı kuralı'ndan ağrıyacak gibi duruyor. Takım yapısına en uygun olan ilk 11 sahaya çıkarsa sahada 6 yabancı oluyor, 5+3 kuralından dolayı bunun uygulanması mümkün değil. Muslera-Melo-Sneijder'in sağlıklı oldukları müddetçe kesinlikle ilk 11'de olacaklarını düşünüyorum. Geriye kalan yabancılar Aurelien Chedjou/yeni yabancı - Alex Telles - Nordin Amrabat/Bruma . Eboue-Dany-Ontivero'nun takımdan ayrılmasını bekliyorum. Muhtemelen savunmanın ortasında da bir yabancı oynayacaktır, bu durumda sol kanatta bir yerli-bir yabancı izleyeceğiz Galatasaray'da.
Geçen sezon Roberto Mancini de 4-2-3-1 sistemini uygulamaya çalışmıştı ama elindeki kadro bu sistemi uygulamaya hiç müsait değildi. Bruma'nın sakatlığında Burak/Umut'u kanatlarda kullanmaya çalıştı ama istediği verimi alamadı, Selçuk-Sneijder de sezonun ikinci yarısında vitesi düşürünce Mancini kafasındaki sistemi uygulayamadı.
Yeni Transfer
Sansasyonel haberlerde Balotelli-Giaccherini-Giovinco gibi transfer hedeflerinin isimleri geçiyor ama Sneijder takımda kaldığı müddetçe bu isimlerden birinin transfer edileceğini sanmıyorum. Sneijder takımdan ayrılırsa aynı pozisyon için Giovinco transfer edilir ama Sneijder'in yerini Giovinco'nun doldurmasını beklemek de oldukça iyi niyetli bir bekleyiş olur. Muhtemel yeni transferin savunma bölgesine yapılacağını düşünüyorum. Malum, Prandelli göreve gelir gelmez Eboue'yi kadro dışı bıraktı, geçen sezonki performansını izlediyse Dany'yi de kadroda düşünmemesi normal olur. Hakan Balta'nın da savunmanın ortasında bütün sezon iyi performans göstermesini beklemek hayalcilik olur. Bu açıdan bakarsak transfer hedeflerinden en gerçekçi olan Gabriel Paletta. Paletta olmazsa da savunmanın ortasında oynayacak -muhtemel İtalyan- bir oyuncununu transfer edilmesini bekliyorum.
www.abcspor.com
sahinarif88@hotmail.com
twitter.com/arifsahin1
Ciddi sayılabilir dedik ama aslında üç sebepten dolayı çok denk bir karşılaşma değildi; birincisi Avusturya Ligi'nin başlamış olması ve fizik olarak Wien'in oldukça üstün olması, ikincisi Galatasaray'ın Dünya Kupası'nda forma giyen önemli oyuncularından yoksun olması ve en önemlisi bu maçın sonuçta bir hazırlık maçı olması.
Bu maç oyuncuların performanslarını görmek açısından bir ölçüt olmasa da Prandelli'nin taktiksel dizilişini görmek için önemli bir sınav oldu.
Taktiksel Anlayış
Cesare Prandelli İtalya Milli Takımı'nda oynattığı 4-2-3-1 sistemini Galatasaray'a da oynatmaya çalışıyor. Bugünkü diziliş şu şekilde oldu;
Eray
Veysel Chedjou H.Balta A.Telles
Selçuk Melo
Olcan E.Çolak Bruma
Burak
Lig maçlarında Eray-Muslera ve Emre-Sneijder değişikliklerinin olması muhtemel. Semih'i ise Mancini'nin kullanmaya çalıştığı gibi sağ bek olarak kullanmaya çalışacağını düşünüyorum Prandelli'nin. Bu durumda ise yeni bir sorun çıkıyor. Galatasaray'ın başı geçen yıl olduğu gibi 'yabancı kontenjanı kuralı'ndan ağrıyacak gibi duruyor. Takım yapısına en uygun olan ilk 11 sahaya çıkarsa sahada 6 yabancı oluyor, 5+3 kuralından dolayı bunun uygulanması mümkün değil. Muslera-Melo-Sneijder'in sağlıklı oldukları müddetçe kesinlikle ilk 11'de olacaklarını düşünüyorum. Geriye kalan yabancılar Aurelien Chedjou/yeni yabancı - Alex Telles - Nordin Amrabat/Bruma . Eboue-Dany-Ontivero'nun takımdan ayrılmasını bekliyorum. Muhtemelen savunmanın ortasında da bir yabancı oynayacaktır, bu durumda sol kanatta bir yerli-bir yabancı izleyeceğiz Galatasaray'da.
Geçen sezon Roberto Mancini de 4-2-3-1 sistemini uygulamaya çalışmıştı ama elindeki kadro bu sistemi uygulamaya hiç müsait değildi. Bruma'nın sakatlığında Burak/Umut'u kanatlarda kullanmaya çalıştı ama istediği verimi alamadı, Selçuk-Sneijder de sezonun ikinci yarısında vitesi düşürünce Mancini kafasındaki sistemi uygulayamadı.
Yeni Transfer
Sansasyonel haberlerde Balotelli-Giaccherini-Giovinco gibi transfer hedeflerinin isimleri geçiyor ama Sneijder takımda kaldığı müddetçe bu isimlerden birinin transfer edileceğini sanmıyorum. Sneijder takımdan ayrılırsa aynı pozisyon için Giovinco transfer edilir ama Sneijder'in yerini Giovinco'nun doldurmasını beklemek de oldukça iyi niyetli bir bekleyiş olur. Muhtemel yeni transferin savunma bölgesine yapılacağını düşünüyorum. Malum, Prandelli göreve gelir gelmez Eboue'yi kadro dışı bıraktı, geçen sezonki performansını izlediyse Dany'yi de kadroda düşünmemesi normal olur. Hakan Balta'nın da savunmanın ortasında bütün sezon iyi performans göstermesini beklemek hayalcilik olur. Bu açıdan bakarsak transfer hedeflerinden en gerçekçi olan Gabriel Paletta. Paletta olmazsa da savunmanın ortasında oynayacak -muhtemel İtalyan- bir oyuncununu transfer edilmesini bekliyorum.
www.abcspor.com
sahinarif88@hotmail.com
twitter.com/arifsahin1
U18 Avrupa Basketbol Şampiyonası öncesi
Konya'da düzenlenecek olan U18 Avrupa Basketbol Şampiyonası 24 Temmuz Perşembe günü başlıyor. Turnuva başlamadan önce bir tanıtım yazısı yazmak istedim...
Format
Turnuvanın formatı bildiğimiz gibi. İlk turda 4'erli 4 grup var. Bu gruplarda ilk üç sırayı alan takımlar yan grupta ilk 3 sırayı alan takımlarla birleşiyorlar ve ikinci tur grubunu oluşturuyorlar. Sonra da çapraz eşleşmelerle finale gidiliyor.
Türkiye
Geçen yılın şampiyonu Türkiye bu başarısını bu yıl da sürdürdü ve temel olarak aynı jenerasyon U20 Avrupa Basketbol Şampiyonası'nı da kazandı. Bu turnuva ilk kez ülkemizde düzenleniyor. Öncelikle Türkiye'nin kadrosuna bakalım...
Kadro
Türkiye'nin rotasyonun şu şekilde olması muhtemel:
PG - Berk Uğurlu - Kaan Sarıaslan
SG - Furkan Korkmaz - Oğulcan Baykan
SF - Okben Ulubay - Tolga Geçim
PF - Ege Arar - Oğuzhan Çakmak
C - Egemen Güven - Ayberk Olmaz
Oyun kurucularda çok şanslıyız, U20 takımında Kartal o sorumluluğu tek başına yüklenmek zorunda kalıyordu, burada ise zaten Fenerbahçe Ülker'de iyi bir sezon sonu geçiren Berk Uğurlu ile TED'in çok şeyler beklediği Kaan Sarıaslan'a sahibiz. Geçtiğimiz sezonun ikinci yarısından sonra açılan ve ligde toplam 20 maçta oynayan Berk özellikle asist rakamlarıyla etkileyiciydi. Euroleague NIJT'te de müthiş olduğunu söyleyebiliriz, top kayıpları sayısı yüksek olmasa çok daha iyi olacak. Kaan ise bu sezon Valters-Rasic'in arkasında fazla süre bulamadı, bu sezon daha fazla süre alması bekleniyor.
Furkan-Oğulcan ikilisi sezonu Efes'in pilot takımı olan Pertevniyal'de geçirdiler. Bu sezon fazla süre almayan Furkan '97 neslinin Avrupa'da en iyi oyuncularından biri olarak gösteriliyor. Cedi Osman gibi sahanın her tarafında etkili olabilen bir isim, savunmasını da biraz geliştirirse üst seviyeye çıkar. Oğulcan bu yıl daha fazla süre buldu ve bu süreleri iyi değerlendirdiğini söyleyebiliriz. Dış şutlarda zorlanan Oğulcan ribaundlara önemli katkı veriyor, üç numaraya da kayabilir.
'96lı Okben Ulubay bu neslin en çok beklenti içine girilen oyuncusu. Okben de sezonu Pertevniyal'de geçirdi. Diğer arkadaşlarına göre daha fazla süre alan Okben oldukça iyi istatistikler de üretti. Çıktığı maçların yarısında çift haneli skorlar üreten Okben Ankara DSİ maçında 38s-7r-4a ile oynayarak müthiş bir istatistiğe imza attı. TBL'de de Efes formasıyla 4 maça çıkan Okben bu maçlarda fazla süre alamadı ama önemli deneyim kazandı. Tolga Geçim ise Banvit'le sözleşmeli ve bu yılı Bandırma Kırmızı'da geçirdi. 2.05 boyundaki Tolga'nın çok ilginç bir oyuncu olduğunu söylemeliyiz. Bandırma'da zaman zaman oyun kurucu olarak da oynatılan Tolga pivot dışındaki tüm pozisyonlarda oynayabiliyor. Bu yıl Pertevniyal karşısında 11s-9r-10a ile triple-double'ı kılpayı kaçırdığı bir maç var, Genç Erkekler Şampiyonası'nda ise Fenerbahçe karşısında 19s-8r-7a ile oynamıştı. Bu turnuvada 4 numaradaki eksiğimiz düşünüldüğünde Tolga'nın zaman zaman 4 numara olarak kullanılacağını düşünüyorum.
2.06 boyundaki Ege Arar Galatasaray altyapısından yetişti. Bu sezon ciddi bir ligde oynayamadı ama bu yaş kategorisinin en önemli isimlerinden biri olarak parladı. Genç Erkekler Şampiyonası'nda maç başına ortalama 17 ribaund aldı, hücumdaki bitiricilik sıkıntısı nedeniyle tarz olarak Emircan Koşut'a benzetebiliriz. Geçtiğimiz yıl TB2L'de İstanbul DSİ forması giyen Oğuzhan Çakmak takımda önemli süre alamadı ama özellikle ribaund katkısıyla dikkat çekiyor.
Bu yaş grubunun en önemli uzunu olarak gösterilen oyuncu 2.09 boyundaki Egemen Güven. Pınar Karşıyaka'da forma giyen Egemen bu yıl TBL'de sekiz maça çıktı ve 10 dakikanın üzerinde süre aldığı iki maçta etkileyici olduğunu söyleyebiliriz. Genç Erkekler'de tek maç oynayan Egemen o maçta neredeyse mükemmeldi: 25s-12r-2a ile oynamıştı MMP'ye karşı. Fenerbahçe Ülker forması giyen Ayberk Olmaz özellikle geçtiğimiz yıl oynanan hazırlık maçlarıyla dikkat çekti. Geçtiğimiz yıl hem Genç Erkekler şampiyonası'nda etkileyiciydi, daha önemlisi Euroleague NIJT'te forma giydi ve iki kez double-double yapmayı başardı.
Rakipler
Türkiye ilk turda Çek Cumhuriyeti, Bosna-Hersek ve Yunanistan'la birlikte C Grubu'nda mücadele edecek. İkinci tur grubunda ise ispanya-Sırbistan-Rusya ile zorlu mücadeleler bizleri bekliyor.
Yıldız Adayları
Turnuva öncesi diğer dikkat çeken isimler Yunanistan'dan Charalampopoulos-Mitoglou, Belçika'dan Thomas Akyazılı, maçlar oynandıkça muhtemel yıldız adaylarını daha net göreceğiz.
www.abcspor.com
sahinarif88@hotmail.com
twitter.com/arifsahin1
Format
Turnuvanın formatı bildiğimiz gibi. İlk turda 4'erli 4 grup var. Bu gruplarda ilk üç sırayı alan takımlar yan grupta ilk 3 sırayı alan takımlarla birleşiyorlar ve ikinci tur grubunu oluşturuyorlar. Sonra da çapraz eşleşmelerle finale gidiliyor.
Türkiye
Geçen yılın şampiyonu Türkiye bu başarısını bu yıl da sürdürdü ve temel olarak aynı jenerasyon U20 Avrupa Basketbol Şampiyonası'nı da kazandı. Bu turnuva ilk kez ülkemizde düzenleniyor. Öncelikle Türkiye'nin kadrosuna bakalım...
Kadro
Türkiye'nin rotasyonun şu şekilde olması muhtemel:
PG - Berk Uğurlu - Kaan Sarıaslan
SG - Furkan Korkmaz - Oğulcan Baykan
SF - Okben Ulubay - Tolga Geçim
PF - Ege Arar - Oğuzhan Çakmak
C - Egemen Güven - Ayberk Olmaz
Oyun kurucularda çok şanslıyız, U20 takımında Kartal o sorumluluğu tek başına yüklenmek zorunda kalıyordu, burada ise zaten Fenerbahçe Ülker'de iyi bir sezon sonu geçiren Berk Uğurlu ile TED'in çok şeyler beklediği Kaan Sarıaslan'a sahibiz. Geçtiğimiz sezonun ikinci yarısından sonra açılan ve ligde toplam 20 maçta oynayan Berk özellikle asist rakamlarıyla etkileyiciydi. Euroleague NIJT'te de müthiş olduğunu söyleyebiliriz, top kayıpları sayısı yüksek olmasa çok daha iyi olacak. Kaan ise bu sezon Valters-Rasic'in arkasında fazla süre bulamadı, bu sezon daha fazla süre alması bekleniyor.
Furkan-Oğulcan ikilisi sezonu Efes'in pilot takımı olan Pertevniyal'de geçirdiler. Bu sezon fazla süre almayan Furkan '97 neslinin Avrupa'da en iyi oyuncularından biri olarak gösteriliyor. Cedi Osman gibi sahanın her tarafında etkili olabilen bir isim, savunmasını da biraz geliştirirse üst seviyeye çıkar. Oğulcan bu yıl daha fazla süre buldu ve bu süreleri iyi değerlendirdiğini söyleyebiliriz. Dış şutlarda zorlanan Oğulcan ribaundlara önemli katkı veriyor, üç numaraya da kayabilir.
'96lı Okben Ulubay bu neslin en çok beklenti içine girilen oyuncusu. Okben de sezonu Pertevniyal'de geçirdi. Diğer arkadaşlarına göre daha fazla süre alan Okben oldukça iyi istatistikler de üretti. Çıktığı maçların yarısında çift haneli skorlar üreten Okben Ankara DSİ maçında 38s-7r-4a ile oynayarak müthiş bir istatistiğe imza attı. TBL'de de Efes formasıyla 4 maça çıkan Okben bu maçlarda fazla süre alamadı ama önemli deneyim kazandı. Tolga Geçim ise Banvit'le sözleşmeli ve bu yılı Bandırma Kırmızı'da geçirdi. 2.05 boyundaki Tolga'nın çok ilginç bir oyuncu olduğunu söylemeliyiz. Bandırma'da zaman zaman oyun kurucu olarak da oynatılan Tolga pivot dışındaki tüm pozisyonlarda oynayabiliyor. Bu yıl Pertevniyal karşısında 11s-9r-10a ile triple-double'ı kılpayı kaçırdığı bir maç var, Genç Erkekler Şampiyonası'nda ise Fenerbahçe karşısında 19s-8r-7a ile oynamıştı. Bu turnuvada 4 numaradaki eksiğimiz düşünüldüğünde Tolga'nın zaman zaman 4 numara olarak kullanılacağını düşünüyorum.
2.06 boyundaki Ege Arar Galatasaray altyapısından yetişti. Bu sezon ciddi bir ligde oynayamadı ama bu yaş kategorisinin en önemli isimlerinden biri olarak parladı. Genç Erkekler Şampiyonası'nda maç başına ortalama 17 ribaund aldı, hücumdaki bitiricilik sıkıntısı nedeniyle tarz olarak Emircan Koşut'a benzetebiliriz. Geçtiğimiz yıl TB2L'de İstanbul DSİ forması giyen Oğuzhan Çakmak takımda önemli süre alamadı ama özellikle ribaund katkısıyla dikkat çekiyor.
Bu yaş grubunun en önemli uzunu olarak gösterilen oyuncu 2.09 boyundaki Egemen Güven. Pınar Karşıyaka'da forma giyen Egemen bu yıl TBL'de sekiz maça çıktı ve 10 dakikanın üzerinde süre aldığı iki maçta etkileyici olduğunu söyleyebiliriz. Genç Erkekler'de tek maç oynayan Egemen o maçta neredeyse mükemmeldi: 25s-12r-2a ile oynamıştı MMP'ye karşı. Fenerbahçe Ülker forması giyen Ayberk Olmaz özellikle geçtiğimiz yıl oynanan hazırlık maçlarıyla dikkat çekti. Geçtiğimiz yıl hem Genç Erkekler şampiyonası'nda etkileyiciydi, daha önemlisi Euroleague NIJT'te forma giydi ve iki kez double-double yapmayı başardı.
Rakipler
Türkiye ilk turda Çek Cumhuriyeti, Bosna-Hersek ve Yunanistan'la birlikte C Grubu'nda mücadele edecek. İkinci tur grubunda ise ispanya-Sırbistan-Rusya ile zorlu mücadeleler bizleri bekliyor.
Yıldız Adayları
Turnuva öncesi diğer dikkat çeken isimler Yunanistan'dan Charalampopoulos-Mitoglou, Belçika'dan Thomas Akyazılı, maçlar oynandıkça muhtemel yıldız adaylarını daha net göreceğiz.
www.abcspor.com
sahinarif88@hotmail.com
twitter.com/arifsahin1
TIM DUNCAN-THE BIG FUNDAMENTAL
Tim Duncan.. smaç bastığında rakibe saygısızlık etmiş gibi hisseden,
hatta smaç bastığına adeta pişman olup üzülen bir adam o, böyle bir sporcu.
Basketbolu bir yana -tabi ki basketbolu hakkında da çok fazla konuşacağız- ama
bundan önce karakteriyle o kadar büyük bir oyuncu, o kadar büyük bir insan ki
Tim Duncan, böyle bir süperstarın bile bu kadar egosuz, bu kadar sadık, bu
kadar doğal, bu kadar mazbut, bu kadar ‘bizden’ olabileceğini parke içinde ve
dışında bizlere gösteriyor. Bize
‘böyleleri de cidden olabiliyormuş’ dedirtiyor, umut veriyor bize. Tim Duncan
NBA’in en büyük isimlerinden ve en büyük karakterlerinden biri. Kişiliğiyle
ilgili bu kadar övdükten sonra biraz da oyunundan bahsedelim. 17 yıldır bu
ligde Duncan, ve sayısız başarılara imza atmış bir oyuncu. Tam 6 kez final oynadı, bunların 5’ini kazandı ve
bunların 3’ünde Final’lerin MVP’si olmayı başardı.
Kariyerine David Robinson gibi NBA’in gelmiş geçmiş en define vücutlarından birine sahip muazzam bir uzunla birlikte başlaması onun için büyük bir şanstı. David Robinson, Quadruple Double yapmayı başaran 4 oyuncudan biri, dile kolay (aslında dile de zor) Quadruple Double! Duncan, Robinson’la birlikte o efsanevi ‘İkiz Kuleler’in’ 2 parçasından birini oluşturdu. NBA’in en iyi ikililerinden biri olan Duncan&Robinson, en iyi uzun ikililer olarak düşünürsekte en iyisi diyebiliriz, 2. Yıllarında NBA şampiyonluğuna ulaştılar ve Duncan henüz 22 yaşında Final’lerin MVP’si olmayı başardı. Ve bu yılın ardından kırdığı rekorlara ufak bir göz atacak olursak, NBA Playoff'larda en çok süre alan, en çok double-double yapan oyuncu, en çok blok vuran oyuncu, en çok savunma ribaundu alan oyuncu, en çok ribaund alan 3. oyuncu, en çok sayı atan 5. oyuncu, Manu Ginobili ve Tony Parker ile NBA Playoff tarihinin en çok maç kazanan üçlüsü olmayı başardı. Bu istatistiklerin sadece playoff bazında olduğunu hatırlatalım. Yazılarımı çok fazla istatistik kullanarak yazmayı sevmiyorum, bu yüzden Duncan’ın kariyerine ve oyununa biraz daha kelimeleri kullanarak bakalım.
Mükemmel bir Fundamental’a sahip öncelikle, bir uzun için özellikle, zaten lakabı da boşuna ‘The Big Fundamental’ değil tabiki. Bunun yanında muazzam bir pasör, zaten Duncan’ın aslında oyun kurucu olmak istediğini ve antremanlarda hep oyun kurucu olmaya çalıştığını, oyun kuruculuk yapmak istediğini duymuşsunuzdur. NBA tarihinin en iyi savunmacılarından biri olduğunu söylemek hiç abartı kaçmayacaktır, ve bu savunmayı atletizmiyle enerjisiyle falan değil, üstün basketbol ve pozisyon bilgisiyle yapıyor. Bu açıdan çok daha değerli ve özel Duncan’ın yaptığı savunma. Çok hızlı bir oyuncu değil Duncan, fakat bir uzun için çok da yavaş sayılmaz, hatta bir uzun için yeterli hızı var, fakat hızından çok çabukluğu ön planda Duncan’ın. Özellikle post oyunlarında, yaptığı dönüşlerle rakibini bir anda saf dışı bırakabilen bir oyuncu. Oyununun tek eksiği olarak da gücünü fazla kullanmaması ve atletizmini söyleyebiliriz. Gücünü fazla kullanmaması onun için sorun değil, çünkü buna ihtiyaç duymuyor, sahip olduğu inanılmaz çabukluğu, o klasikleşmiş ‘bank-shot’ları ve mükemmel post oyunlarıyla hücumda yeterince etkin, savunmada da sahip olduğu basketbol ve pozisyon bilgisi ona fazlasıyla yetiyor. Duncan’ın tek eksik noktası olarak atletizmini görüyorum. Ama atletik bir Duncan’ı da hayal dahi edemiyorum! Basketbol bilgisi, tekniği, pozisyon bilgisi, fundamental’i bu kadar üst seviyede olan bir oyuncunun birde çok iyi bir atletizme sahip olması, özellikle bu oyuncu birde PF ise, gerçekten çok akıl almaz gibi duruyor. Tim Duncan 2011-2012 sezonuna kadar kariyerinde hep belli bir seviyede oynadı, hep çok iyiydi. Fakat 2011-2012 sezonunda gerçekten bir çöküş yaşadı, hatta emeklilik zamanı artık geldi denmeye başlanmıştı. Duncan o sezondan sonra tekrar kendine geldi, iki sezon üst üste Spurs’le final oynadı, birini alıp tekrar verdi ve diğerini dünyanın en iyi basketbolunu oynayarak kazandılar.
Evet,kesinlikle Spurs’ün bu sezon oynadığı basketbol gelinebilecek en üst noktaydı, ya da o noktaya çok fazla yakındı. Bu yapının içinde Duncan çok önemli bir parçaydı, fakat bu yapının içinde en önemlisi olamazdı, çünkü bu yapının içinde eğer ‘en önemli’ denilebilecek bir parça olsaydı, bu kadar başarılı olamazdı. Popovich takımı o kadar ‘takım’ olarak oynattı ki, bu yapının içerisinde 5. ve son maçta Patty Mills bile muazzam şut attı ve aynı derecede katkı verdi, evet Patty Mills!
Peki Duncan, bu kadar mükemmel bir oyuncu ve mükemmel bir karakter, NBA tarihinin en iyi PF’si! Neden bu kadar gözden uzak, neden Blake Griffin bu kadar ilgi görürken, Duncan aynı ilgiyi göremiyor, neden Kobe Bryant’la Lebron James’in yüzükleri tartışılırken, Duncan olaya dahil olmuyor. Bunun için bir kaç madde sayabiliriz. En önemlisi Duncan’ın basketbolu tekniğiyle oynayan bir oyuncu olup, çok fazla uçup kaçan, göze hoş gelen smaçlar basan bir oyuncu olmaması. Bir başka madde ise sadece San Antonio için oynamış ve oynuyor olması. Çünkü San Antonio çok büyük bir şehir değil, New York-Los Angeles-Chicago-Boston- şehirlerinden birinde ya da bu derece büyük bir markette oynasaydı Duncan, çok daha fazla ilgi gören bir oyuncu olabilirdi. Bir başka madde ise oyun karakteri ve kişiliği. Duncan sadece oyununu oynayan, kavgayla gürültüyle hiç işi olmayan, basına iyi ya da kötü yönde kullanabilecek demeçler vermeyen, özel hayatıyla göz önünde olacak bir oyuncu ve bir insan değil. Bütün bu maddeler birleşince Duncan hakettiği ilginin çok daha altında bir ilgi görüyor, basketboluyla ne Kobe’den, ne Shaq’tan daha az ilgi görecek bir oyuncu değil. Duncan’ın kariyeriyle ilgili bir yazı yazmaya kalkarsak, ve bu yazı eksiksiz olsun istersek yazacağımız bu yazı yıllarımızı alacaktır. Ve ben tabiki bu yazıyı yıllarca yazmayacağım bu yüzden biraz toparlamak istiyorum. Tim Duncan gerek oyunuyla, gerek karakteriyle kendini bütün dünyaya sevdirmiş, Spurs’ün en büyük rakibinin taraftarlarına bile(texas derbisi olarak Dallas Diyebiliriz.) kendini sevdirmiş, ve bütün dünya tarafından çok büyük bir saygı gören bir oyuncu. Ve bunların hepsini fazlasıyla hakediyor Tim Duncan. Kariyerinin sonlarına geldiğini hepimiz biliyoruz, kendiside bu seneki finallerde bunu belirtmişti, ve bu sene o duygularını hiç dışarı vurmayan Duncan’ın biraz daha çocuk olduğunu, biraz daha fazla zevk almak için oynadığını hepimiz gördük. Bu kadar önemli bir superstar’ı canlı olarak izleyebildiğimiz için çok şanslıyız, ilerde çocuklarımıza hatta torunlarımıza anlatabileceğimiz, örnek gösterebileceğimiz bir oyuncu, bir karakter. Tim Duncan’a kalan kariyerinde ve hayatında çok içten bir şekilde sağlık ve mutluluk diliyorum. İyiki varsın The Big Fundamental, ve asla unutulmayacaksın, çünkü efsaneler asla ölmez…
Eren SÖZEN
Kariyerine David Robinson gibi NBA’in gelmiş geçmiş en define vücutlarından birine sahip muazzam bir uzunla birlikte başlaması onun için büyük bir şanstı. David Robinson, Quadruple Double yapmayı başaran 4 oyuncudan biri, dile kolay (aslında dile de zor) Quadruple Double! Duncan, Robinson’la birlikte o efsanevi ‘İkiz Kuleler’in’ 2 parçasından birini oluşturdu. NBA’in en iyi ikililerinden biri olan Duncan&Robinson, en iyi uzun ikililer olarak düşünürsekte en iyisi diyebiliriz, 2. Yıllarında NBA şampiyonluğuna ulaştılar ve Duncan henüz 22 yaşında Final’lerin MVP’si olmayı başardı. Ve bu yılın ardından kırdığı rekorlara ufak bir göz atacak olursak, NBA Playoff'larda en çok süre alan, en çok double-double yapan oyuncu, en çok blok vuran oyuncu, en çok savunma ribaundu alan oyuncu, en çok ribaund alan 3. oyuncu, en çok sayı atan 5. oyuncu, Manu Ginobili ve Tony Parker ile NBA Playoff tarihinin en çok maç kazanan üçlüsü olmayı başardı. Bu istatistiklerin sadece playoff bazında olduğunu hatırlatalım. Yazılarımı çok fazla istatistik kullanarak yazmayı sevmiyorum, bu yüzden Duncan’ın kariyerine ve oyununa biraz daha kelimeleri kullanarak bakalım.
Mükemmel bir Fundamental’a sahip öncelikle, bir uzun için özellikle, zaten lakabı da boşuna ‘The Big Fundamental’ değil tabiki. Bunun yanında muazzam bir pasör, zaten Duncan’ın aslında oyun kurucu olmak istediğini ve antremanlarda hep oyun kurucu olmaya çalıştığını, oyun kuruculuk yapmak istediğini duymuşsunuzdur. NBA tarihinin en iyi savunmacılarından biri olduğunu söylemek hiç abartı kaçmayacaktır, ve bu savunmayı atletizmiyle enerjisiyle falan değil, üstün basketbol ve pozisyon bilgisiyle yapıyor. Bu açıdan çok daha değerli ve özel Duncan’ın yaptığı savunma. Çok hızlı bir oyuncu değil Duncan, fakat bir uzun için çok da yavaş sayılmaz, hatta bir uzun için yeterli hızı var, fakat hızından çok çabukluğu ön planda Duncan’ın. Özellikle post oyunlarında, yaptığı dönüşlerle rakibini bir anda saf dışı bırakabilen bir oyuncu. Oyununun tek eksiği olarak da gücünü fazla kullanmaması ve atletizmini söyleyebiliriz. Gücünü fazla kullanmaması onun için sorun değil, çünkü buna ihtiyaç duymuyor, sahip olduğu inanılmaz çabukluğu, o klasikleşmiş ‘bank-shot’ları ve mükemmel post oyunlarıyla hücumda yeterince etkin, savunmada da sahip olduğu basketbol ve pozisyon bilgisi ona fazlasıyla yetiyor. Duncan’ın tek eksik noktası olarak atletizmini görüyorum. Ama atletik bir Duncan’ı da hayal dahi edemiyorum! Basketbol bilgisi, tekniği, pozisyon bilgisi, fundamental’i bu kadar üst seviyede olan bir oyuncunun birde çok iyi bir atletizme sahip olması, özellikle bu oyuncu birde PF ise, gerçekten çok akıl almaz gibi duruyor. Tim Duncan 2011-2012 sezonuna kadar kariyerinde hep belli bir seviyede oynadı, hep çok iyiydi. Fakat 2011-2012 sezonunda gerçekten bir çöküş yaşadı, hatta emeklilik zamanı artık geldi denmeye başlanmıştı. Duncan o sezondan sonra tekrar kendine geldi, iki sezon üst üste Spurs’le final oynadı, birini alıp tekrar verdi ve diğerini dünyanın en iyi basketbolunu oynayarak kazandılar.
Evet,kesinlikle Spurs’ün bu sezon oynadığı basketbol gelinebilecek en üst noktaydı, ya da o noktaya çok fazla yakındı. Bu yapının içinde Duncan çok önemli bir parçaydı, fakat bu yapının içinde en önemlisi olamazdı, çünkü bu yapının içinde eğer ‘en önemli’ denilebilecek bir parça olsaydı, bu kadar başarılı olamazdı. Popovich takımı o kadar ‘takım’ olarak oynattı ki, bu yapının içerisinde 5. ve son maçta Patty Mills bile muazzam şut attı ve aynı derecede katkı verdi, evet Patty Mills!
Peki Duncan, bu kadar mükemmel bir oyuncu ve mükemmel bir karakter, NBA tarihinin en iyi PF’si! Neden bu kadar gözden uzak, neden Blake Griffin bu kadar ilgi görürken, Duncan aynı ilgiyi göremiyor, neden Kobe Bryant’la Lebron James’in yüzükleri tartışılırken, Duncan olaya dahil olmuyor. Bunun için bir kaç madde sayabiliriz. En önemlisi Duncan’ın basketbolu tekniğiyle oynayan bir oyuncu olup, çok fazla uçup kaçan, göze hoş gelen smaçlar basan bir oyuncu olmaması. Bir başka madde ise sadece San Antonio için oynamış ve oynuyor olması. Çünkü San Antonio çok büyük bir şehir değil, New York-Los Angeles-Chicago-Boston- şehirlerinden birinde ya da bu derece büyük bir markette oynasaydı Duncan, çok daha fazla ilgi gören bir oyuncu olabilirdi. Bir başka madde ise oyun karakteri ve kişiliği. Duncan sadece oyununu oynayan, kavgayla gürültüyle hiç işi olmayan, basına iyi ya da kötü yönde kullanabilecek demeçler vermeyen, özel hayatıyla göz önünde olacak bir oyuncu ve bir insan değil. Bütün bu maddeler birleşince Duncan hakettiği ilginin çok daha altında bir ilgi görüyor, basketboluyla ne Kobe’den, ne Shaq’tan daha az ilgi görecek bir oyuncu değil. Duncan’ın kariyeriyle ilgili bir yazı yazmaya kalkarsak, ve bu yazı eksiksiz olsun istersek yazacağımız bu yazı yıllarımızı alacaktır. Ve ben tabiki bu yazıyı yıllarca yazmayacağım bu yüzden biraz toparlamak istiyorum. Tim Duncan gerek oyunuyla, gerek karakteriyle kendini bütün dünyaya sevdirmiş, Spurs’ün en büyük rakibinin taraftarlarına bile(texas derbisi olarak Dallas Diyebiliriz.) kendini sevdirmiş, ve bütün dünya tarafından çok büyük bir saygı gören bir oyuncu. Ve bunların hepsini fazlasıyla hakediyor Tim Duncan. Kariyerinin sonlarına geldiğini hepimiz biliyoruz, kendiside bu seneki finallerde bunu belirtmişti, ve bu sene o duygularını hiç dışarı vurmayan Duncan’ın biraz daha çocuk olduğunu, biraz daha fazla zevk almak için oynadığını hepimiz gördük. Bu kadar önemli bir superstar’ı canlı olarak izleyebildiğimiz için çok şanslıyız, ilerde çocuklarımıza hatta torunlarımıza anlatabileceğimiz, örnek gösterebileceğimiz bir oyuncu, bir karakter. Tim Duncan’a kalan kariyerinde ve hayatında çok içten bir şekilde sağlık ve mutluluk diliyorum. İyiki varsın The Big Fundamental, ve asla unutulmayacaksın, çünkü efsaneler asla ölmez…
Eren SÖZEN
22 Temmuz 2014 Salı
WTA İstanbul'da parlayan gençler
İstanbul'da düzenlenen WTA Cup'ta birçok genç tenisçiyi izleme imkanı bulduk. Turnuvada iyi performans gösteren genç tenisçileri hatırlayalım...
7- İpek Soylu : Turnuvaya ana tablodan katılan İpek Soylu ilerlemeyi başaramadı. '96lı İpek ilk turda önemli bir sınava çıktı ve Karin Knapp'e 6-2'lik iki setle yenildi. İpek maçta zaman zaman iyi oynadı ama iyi performansını maçın geneline yayamadı, rakibinin de önemli bir isim olduğunu hatırlatayım.
6- Çağla Büyükakçay : Çağla ilk turun en zorlu maçında Karolina Pliskova ile karşılaşmıştı. İlk iki set büyük rekabet içinde geçti, final setinde ise Çağla dağıldı ve oyun bile kazanamadı. '89lu Çağla biraz daha zayıf bir rakiple karşılaşsa turu çok rahat geçebilirdi, bugüne kadar Çağla'nın bir grand slam ana tablosunda yer aldığını görmedik, artık en azından ilk turlarda görmek istiyoruz.
5- Karolina Pliskova : '92li Pliskova 2013 başından beri tüm grand slamlerde birinci veya ikinci turlarda yer alıyor. Bu turnuvada önce Çağla'yı, sonra da eski şampiyonlardan Shahar Peer'i yenmeyi başardı. Çeyrek final maçında Wozniacki'ye karşı da bir set kazanmayı başarmıştı. Çek tenisçi için iyi bir turnuva oldu diyebiliriz. Karolina ayrıca çiftlerde ikizi Krystina ile beraber çeyrek final oynadı.
4- Kurumi Nara: Son dört grand slamde iki kez ikinci turda, iki kez üçüncü turda elenen Japon Nara çeyrek finalde Vinci'ye yenildi. İlk turda Konta'ya sadece iki oyun veren Nara zorlu ikinci tur maçında Siniakova'yı geçmeyi başarmıştı. Vinci karşısında oyuna ortak olamadı ama özellikle Siniakova maçındaki servis performasıyla alkışı hak etti.
3- Katerina Siniakova: Turnuvanın en genç tenisçilerinden biri olan Siniakova çok iyi bir genç kızlar kariyeri geçirdi. 2013'teki dört grand slamde bir tekler finali oynadı, üç çiftler şampiyonluğu yaşadı. İstanbul'da ikinci turda Nara'ya elendi ama performansı çok etkileyiciydi. İlk iki set boyunca çok iyi servis atan Siniakova pes etmeyen yapısıyla göze batıyor. Maçı ikinci sette kaybetme noktasına gelmişti ama iki kez dönmeyi başardı.
2- Kristina Mladenovic: '93lü Fransız Mladenovic'in gelişimi zaten ortada. 1.84'lük boyuyla özellikle çiftlerde daha iyi bir oyuncu. Bu yıl Roland Garros'ta Li Na'yı yenme başarısı göstermişti, burada da yarı final oynadı. Yarı final maçında tutunamadı ama önceki gün Schiavone karşısında geriden gelip çok etkileyici bir galibiyete imza atmıştı.
1- Ana Konjuh: Turnuvanın en genç tenisçisi olan Konjuh için 'turnuvanın asıl kazananı' diyebiliriz. Aralık '97 doğumlu Hırvat buraya gelmeden önce Wimbledon'da üçüncü tur oynamıştı. İstanbul'da sırasıyla Rybarikova-Doi-Svitolina'yı yenerken üç maçı da final setinde kazandı, Vinci karşısında ise tutunamadı. Konjuh kazandığı üç maçta da yaşına göre çok olgun davrandı ve gereken yerlerde riski almaktan kaçınmadı, çok iyi bir servisçi olduğunu söyleyemeyiz. Oyunun en zayıf yönü bu, uzun rallilerde üstünken kısa rallilerde puanı almakta zorlanıyor. İstanbul sonrası dünya sıralamasının 116.sı oldu, kısa zamanda ilk 20'ye girmesi sürpriz olmaz.
sahinarif88@hotmail.com
www.abcspor.com
7- İpek Soylu : Turnuvaya ana tablodan katılan İpek Soylu ilerlemeyi başaramadı. '96lı İpek ilk turda önemli bir sınava çıktı ve Karin Knapp'e 6-2'lik iki setle yenildi. İpek maçta zaman zaman iyi oynadı ama iyi performansını maçın geneline yayamadı, rakibinin de önemli bir isim olduğunu hatırlatayım.
6- Çağla Büyükakçay : Çağla ilk turun en zorlu maçında Karolina Pliskova ile karşılaşmıştı. İlk iki set büyük rekabet içinde geçti, final setinde ise Çağla dağıldı ve oyun bile kazanamadı. '89lu Çağla biraz daha zayıf bir rakiple karşılaşsa turu çok rahat geçebilirdi, bugüne kadar Çağla'nın bir grand slam ana tablosunda yer aldığını görmedik, artık en azından ilk turlarda görmek istiyoruz.
5- Karolina Pliskova : '92li Pliskova 2013 başından beri tüm grand slamlerde birinci veya ikinci turlarda yer alıyor. Bu turnuvada önce Çağla'yı, sonra da eski şampiyonlardan Shahar Peer'i yenmeyi başardı. Çeyrek final maçında Wozniacki'ye karşı da bir set kazanmayı başarmıştı. Çek tenisçi için iyi bir turnuva oldu diyebiliriz. Karolina ayrıca çiftlerde ikizi Krystina ile beraber çeyrek final oynadı.
4- Kurumi Nara: Son dört grand slamde iki kez ikinci turda, iki kez üçüncü turda elenen Japon Nara çeyrek finalde Vinci'ye yenildi. İlk turda Konta'ya sadece iki oyun veren Nara zorlu ikinci tur maçında Siniakova'yı geçmeyi başarmıştı. Vinci karşısında oyuna ortak olamadı ama özellikle Siniakova maçındaki servis performasıyla alkışı hak etti.
3- Katerina Siniakova: Turnuvanın en genç tenisçilerinden biri olan Siniakova çok iyi bir genç kızlar kariyeri geçirdi. 2013'teki dört grand slamde bir tekler finali oynadı, üç çiftler şampiyonluğu yaşadı. İstanbul'da ikinci turda Nara'ya elendi ama performansı çok etkileyiciydi. İlk iki set boyunca çok iyi servis atan Siniakova pes etmeyen yapısıyla göze batıyor. Maçı ikinci sette kaybetme noktasına gelmişti ama iki kez dönmeyi başardı.
2- Kristina Mladenovic: '93lü Fransız Mladenovic'in gelişimi zaten ortada. 1.84'lük boyuyla özellikle çiftlerde daha iyi bir oyuncu. Bu yıl Roland Garros'ta Li Na'yı yenme başarısı göstermişti, burada da yarı final oynadı. Yarı final maçında tutunamadı ama önceki gün Schiavone karşısında geriden gelip çok etkileyici bir galibiyete imza atmıştı.
1- Ana Konjuh: Turnuvanın en genç tenisçisi olan Konjuh için 'turnuvanın asıl kazananı' diyebiliriz. Aralık '97 doğumlu Hırvat buraya gelmeden önce Wimbledon'da üçüncü tur oynamıştı. İstanbul'da sırasıyla Rybarikova-Doi-Svitolina'yı yenerken üç maçı da final setinde kazandı, Vinci karşısında ise tutunamadı. Konjuh kazandığı üç maçta da yaşına göre çok olgun davrandı ve gereken yerlerde riski almaktan kaçınmadı, çok iyi bir servisçi olduğunu söyleyemeyiz. Oyunun en zayıf yönü bu, uzun rallilerde üstünken kısa rallilerde puanı almakta zorlanıyor. İstanbul sonrası dünya sıralamasının 116.sı oldu, kısa zamanda ilk 20'ye girmesi sürpriz olmaz.
sahinarif88@hotmail.com
www.abcspor.com
21 Temmuz 2014 Pazartesi
İngiltere Premier Lig - Transferler
2014/2015 Sezonu için Premier Lig transfer haberlerini sizler için derledim...
(1)Arsenal
Gelenler: Alexis Sanchez (Barcelona),David Ospina (Nice),Mathieu Debuchy (Newcastle United)
Ayrılanlar: Lukasz Fabianski (Swansea City), Bacary Sagna (Manchester City), Chuks Aneke (Zulte Waregem), Nicklas Bendtner, Chu Young Park
(2)Burnley
Gelenler: Michael Kightly (Stoke City), Matt Gilks (Unattached), Marvin Sordell (Bolton Wanderers), Matt Taylor (West Ham United), Steven Reid (West Bromwich Albion)
Ayrılanlar: David Edgar, Brian Stock, Keith Treacy, Nick Liversedge, Junior Stanislas, Chris Baird (West Bromwich Albion)
(3)Chelsea
Gelenler: Diego Costa (Atletico Madrid), Cesc Fabregas (Barcelona),Mario Pasalic (Hajduk Split),Filipe Luis (Atletico Madrid),
Ayrılanlar: David Luiz (PSG),Tomas Kalas (Köln), Ashley Cole (Roma), Samuel Eto’o, Henrique Hilario, Sam Hutchinson (Sheffield Wednesday), Frank Lampard (New York City FC),Demba Ba (Beşiktaş),Mario Pasalic (Elche-Kiralık)
(4)Crystal Palace
Gelenler: Chris Kettings (Blackpool)
Ayrılanlar: Neil Alexander, Kagisho Dikgacoi, Daniel Gabbidon, Dean Moxey, Jonathan Parr, Aaron Wilbraham
(5)Everton
Gelenler: Gareth Barry (Manchester City)
Ayrılanlar: Mason Springthorpe, Apostolos Vellios,Magaye Gueye,Gerard Deulofeu (Barcelona),Lacina Traoré (Monaco)
(6)Hull City
Gelenler: Jake Livermore (Tottenham Hotspur), Robert Snodgrass (Norwich City), Tom Ince (Blackpool)
Ayrılanlar: Joe Dudgeon, Abdoulaye Faye, Matty Fryatt (Nottingham Forest), Conor Henderson, Eldin Jakupovic, Robert Koren
(7)Leicester City
Gelenler: Jack Barmby (Manchester United), Matthew Upson (Brighton and Hove Albion), Ben Hamer (Charlton Athletic), Marc Albrighton (Aston Villa)
Ayrılanlar: George Taft (Burton Albion), Lloyd Dyer (Watford), Marko Futacs
(8)Liverpool
Gelenler: Rickie Lambert (Southampton), Adam Lallana (Southampton), Emre Can (Bayer Leverkusen), Lazar Markovic (Benfica),Lawrence Vigouroux (Tottenham Hotspur),Kevin Stewart (Tottenham Hotspurs)
Ayrılanlar: Luis Suarez (Barcelona), Luis Alberto (Malaga), Michael Ngoo, Stephen Sama, Iago Aspas (Sevilla), Jakub Sokolik (Yeovil)
(9)Manchester United
Gelenler: Ander Herrera (Athletic Bilbao), Luke Shaw (Southampton)
Ayrılanlar: Federico Macheda (Cardiff City), Jack Barmby (Leicester City), Rio Ferdinand (QPR), Ryan Giggs, Nemanja Vidic (Inter Milan), Alexander Buttner (FK Dinamo Moskova), Patrice Evra (Juventus), Anderson Luís de Abreu Oliveira (Fiorentina-kiralık)
(10)Newcastle United
Gelenler: Ayoze Perez (Tenerife), Jack Colback (Sunderland), Siem de Jong (Ajax), Remy Cabella (Montpellier),Daryl Janmaat (Feyenoord),Emmanuel Rivière (Monaco)
Ayrılanlar: Conor Newton (Rotherham United), Dan Gosling (Bournemouth), Shola Ameobi, Michael Richardson,James Tavernier (Wigan Athletic)
(11)Queens Park Rangers
Gelenler:
Ayrılanlar: Aaron Hughes, Stephane Mbia, Andrew Johnson, Luke Young, Hogan Ephraim, Angelo Balanta, Tom Hitchcock, Yossi Benayoun (Maccabi Haifa)
(12)Southampton
Gelenler: Dusan Tadic (FC Twente), Graziano Pelle (Feyenoord)
Ayrılanlar: Adam Lallana (Liverpool),Andy Robinson (Bolton Wanderers), Tom Leggett (Aston Villa), Isaac Nehemie (Aston Villa), Danny Fox (Nottingham Forest), Lee Barnard, Guly do Prado, Jonathan Forte, Rickie Lambert(Liverpool), Luke Shaw (Manchester United)
(13)Stoke City
Gelenler: Phil Bardsley (Sunderland), Steve Sidwell (Fulham), Mame Biram Diouf (Hannover), Dionatan Teixeira (Banska Bystrica)
Ayrılanlar: Juan Agudelo, Matthew Etherington, Michael Kightly (Burnley),
(14)Sunderland
Gelenler: Jordi Gomez (Wigan Athletic), Billy Jones (West Bromwich Albion), Costel Pantilimon (Manchester City)
Ayrılanlar: Billy Knott (Bradford City), Phil Bardsley (Stoke City), Craig Gardner (West Bromwich Albion) Carlos Cuellar, Andrea Dossena, John Egan, Oscar Ustari, David Vaughan, Kieren Westwood, Jack Colback (Newcastle United)
(15)Swansea City
Gelenler: Lukasz Fabianski (Arsenal), Bafetimbi Gomis (Lyon), Stephen Kingsley (Falkirk), Marvin Emnes (Middlesbrough)
Ayrılanlar: Michu (Napoli),Leroy Lita, Jernade Meade, David Ngog, Darnel Situ
(16)Tottenham Hotspur
Gelenler:
Ayrılanlar: Heurelho Gomes (Watford), Cameron Lancaster, Jake Livermore (Hull City)
(17)West Ham United
Gelenler: Mauro Zarate (Velez Sarsfield), Cheikhou Kouyate (Anderlecht), Aaron Cresswell (Ipswich Town), Diego Poyet (Charlton Athletic), Enner Valencia (Pachuca)
Ayrılanlar: Joe Cole (Aston Villa), Jack Collison, Callum Driver, George McCartney, Jordan Spence, Matt Taylor (Burnley)
Faruk AVCI
(1)Arsenal
Gelenler: Alexis Sanchez (Barcelona),David Ospina (Nice),Mathieu Debuchy (Newcastle United)
Ayrılanlar: Lukasz Fabianski (Swansea City), Bacary Sagna (Manchester City), Chuks Aneke (Zulte Waregem), Nicklas Bendtner, Chu Young Park
(2)Burnley
Gelenler: Michael Kightly (Stoke City), Matt Gilks (Unattached), Marvin Sordell (Bolton Wanderers), Matt Taylor (West Ham United), Steven Reid (West Bromwich Albion)
Ayrılanlar: David Edgar, Brian Stock, Keith Treacy, Nick Liversedge, Junior Stanislas, Chris Baird (West Bromwich Albion)
(3)Chelsea
Gelenler: Diego Costa (Atletico Madrid), Cesc Fabregas (Barcelona),Mario Pasalic (Hajduk Split),Filipe Luis (Atletico Madrid),
Ayrılanlar: David Luiz (PSG),Tomas Kalas (Köln), Ashley Cole (Roma), Samuel Eto’o, Henrique Hilario, Sam Hutchinson (Sheffield Wednesday), Frank Lampard (New York City FC),Demba Ba (Beşiktaş),Mario Pasalic (Elche-Kiralık)
(4)Crystal Palace
Gelenler: Chris Kettings (Blackpool)
Ayrılanlar: Neil Alexander, Kagisho Dikgacoi, Daniel Gabbidon, Dean Moxey, Jonathan Parr, Aaron Wilbraham
(5)Everton
Gelenler: Gareth Barry (Manchester City)
Ayrılanlar: Mason Springthorpe, Apostolos Vellios,Magaye Gueye,Gerard Deulofeu (Barcelona),Lacina Traoré (Monaco)
(6)Hull City
Gelenler: Jake Livermore (Tottenham Hotspur), Robert Snodgrass (Norwich City), Tom Ince (Blackpool)
Ayrılanlar: Joe Dudgeon, Abdoulaye Faye, Matty Fryatt (Nottingham Forest), Conor Henderson, Eldin Jakupovic, Robert Koren
(7)Leicester City
Gelenler: Jack Barmby (Manchester United), Matthew Upson (Brighton and Hove Albion), Ben Hamer (Charlton Athletic), Marc Albrighton (Aston Villa)
Ayrılanlar: George Taft (Burton Albion), Lloyd Dyer (Watford), Marko Futacs
(8)Liverpool
Gelenler: Rickie Lambert (Southampton), Adam Lallana (Southampton), Emre Can (Bayer Leverkusen), Lazar Markovic (Benfica),Lawrence Vigouroux (Tottenham Hotspur),Kevin Stewart (Tottenham Hotspurs)
Ayrılanlar: Luis Suarez (Barcelona), Luis Alberto (Malaga), Michael Ngoo, Stephen Sama, Iago Aspas (Sevilla), Jakub Sokolik (Yeovil)
(9)Manchester United
Gelenler: Ander Herrera (Athletic Bilbao), Luke Shaw (Southampton)
Ayrılanlar: Federico Macheda (Cardiff City), Jack Barmby (Leicester City), Rio Ferdinand (QPR), Ryan Giggs, Nemanja Vidic (Inter Milan), Alexander Buttner (FK Dinamo Moskova), Patrice Evra (Juventus), Anderson Luís de Abreu Oliveira (Fiorentina-kiralık)
(10)Newcastle United
Gelenler: Ayoze Perez (Tenerife), Jack Colback (Sunderland), Siem de Jong (Ajax), Remy Cabella (Montpellier),Daryl Janmaat (Feyenoord),Emmanuel Rivière (Monaco)
Ayrılanlar: Conor Newton (Rotherham United), Dan Gosling (Bournemouth), Shola Ameobi, Michael Richardson,James Tavernier (Wigan Athletic)
(11)Queens Park Rangers
Gelenler:
Ayrılanlar: Aaron Hughes, Stephane Mbia, Andrew Johnson, Luke Young, Hogan Ephraim, Angelo Balanta, Tom Hitchcock, Yossi Benayoun (Maccabi Haifa)
(12)Southampton
Gelenler: Dusan Tadic (FC Twente), Graziano Pelle (Feyenoord)
Ayrılanlar: Adam Lallana (Liverpool),Andy Robinson (Bolton Wanderers), Tom Leggett (Aston Villa), Isaac Nehemie (Aston Villa), Danny Fox (Nottingham Forest), Lee Barnard, Guly do Prado, Jonathan Forte, Rickie Lambert(Liverpool), Luke Shaw (Manchester United)
(13)Stoke City
Gelenler: Phil Bardsley (Sunderland), Steve Sidwell (Fulham), Mame Biram Diouf (Hannover), Dionatan Teixeira (Banska Bystrica)
Ayrılanlar: Juan Agudelo, Matthew Etherington, Michael Kightly (Burnley),
(14)Sunderland
Gelenler: Jordi Gomez (Wigan Athletic), Billy Jones (West Bromwich Albion), Costel Pantilimon (Manchester City)
Ayrılanlar: Billy Knott (Bradford City), Phil Bardsley (Stoke City), Craig Gardner (West Bromwich Albion) Carlos Cuellar, Andrea Dossena, John Egan, Oscar Ustari, David Vaughan, Kieren Westwood, Jack Colback (Newcastle United)
(15)Swansea City
Gelenler: Lukasz Fabianski (Arsenal), Bafetimbi Gomis (Lyon), Stephen Kingsley (Falkirk), Marvin Emnes (Middlesbrough)
Ayrılanlar: Michu (Napoli),Leroy Lita, Jernade Meade, David Ngog, Darnel Situ
(16)Tottenham Hotspur
Gelenler:
Ayrılanlar: Heurelho Gomes (Watford), Cameron Lancaster, Jake Livermore (Hull City)
(17)West Ham United
Gelenler: Mauro Zarate (Velez Sarsfield), Cheikhou Kouyate (Anderlecht), Aaron Cresswell (Ipswich Town), Diego Poyet (Charlton Athletic), Enner Valencia (Pachuca)
Ayrılanlar: Joe Cole (Aston Villa), Jack Collison, Callum Driver, George McCartney, Jordan Spence, Matt Taylor (Burnley)
Faruk AVCI
NBA’DE TAKAS HAMLELERİ- BÖLÜM 2
NBA dolu günler, bugün sizlerle NBA’de takas hamleleriyle ilgili yazımın 2. Bölümünü paylaşacağım.
TAKIMLAR=Boston Celtics - Brooklyn Nets - Cleveland Cavaliers
BOSTON CELTICS=Marcus Thornton, Tyler Zeller, İleri ki bir seneden 1. Tur Draft Hakkı(Cleveland Cavaliers)
CLEVELAND CAVALIERS=İlkan Karaman ve Edin Bavcic’in Draft Hakları,İleri ki bir seneden 2. Tur Draft Hakkı (Boston Celtics)
BROOKLYN NETS=Jarrett Jack,Sergey Karasev
KAZANÇLI TARAF=BOSTON CELTICS
CLEVELAND CAVALIERS=İlkan Karaman ve Edin Bavcic’in Draft Hakları,İleri ki bir seneden 2. Tur Draft Hakkı (Boston Celtics)
BROOKLYN NETS=Jarrett Jack,Sergey Karasev
KAZANÇLI TARAF=BOSTON CELTICS
Cleveland Cavaliers’in gelecek için küçük adımlar attığı, Celtics’in kurmaya çalıştığı yapıya küçük parçalar aradığı, Nets’in ise geçen senenin hayal kırıklığını gidermek adına yaptığı bir takas. Cavs cephesinden bakalım önce takasa.. Avrupa’da bile çok büyük noktalara gelebileceğini düşünmediğim İlkan Karaman, yıllardır takım takım dolaşmış artık 30’una gelmiş bu tarz takaslarda sırf ‘takasa meze olmak’ için kullanılan Edin Bavcic, bunun yanında 2. Tur Hakkı diğer takımlara nazaran daha değerli olabilecek Celtics’ten 2. Tur Draft Hakkı. Cavs’in bu takasta sadece ‘vermek’ için yer aldığı apaçık ortada. Cavs’in bu takasta salary cap’ta yer açmak amacıyla yer aldığına inanıyorum.
Celtics cephesinden bakalım bir de.. İyi bir SG back-up’ı olabilecek Marcus Thornton, çok büyük olmasa da potansiyele sahip bir uzun olan Tyler Zeller, LeBron James geldikten sonra fazla değerli olmayacak olsa da 1. Tur olduğu için cazip sayılabilecek Cavs’in 1. Tur Draft hakkı. Celtics’in bu takastan büyük ihtimalle kazançlı taraf olarak çıkacağı gayet ortada. İşin Nets tarafına bakalım birde tabii ki. Henüz fazla süre alamayan hatta çok az süreler alan Sergey Karasev (henüz 20 yaşında), iyi bir PG back-up’ı olabilecek Jarrett Jack. Jarrett Nets için kesinlikle iyi bir kazanç, Deron Williams için bulabilecekleri en iyi back-up’lardan birini buldular. Sonuç olarak bu takasta 3 takımın da amacına ulaştığını, fakat en kazançlı tarafın Celtics ve ardından Nets olduğunu düşünüyorum. Fakat dediğim gibi Cavs bu takasa ‘bir şey kazanmak’ için girmedi!
TAKIMLAR=New Orleans Pelicans - Houston Rockets - Washington Wizards
NEW ORLEANS PELICANS=Ömer Aşık, Omri Casspi, Bir Miktar Para
HOUSTON ROCKETS=Trevor Ariza, Alonzo Gee , Scotty Hopson, 2015 1. Tur Draft Hakkı(Pelicans)
WASHINGTON WIZARDS=Melvin Ely
KAZANÇLI TARAF=HOUSTON ROCKETS
NEW ORLEANS PELICANS=Ömer Aşık, Omri Casspi, Bir Miktar Para
HOUSTON ROCKETS=Trevor Ariza, Alonzo Gee , Scotty Hopson, 2015 1. Tur Draft Hakkı(Pelicans)
WASHINGTON WIZARDS=Melvin Ely
KAZANÇLI TARAF=HOUSTON ROCKETS
Öncelikle takasta aktifliği son derece az olan ve veteran C Melvin Ely’i takıma katan Wizards’ın Ely’den herhangi bir katkı alabileceğini düşünmüyorum. Rockets tarafında ise savunma yönüyle bilinen ve hücumda da zaman zaman iyi katkılar verse de istikrarı olmayan Ariza, back-up olarak daha iyi bir seçim olarak görmediğim Alonzo Gee, NBA’de tutunmasına imkan vermediğim Scotty Hopson var. Bunların yanında birde Pelicans’tan 2015 1. Tur Draft Hakkı aldı Rockets, değerli olabilecek bir Draft Hakkı. Son olarak Pelicans yönünden bakarsak, NBA’in en iyi savunmacı C’lerinden hatta en iyi 3-4 tanesinden biri olduğunu düşündüğüm Ömer(hücum anlamında bir o kadar verimsiz), hala genç olsa da bir patlama beklenmesi hayal diyebileceğimiz Omri Casspi, buna rağmen back-up olarak beklediğiniz katkıyı 3 aşağı 5 yukarı alabilirsiniz. Bu iki oyuncunun yanında bir miktar para da aldı Pelicans.
Takasın iki as’ı Ömer ve Ariza. Bu iki oyuncu merkezinden değerlendirirsek takası, Ariza artık oyun karakteri tamamen oturmuş ve ondan ne alıp ne alamayacağınız belli olan bir oyuncu.Kısa vadede başarı peşinde olan Rockets için tam da böyle oyuncular lazım. Bunun aksine Ömer hala geliştirebileceği ve geliştirmesi gereken çok fazla yönü olan bir oyuncu, başta hücum geliyor tabiki. Pelicans’ta Rockets’ın aksine gelecek için iyi bir kadro kurmaya çalışan bir takım ve Ömer’de onlar için genç yaşı ve potansiyeliyle doğru seçim. Bu takası Rockets açısından da Pelicans açısından da doğru buluyorum. 1. Tur Draft Hakkı’nın cazipliğiyle Rockets’ı bir adım öne koyabiliriz, bir kazanan seçmemiz gerekiyorsa.
TAKIMLAR=Washington Wizards - Dallas Mavericks
WASHINGTON WIZARDS=Dejuan Blair
DALLAS MAVERICKS=Emir Preldzic’in hakları
KAZANÇLI TARAF=WASHINGTON WIZARDS
WASHINGTON WIZARDS=Dejuan Blair
DALLAS MAVERICKS=Emir Preldzic’in hakları
KAZANÇLI TARAF=WASHINGTON WIZARDS
Ülkemizde yıllardır forma giyen Preldzic, büyük ihtimalle NBA’e gitmeyi düşünmeyecektir. Buna rağmen takasa bakacak olursak, Preldzic gidecek olsa bile NBA’de üst düzey noktaya gelebilecek ya da istikrarlı katkı verebilecek, NBA’de istikrarlı olabilmek için yeterli bir oyuncu değil. Wizards’ın tarafından bakarsak dizlerindeki bağlar alınmış olan(evet dizlerindeki bağlar olmadan oynuyor) ve buna rağmen hala NBA’de kendine yer bulabilen Dejuan Blair.
Benim çok kaliteli bir oyuncu olduğunu düşündüğüm, en azından bir Brandon Bass olabileceğini düşündüğüm bir oyuncu Blair, sakatlığı olmasa… Buna rağmen sezonu 6.4 sayı ve 4.7 ribaund istatistikleriyle bitirdi ve gayet iyi katkı verdi. Dallas Mavericks’in bu takasta kazanan taraf olmadığı açık, büyük ihtimalle de bir şey kazanmak amaçlı değildi bu takasları, fakat ben Blair’in bu kadar boş bir oyuncu olduğunu düşünmüyorum.
NBA’deki takaslarla ilgili yazımızın 2. Bölümü’nün burada sonuna geliyoruz, Off-season devam ediyor ve takımlar hala arayış içerisindeler, takaslar devam ettikçe bizde bu yazı serimizle devam edicez.
Herkese NBA dolu günler…
Eren SÖZEN
20 Temmuz 2014 Pazar
Türkiye U20 şampiyon!
Avrupa 20 yaş altı Basketbol Şampiyonası finalinde Türkiye İspanya'yı 65 - 57 ile yenerek şampiyon oldu.
Maçın Hikayesi
Maçın ilk dört hücumundan sadece birisini baskete çevirebilen Türkiye karşısında İspanya da bocaladı ve top kayıpları nedeniyle farkı açamadı. İlk dört dakika sonunda skor 9-9 olurken Türkiye'nin tüm sayılarını Cedi Osman kaydetti, İspanya ise özellikle G.Hernangomez'in etkili oyunuyla pota altında üstünlük sağladı. Türkiye Tayfun-Metin devreye giremeyince ilk çeyreği 14-18 ile geride kapattı.
İkinci çeyreğin başında skor 14-21 olduktan sonra İspanya yedi dakika boyunca sadece bir tane iki sayılık basket bulabildi. Türkiye önce Kartal-Metin-Deniz'in üçlükleriyle dengeyi sağladı, mükemmel savunmanın yanı sıra önceki iki maçta sahne almayan Talat Altunbey'in pota altında üstünlük kurmasıyla ibre tamamen Türkiye'ye döndü. İlk yarı 35-28'lik skorla sona erdi.
İkinci yarıya iyi başlayan İspanya oldu. Dışarda Diaz-Pauli, içerde G.Hernangomez-Saiz ile İspanya beş dakika içinde 10-2'lik bir seri yakaladı ve öne geçti. Bu dakikada Saiz'ın yaptığı sportmenlik dışı faul üstünlüğün el değiştirmesini sağladı ama Türkiye 5 sayılık seriyi daha fazla uzatamadı, Oriol Pauli maçı 'tek kişilik şov'a çevirdi, son bölüme Türkiye 48-46 ile önde girdi.
Son çeyrek dengede başladı. Son dört dakikaya 55-55'lik eşitlikle girildikten sonra Abalde'nin sportmenlik dışı faulü dengeleri Türkiye lehine değiştirdi. İspanya sayı bulamazken, Türkiye de son yedi dakikada sadece Tayfun Erülkü'den sayılar bulabildi ve diğer oyuncular hücuma katılmadı. Son 46 saniyeye girerken Tayfun'un çok kritik turnikesi skoru 60-57 yaptı. Moladan sonra Muhsin Yaşar'ın topu çalıp smaçlaması galibi ilan etti.
İstatistikler
Cedi Osman 20s-7r ve Talat Altunbey 10s-4r ile oynadılar. Metin Türen 8s-7r, Tayfun Erülkü 9s-4r-3a ile oynadılar. Tayfun 33 dakika boyunca kötü oynarken son bölümde kendini gösterdi. Emircan maçın başındaki sakatlığından sonra kendini gösteremedi ama Talat onun yerini doldurdu, Kartal ise turnuvanın en kötü maçını çıkardı diyebiliriz. İspanya'da Oriol Pauli 17 sayı üretti.
Genel Yorum
Türkiye hak ettiği şampiyonluğu elde etti diyebiliriz. Maç baştan sona çekişme içinde geçti, ilk çeyrekte Cedi Osman, son çeyrekte Tayfun Erülkü haricinde sayı üreten oyuncu bulamamamız büyük sorun oldu. Türkiye'de tek oyun kurucu Kartal Özmızrak, Kartal çok kötü bir maç çıkarınca ve İspanya'da Pauli turnuvanın en iyi maçını çıkarınca oyun dengeye geldi ama sonunda kazanan Türkiye oldu.
sahinarif88@hotmail.com
twitter.com/arifsahin1
www.abcspor.com
Maçın Hikayesi
Maçın ilk dört hücumundan sadece birisini baskete çevirebilen Türkiye karşısında İspanya da bocaladı ve top kayıpları nedeniyle farkı açamadı. İlk dört dakika sonunda skor 9-9 olurken Türkiye'nin tüm sayılarını Cedi Osman kaydetti, İspanya ise özellikle G.Hernangomez'in etkili oyunuyla pota altında üstünlük sağladı. Türkiye Tayfun-Metin devreye giremeyince ilk çeyreği 14-18 ile geride kapattı.
İkinci çeyreğin başında skor 14-21 olduktan sonra İspanya yedi dakika boyunca sadece bir tane iki sayılık basket bulabildi. Türkiye önce Kartal-Metin-Deniz'in üçlükleriyle dengeyi sağladı, mükemmel savunmanın yanı sıra önceki iki maçta sahne almayan Talat Altunbey'in pota altında üstünlük kurmasıyla ibre tamamen Türkiye'ye döndü. İlk yarı 35-28'lik skorla sona erdi.
İkinci yarıya iyi başlayan İspanya oldu. Dışarda Diaz-Pauli, içerde G.Hernangomez-Saiz ile İspanya beş dakika içinde 10-2'lik bir seri yakaladı ve öne geçti. Bu dakikada Saiz'ın yaptığı sportmenlik dışı faul üstünlüğün el değiştirmesini sağladı ama Türkiye 5 sayılık seriyi daha fazla uzatamadı, Oriol Pauli maçı 'tek kişilik şov'a çevirdi, son bölüme Türkiye 48-46 ile önde girdi.
Son çeyrek dengede başladı. Son dört dakikaya 55-55'lik eşitlikle girildikten sonra Abalde'nin sportmenlik dışı faulü dengeleri Türkiye lehine değiştirdi. İspanya sayı bulamazken, Türkiye de son yedi dakikada sadece Tayfun Erülkü'den sayılar bulabildi ve diğer oyuncular hücuma katılmadı. Son 46 saniyeye girerken Tayfun'un çok kritik turnikesi skoru 60-57 yaptı. Moladan sonra Muhsin Yaşar'ın topu çalıp smaçlaması galibi ilan etti.
İstatistikler
Cedi Osman 20s-7r ve Talat Altunbey 10s-4r ile oynadılar. Metin Türen 8s-7r, Tayfun Erülkü 9s-4r-3a ile oynadılar. Tayfun 33 dakika boyunca kötü oynarken son bölümde kendini gösterdi. Emircan maçın başındaki sakatlığından sonra kendini gösteremedi ama Talat onun yerini doldurdu, Kartal ise turnuvanın en kötü maçını çıkardı diyebiliriz. İspanya'da Oriol Pauli 17 sayı üretti.
Genel Yorum
Türkiye hak ettiği şampiyonluğu elde etti diyebiliriz. Maç baştan sona çekişme içinde geçti, ilk çeyrekte Cedi Osman, son çeyrekte Tayfun Erülkü haricinde sayı üreten oyuncu bulamamamız büyük sorun oldu. Türkiye'de tek oyun kurucu Kartal Özmızrak, Kartal çok kötü bir maç çıkarınca ve İspanya'da Pauli turnuvanın en iyi maçını çıkarınca oyun dengeye geldi ama sonunda kazanan Türkiye oldu.
sahinarif88@hotmail.com
twitter.com/arifsahin1
www.abcspor.com
İstanbul Cup finali
İstanbul Cup'ta final maçında 1 numaralı seribaşı Caroline Wozniacki , 2 numaralı seribaşı Roberta Vinci'yi 6-1'lik iki setle çok rahat bir şekilde yenerek şampiyon oldu.
İlk puandan setin ortalarına kadar uzun ve çekişmeli ralliler izledik. İkinci oyunda rakibinin hatalarını iyi değerlendiren ve servis kıran Wozniacki servis oyunlarında hata yapmadı ve altıncı oyunda bir kez daha servis kırarak seti 6-1'le kazandı. Vinci'nin kazandığı tek oyunda da Wozniacki servis kırma puanında inanılmaz bir hata yaparak voleyi dışarı göndermişti. Wozniacki'nin ilk sette oyun planını çok iyi uyguladığını söyleyebiliriz, rakibinin servis attığı oyunlarda topu mümkün olduğu kadar fazla oyunda tutan Woz, rakibini yordu ve hatalara zorladı.
İkinci sete iyi başlayan Vinci oldu. İlk oyunda puan alamayan Wozniacki sonraki 20 puanın 16'sını alarak avantajı eline geçirdi. Sette durum 4-1'ken Wozniacki servis attı, Vinci o oyunu neredeyse mükemmel oynadı ama üç kez servis kırma şansından yararlanamadı ve maç o noktada bitti.
Yorum: Daha önceki maçlarında genç rakiplerinin oyundan düşmesiyle kazanmakta zorlanmayan Wozniacki ilk kez ciddi bir maç oynadı. Maç beklentimin tam aksine geçti, Vinci zaman zaman iyi oynasa da oyununu maçın geneline yansıtamadı ve Wozniacki maç planını harfiyen uyguladı, Woz'un çok az hata yapması ve uzun rallilerin Vinci'nin zararına olması maçın anahtarı oldu.
sahinarif88@hotmail.com
www.abcspor.com
İlk puandan setin ortalarına kadar uzun ve çekişmeli ralliler izledik. İkinci oyunda rakibinin hatalarını iyi değerlendiren ve servis kıran Wozniacki servis oyunlarında hata yapmadı ve altıncı oyunda bir kez daha servis kırarak seti 6-1'le kazandı. Vinci'nin kazandığı tek oyunda da Wozniacki servis kırma puanında inanılmaz bir hata yaparak voleyi dışarı göndermişti. Wozniacki'nin ilk sette oyun planını çok iyi uyguladığını söyleyebiliriz, rakibinin servis attığı oyunlarda topu mümkün olduğu kadar fazla oyunda tutan Woz, rakibini yordu ve hatalara zorladı.
İkinci sete iyi başlayan Vinci oldu. İlk oyunda puan alamayan Wozniacki sonraki 20 puanın 16'sını alarak avantajı eline geçirdi. Sette durum 4-1'ken Wozniacki servis attı, Vinci o oyunu neredeyse mükemmel oynadı ama üç kez servis kırma şansından yararlanamadı ve maç o noktada bitti.
Yorum: Daha önceki maçlarında genç rakiplerinin oyundan düşmesiyle kazanmakta zorlanmayan Wozniacki ilk kez ciddi bir maç oynadı. Maç beklentimin tam aksine geçti, Vinci zaman zaman iyi oynasa da oyununu maçın geneline yansıtamadı ve Wozniacki maç planını harfiyen uyguladı, Woz'un çok az hata yapması ve uzun rallilerin Vinci'nin zararına olması maçın anahtarı oldu.
sahinarif88@hotmail.com
www.abcspor.com
19 Temmuz 2014 Cumartesi
WTA İstanbul - Yarı Finaller
İstanbul Cup'ta yarı final maçları oynandı.
_ 1 nolu seribaşı Caroline Wozniacki , Kristina Mladenovic karşısında benim beklediğimden çok daha rahat bir maç çıkardı.
Maçın ilk beş oyununda servis kırma puanı bile yaşanmadı, altıncı oyunda ise Mladenovic toplam üç çift hata yaparak oyunu resmen rakibini hediye etti. Bu oyundan sonra set koptu, Wozniacki ilk seti 6-2 ile kazandı.
İkinci setin 4.oyununda aynı şey yaşandı, Mladenovic arka arkaya üç tane çift hata yaptı ve servisini kırdırdı. Mladenovic ilk settekinin aksine dağılmadı ve yedinci oyunda servis kırmadı ama hemen arkasından Wozniacki arka arkaya şık vuruşlarla servis kırmayı başardı ve sonra kendi servisinde maçı bitirdi: 6-3
_ 2 nolu seribaşı Roberta Vinci ile turnuvanın en genç tenisçisi Ana Konjuh'un mücadelesi tam beklediğim gibi geçti.
Roberta Vinci rakibinin ilk 11 servisinde 10 puan kazandı, kendi servisinde ise beş servis kırma puanı çevirdi. Maç 0-4 ve oyun 0-30 olduktan sonra Konjuh toparlandı 10/11 puan alarak sete geri döndü ama Vinci ilk seti 6-4 ile kazandı.
İkinci set ise Vinci açısından daha rahat geçti. İki kez servis kıran Vinci maçı 6-2'lik setle noktaladı.
Günün Notları ve Tahmin: Yarı finalin ikinci maçı olan Wozniacki-Mladenovic maçı beni hayal kırıklığına uğrattı. Mladenovic'in favori olduğunu ve maçın üç sette biteceğini düşünüyordum ama tam tersi bir tablo ortaya çıktı. Diğer yarı finalde kaybeden Konjuh'nun turnuvanın gerçek yıldızı olduğunu söyleyebiliriz. Turnuvanın ilk gününden itibaren mükemmel oynayan Roberta Vinci finalin büyük favorisi.
sahinarif88@hotmail.com
www.abcspor.com
_ 1 nolu seribaşı Caroline Wozniacki , Kristina Mladenovic karşısında benim beklediğimden çok daha rahat bir maç çıkardı.
Maçın ilk beş oyununda servis kırma puanı bile yaşanmadı, altıncı oyunda ise Mladenovic toplam üç çift hata yaparak oyunu resmen rakibini hediye etti. Bu oyundan sonra set koptu, Wozniacki ilk seti 6-2 ile kazandı.
İkinci setin 4.oyununda aynı şey yaşandı, Mladenovic arka arkaya üç tane çift hata yaptı ve servisini kırdırdı. Mladenovic ilk settekinin aksine dağılmadı ve yedinci oyunda servis kırmadı ama hemen arkasından Wozniacki arka arkaya şık vuruşlarla servis kırmayı başardı ve sonra kendi servisinde maçı bitirdi: 6-3
_ 2 nolu seribaşı Roberta Vinci ile turnuvanın en genç tenisçisi Ana Konjuh'un mücadelesi tam beklediğim gibi geçti.
Roberta Vinci rakibinin ilk 11 servisinde 10 puan kazandı, kendi servisinde ise beş servis kırma puanı çevirdi. Maç 0-4 ve oyun 0-30 olduktan sonra Konjuh toparlandı 10/11 puan alarak sete geri döndü ama Vinci ilk seti 6-4 ile kazandı.
İkinci set ise Vinci açısından daha rahat geçti. İki kez servis kıran Vinci maçı 6-2'lik setle noktaladı.
Günün Notları ve Tahmin: Yarı finalin ikinci maçı olan Wozniacki-Mladenovic maçı beni hayal kırıklığına uğrattı. Mladenovic'in favori olduğunu ve maçın üç sette biteceğini düşünüyordum ama tam tersi bir tablo ortaya çıktı. Diğer yarı finalde kaybeden Konjuh'nun turnuvanın gerçek yıldızı olduğunu söyleyebiliriz. Turnuvanın ilk gününden itibaren mükemmel oynayan Roberta Vinci finalin büyük favorisi.
sahinarif88@hotmail.com
www.abcspor.com
Türkiye U20 finalde
20 yaş altı Avrupa Basketbol Şampiyonası'nda Türkiye Sırbistan'ı 66-53 ile yenerek finale yükseldi.
Maçın Hikayesi
Türkiye maça klasik beşiyle başladı; Kartal Özmızrak-Cedi Osman-Tayfun Erülkü-Metin Türen-Emircan Koşut.
Maça Türkiye daha iyi savunma yaparak başladı, çeyreğin ortasında atletizm farkı ve hızlı hücumlarla farkı açmaya başlayan Türkiye sekizinci dakikada 19-11'i yakaladı. Türkiye tüm oyuncularından oyunun iki tarafında katkı alırken Sırbistan Jankovic'i kullandı, skorer Jaramaz'dan ise katkı alamadı. İlk beş oyuncuları değiştikten sonra Türkiye kısa süre sıkıntı yaşadı ama fark kapanmadı ve ilk çeyrek 22-13 ile bitti.
İkinci çeyreğe Türkiye mükemmel savunmayla başladı. Kartal dışındaki ilk beş oyuncuları kenardayken Efekan-Metecan-Doğukan-Muhsin savunmada müthiş gayret gösterdiler, ilk 3.5 dakika boyunca Sırbistan sayı bulamadı, 15.dakikada skor 30-15 olduktan sonra hücumda Cedi Osman ipleri eline aldı ve fark daha da açıldı. İlk yarının sonunda fark 20 sayının üstüne çıktı, devre sonunda Doğukan Şanlı'nın kendi potasının altından attığı üçlük geçerli sayılmadı: 39-18
Üçüncü çeyreğin başında fark 23'e çıktıktan sonra Sırbistan büyük bir seri yakaladı: 18-4'lük bir seri yakalayan Sırbistan 26.dakikada farkı tek hanelere indirmiş oldu. Bu dakikadan sonra fark kapanmadı, Türkiye üçüncü çeyreği 53-42 ile önde tamamladı.
Son çeyreğin başında iyi savunma yapan Türkiye hücumda da Tayfun-Cedi'nin potaya gitmesiyle sayılar buldu ve son beş dakikaya rahat girdi: 61-44 Son bölümde Sırbistan biraz daha iyi oynadı ama fark tek hanelere inmedi ve Türkiye finalist oldu.
İstatistikler
Türkiye'de Cedi Osman 19s-5r-5a ile maçın yıldızı oldu, Tayfun Erülkü de 15s-5r-4a ile yıldızlaştı. Sırbistan'da 16s-12r ile oynayan Jankovic'in çabası yeterli olmadı.
Genel Yorum
Türkiye dünkü gibi üçüncü çeyrekte kriz yaşadı ama ilk yarıdaki mükemmel oyunuyla çıkardığı seviyeden maçın dönmesi kolay olmadı. Türkiye son çeyreği iyi oynayarak rakibinin umutlarını erkenden bitirdi. Final maçında İspanya-Hırvatistan maçının galibiyle karşılaşacağız.
Arif ŞAHİN
www.abcspor.com
Maçın Hikayesi
Türkiye maça klasik beşiyle başladı; Kartal Özmızrak-Cedi Osman-Tayfun Erülkü-Metin Türen-Emircan Koşut.
Maça Türkiye daha iyi savunma yaparak başladı, çeyreğin ortasında atletizm farkı ve hızlı hücumlarla farkı açmaya başlayan Türkiye sekizinci dakikada 19-11'i yakaladı. Türkiye tüm oyuncularından oyunun iki tarafında katkı alırken Sırbistan Jankovic'i kullandı, skorer Jaramaz'dan ise katkı alamadı. İlk beş oyuncuları değiştikten sonra Türkiye kısa süre sıkıntı yaşadı ama fark kapanmadı ve ilk çeyrek 22-13 ile bitti.
İkinci çeyreğe Türkiye mükemmel savunmayla başladı. Kartal dışındaki ilk beş oyuncuları kenardayken Efekan-Metecan-Doğukan-Muhsin savunmada müthiş gayret gösterdiler, ilk 3.5 dakika boyunca Sırbistan sayı bulamadı, 15.dakikada skor 30-15 olduktan sonra hücumda Cedi Osman ipleri eline aldı ve fark daha da açıldı. İlk yarının sonunda fark 20 sayının üstüne çıktı, devre sonunda Doğukan Şanlı'nın kendi potasının altından attığı üçlük geçerli sayılmadı: 39-18
Üçüncü çeyreğin başında fark 23'e çıktıktan sonra Sırbistan büyük bir seri yakaladı: 18-4'lük bir seri yakalayan Sırbistan 26.dakikada farkı tek hanelere indirmiş oldu. Bu dakikadan sonra fark kapanmadı, Türkiye üçüncü çeyreği 53-42 ile önde tamamladı.
Son çeyreğin başında iyi savunma yapan Türkiye hücumda da Tayfun-Cedi'nin potaya gitmesiyle sayılar buldu ve son beş dakikaya rahat girdi: 61-44 Son bölümde Sırbistan biraz daha iyi oynadı ama fark tek hanelere inmedi ve Türkiye finalist oldu.
İstatistikler
Türkiye'de Cedi Osman 19s-5r-5a ile maçın yıldızı oldu, Tayfun Erülkü de 15s-5r-4a ile yıldızlaştı. Sırbistan'da 16s-12r ile oynayan Jankovic'in çabası yeterli olmadı.
Genel Yorum
Türkiye dünkü gibi üçüncü çeyrekte kriz yaşadı ama ilk yarıdaki mükemmel oyunuyla çıkardığı seviyeden maçın dönmesi kolay olmadı. Türkiye son çeyreği iyi oynayarak rakibinin umutlarını erkenden bitirdi. Final maçında İspanya-Hırvatistan maçının galibiyle karşılaşacağız.
Arif ŞAHİN
www.abcspor.com
NBA’de Takas Hamleleri Bölüm 1
Herkese NBA dolu günler, bugün sizlere NBA’de off-season’da yapılan
takaslarla ilgili yorumlarda bulunacağım.
TAKIMLAR=Dallas Mavericks - New York Knicks
DALLAS MAVERICKS=Tyson Chandler,Raymond Felton
NEW YORK KNICKS=Jose Calderon,Samuel Dalembert,Wayne Ellington,Shane Larkin,2 tane 2014 2.tur Draft Hakkı
KAZANÇLI TARAF=NEW YORK KNICKS
New York Knicks’in bu sene off-season’da yaptığı en önemli hamle şu ana kadar kuşkusuz Carmelo Anthony’i takımda tutmak oldu, fakat bu hamleden önce Mavericks ile aralarında garip bir takas gerçekleşti, evet garip çünkü bu takası Mavericks’in nasıl kabul ettiğini anlamak zor. Şöyle ki, Mavericks’in takastan aldıklarına baktığımızda ligin vasat PG’lerinden Raymond Felton ve ilk Mavericks döneminin ardından aynı seviyeye hiç çıkamamış Tyson Chandler. İki oyuncudan da garanti bir katkı alamazsınız ve ikisi de kumardır. Raymond Felton’a karşı sempati duyan azınlıktan olmama rağmen buna ben bile ‘tamam oldu’ diyemem. Knicks tarafından bakacaksak gelecek potansiyeli bulunan Shane Larkin, iyi bir draft yılının 2. tur olsa da 2 pick’i, Jose Calderon gibi ligin veteran PG’lerinden ve pasörlüğüne söz edilemeyecek bir oyuncu, Samuel Dalembert gibi yüksek derece de olmasada katkı sağlayabilecek bir uzun ve birde ‘haydi almışken elimizde bundan da var bak,bunuda alın!’ dercesine Wayne Ellington. Bu takasın tek açıklaması var, Free Agent pazarı. Dallas free agent pazarında aktif olmak için bu oyuncuları takasta kullandı ve olası bir Carmelo Anthony ya da LeBron James hamlesine zemin hazırladı. Fakat eve ellerinde Chandler Parsons’la döndüler. Sonuç olarak bu takastan Knicks fazlasıyla kazançlı ayrıldı ve Carmelo’yu da takımda tutarak gelecek sezon için şimdiden iddialı bir takıma sahip diyebiliriz.
TAKIMLAR=Denver Nuggets - Orlando Magic
ORLANDO MAGIC=Evan Fournier, 56. Pick draft hakkı (Roy Devyn Marble)
DENVER NUGGETS=Arron Afflalo
KAZANÇLI TARAF=DENVER NUGGETS
Bu takasta hangi tarafın kazançlı olduğuna fazla kafamızı yormayacağımız takaslardan biri. Gencecik yaşıyla ve potansiyeliyle Evan Fournier çekici gelebilir fakat, oynadığı her sezon istatistiklerini ve oyununu geliştiren, Orlando’da da çok iyi bir sezon geçirip bu sezon 18.2 sayı, 3.4 asist, 3.6 ribaund ortalamalarını tutturmayı başaran Arron Afflalo’yu karşılığında feda edebilecek bir potansiyel mi Fournier? Hayır, sanmıyorum. Fakat, Orlando şuanda genç bir yapı kurdu ve çaylak bir takım, onlar iyice gençleşip geleceğe yatırım yapmak düşüncesinde olacaklar ki onlarda önümüzdeki 2-3 sezon içinde başarının gelmesinin neredeyse imkansız olduğunun farkındalar. Bu açından baktığımızda iki takım içinde kötü bir takas değil, fakat Afflalo’nun performansına baktğımızda Denver an itibariyle takasta kazanan taraf, fakat Orlando geleceği için iyi işler yapıyor diyebiliriz.
TAKIMLAR=Brooklyn Nets - Millwaukee Bucks
BROOKLYN NETS=2015 ve 2019. 2. Tur Draft Hakları
MILWAUKEE BUCKS=Jason Kidd (KOÇ)
KAZANÇLI TARAF=MILLWAUKEE BUCKS
Brooklyn Nets’in bu seneki ‘Haydi hemen bir takım toplayalım ve yüzükleri alalım!’ projesi hüsranla son bulunca, faturanın çaylak koçları Jason Kidd’e kesileceği çok açıktı. Henüz çaylak yılında böylesi yönetilmesi zor bir projenin başına gelmesi, zaten en başından beri yanlıştı. Jason Kidd’in şuanda fazla beklentileri olmayan, takımla birlikte kendi koçluğunuda geliştirebileceği, tecrübeler kazanabileceği bir yere ihtiyacı var ve evet doğru adrese geldi; Millwaukee Bucks. Millwaukee içinde Kidd içinde doğru bir hamle olduğunu düşünüyorum. Bunun yanında Nets en başta yaptığı yanlışı şimdi düzeltmeye çalıştı ve karşılığında 2 tane 2. tur Draft Hakkı koparmayı başardı. ‘Hiç yoktan iyidir’ düşüncesiyle bakabileceğimiz bir hamle, zaten Nets gibi veteranlarla dolu ve çabucak başarı beklenen bir yapıya çaylak bir koç getirilmesi yanlıştı bu yanlıştan bu şekilde dönmüş oldu Nets. Fakat ben bu yanlışı yaptıktan sonra Kidd’in arkasında durup devamlılığını sağlamalarının şu noktadan sonra belki de daha iyi olacağı düşüncesindeyim. Eğer bir mucize olmazsa aldıkları draft haklarından çok önemli parçalar kazanamayacak Nets, fakat Manu Ginobili’nin bir sonra sıra draftı olduğunu da unutmayalım!
TAKIMLAR=Los Angeles Lakers-Houston Rockets
LOS ANGELES LAKERS=Jeremy Lin,2015 1. ve 2. Tur draft hakları
HOUSTON ROCKETS=Sergei Lishchuk’un hakları
KAZANÇLI TARAF=LOS ANGELES LAKERS
Bu takas, Houston Rockets’ın başarıyı ‘HEMEN,ŞİMDİ!’ istediğinin en büyük kanıtı diyebiliriz. Neden diyecek olursanız, 2015’teki 2 draft hakkını da bu takasla Lakers’a yollamış oldu Rockets. Buna karşılık olarakta hiçbirşey almadılar.(Lishchuk’ın hakkının alınmasını saymaya gerek bile yok.) Tabiki asıl amaç takas’ın ana maddesi olan Jeremy Lin’i ‘Bir Şekilde’ yollayarak Salary Cap’te yer açmak. Bunu başardı Rockets, ve ligin kalbur üstü PG’lerinden biri olan Lin’i kaybetmeleri de onları çok sarsmayacaktır fakat, 2015’teki 2 draft hakkınında verilmesi, yakın zamanda başarı gelmediği takdir de Rockets cephesinin böyle top yekün işe girişmesinin sorun yaratmasına neden olabilir. Takas’a birde Hollywood tarafından bakalım. Free Agent pazarında hem Lebron James hem de Carmelo Anthony’le ilgilenen, ve özellikle Carmelo için çok yoğun çaba sarfeden Lakers’ın Jeremy Lin takasıyla ortaya çıkması çoğu NBA sever gibi beni de güldürdü. Bu isimlerin ardından Lin gibi takıma büyük etkisi olma şansı olmayan bir oyuncuyu getirmek, hedeflerin bu yıl için değiştiği anlamına geliyor diyebiliriz. Ama benim için Lin’den çok 2. Tane Draft Hakkı önemli. Özellikle 1. Tur olan. Tabiki Rockets sezonu kötü bir yerde bitirmeyecek ve çok üst sıradan seçme ihtimalleri yok,fakat ne olursa olsun 1. Tur ve 20-25. Sıradanda takıma katkı sağlayabilecek iyi oyuncular bulma şansınız yüksek. Bu takas karşılığında ‘bir şeyler elde eden’ tek takım zaten Lakers,bu açıdan baktığımızda Lakers kazançlı taraf, fakat Rockets’ta amacına ulaşamadı diyemeyiz, onların amacı Lin’i bir an önce yollayarak Salary Cap’te yer açmaktı. İki tarafında istediğini yaptığı bu takasta ‘2015 1. Tur Draft Hakkı’ ile benim için takas’ın kazanını Lakers oldu. Umarım iki taraf içinde iyi şeylere yol açar.
Yazımızın burada sonuna geliyoruz, off-season’daki takaslarla ilgili yazımın 2.bölümünde görüşmek üzere…
TAKIMLAR=Dallas Mavericks - New York Knicks
DALLAS MAVERICKS=Tyson Chandler,Raymond Felton
NEW YORK KNICKS=Jose Calderon,Samuel Dalembert,Wayne Ellington,Shane Larkin,2 tane 2014 2.tur Draft Hakkı
KAZANÇLI TARAF=NEW YORK KNICKS
New York Knicks’in bu sene off-season’da yaptığı en önemli hamle şu ana kadar kuşkusuz Carmelo Anthony’i takımda tutmak oldu, fakat bu hamleden önce Mavericks ile aralarında garip bir takas gerçekleşti, evet garip çünkü bu takası Mavericks’in nasıl kabul ettiğini anlamak zor. Şöyle ki, Mavericks’in takastan aldıklarına baktığımızda ligin vasat PG’lerinden Raymond Felton ve ilk Mavericks döneminin ardından aynı seviyeye hiç çıkamamış Tyson Chandler. İki oyuncudan da garanti bir katkı alamazsınız ve ikisi de kumardır. Raymond Felton’a karşı sempati duyan azınlıktan olmama rağmen buna ben bile ‘tamam oldu’ diyemem. Knicks tarafından bakacaksak gelecek potansiyeli bulunan Shane Larkin, iyi bir draft yılının 2. tur olsa da 2 pick’i, Jose Calderon gibi ligin veteran PG’lerinden ve pasörlüğüne söz edilemeyecek bir oyuncu, Samuel Dalembert gibi yüksek derece de olmasada katkı sağlayabilecek bir uzun ve birde ‘haydi almışken elimizde bundan da var bak,bunuda alın!’ dercesine Wayne Ellington. Bu takasın tek açıklaması var, Free Agent pazarı. Dallas free agent pazarında aktif olmak için bu oyuncuları takasta kullandı ve olası bir Carmelo Anthony ya da LeBron James hamlesine zemin hazırladı. Fakat eve ellerinde Chandler Parsons’la döndüler. Sonuç olarak bu takastan Knicks fazlasıyla kazançlı ayrıldı ve Carmelo’yu da takımda tutarak gelecek sezon için şimdiden iddialı bir takıma sahip diyebiliriz.
TAKIMLAR=Denver Nuggets - Orlando Magic
ORLANDO MAGIC=Evan Fournier, 56. Pick draft hakkı (Roy Devyn Marble)
DENVER NUGGETS=Arron Afflalo
KAZANÇLI TARAF=DENVER NUGGETS
Bu takasta hangi tarafın kazançlı olduğuna fazla kafamızı yormayacağımız takaslardan biri. Gencecik yaşıyla ve potansiyeliyle Evan Fournier çekici gelebilir fakat, oynadığı her sezon istatistiklerini ve oyununu geliştiren, Orlando’da da çok iyi bir sezon geçirip bu sezon 18.2 sayı, 3.4 asist, 3.6 ribaund ortalamalarını tutturmayı başaran Arron Afflalo’yu karşılığında feda edebilecek bir potansiyel mi Fournier? Hayır, sanmıyorum. Fakat, Orlando şuanda genç bir yapı kurdu ve çaylak bir takım, onlar iyice gençleşip geleceğe yatırım yapmak düşüncesinde olacaklar ki onlarda önümüzdeki 2-3 sezon içinde başarının gelmesinin neredeyse imkansız olduğunun farkındalar. Bu açından baktığımızda iki takım içinde kötü bir takas değil, fakat Afflalo’nun performansına baktğımızda Denver an itibariyle takasta kazanan taraf, fakat Orlando geleceği için iyi işler yapıyor diyebiliriz.
TAKIMLAR=Brooklyn Nets - Millwaukee Bucks
BROOKLYN NETS=2015 ve 2019. 2. Tur Draft Hakları
MILWAUKEE BUCKS=Jason Kidd (KOÇ)
KAZANÇLI TARAF=MILLWAUKEE BUCKS
Brooklyn Nets’in bu seneki ‘Haydi hemen bir takım toplayalım ve yüzükleri alalım!’ projesi hüsranla son bulunca, faturanın çaylak koçları Jason Kidd’e kesileceği çok açıktı. Henüz çaylak yılında böylesi yönetilmesi zor bir projenin başına gelmesi, zaten en başından beri yanlıştı. Jason Kidd’in şuanda fazla beklentileri olmayan, takımla birlikte kendi koçluğunuda geliştirebileceği, tecrübeler kazanabileceği bir yere ihtiyacı var ve evet doğru adrese geldi; Millwaukee Bucks. Millwaukee içinde Kidd içinde doğru bir hamle olduğunu düşünüyorum. Bunun yanında Nets en başta yaptığı yanlışı şimdi düzeltmeye çalıştı ve karşılığında 2 tane 2. tur Draft Hakkı koparmayı başardı. ‘Hiç yoktan iyidir’ düşüncesiyle bakabileceğimiz bir hamle, zaten Nets gibi veteranlarla dolu ve çabucak başarı beklenen bir yapıya çaylak bir koç getirilmesi yanlıştı bu yanlıştan bu şekilde dönmüş oldu Nets. Fakat ben bu yanlışı yaptıktan sonra Kidd’in arkasında durup devamlılığını sağlamalarının şu noktadan sonra belki de daha iyi olacağı düşüncesindeyim. Eğer bir mucize olmazsa aldıkları draft haklarından çok önemli parçalar kazanamayacak Nets, fakat Manu Ginobili’nin bir sonra sıra draftı olduğunu da unutmayalım!
TAKIMLAR=Los Angeles Lakers-Houston Rockets
LOS ANGELES LAKERS=Jeremy Lin,2015 1. ve 2. Tur draft hakları
HOUSTON ROCKETS=Sergei Lishchuk’un hakları
KAZANÇLI TARAF=LOS ANGELES LAKERS
Bu takas, Houston Rockets’ın başarıyı ‘HEMEN,ŞİMDİ!’ istediğinin en büyük kanıtı diyebiliriz. Neden diyecek olursanız, 2015’teki 2 draft hakkını da bu takasla Lakers’a yollamış oldu Rockets. Buna karşılık olarakta hiçbirşey almadılar.(Lishchuk’ın hakkının alınmasını saymaya gerek bile yok.) Tabiki asıl amaç takas’ın ana maddesi olan Jeremy Lin’i ‘Bir Şekilde’ yollayarak Salary Cap’te yer açmak. Bunu başardı Rockets, ve ligin kalbur üstü PG’lerinden biri olan Lin’i kaybetmeleri de onları çok sarsmayacaktır fakat, 2015’teki 2 draft hakkınında verilmesi, yakın zamanda başarı gelmediği takdir de Rockets cephesinin böyle top yekün işe girişmesinin sorun yaratmasına neden olabilir. Takas’a birde Hollywood tarafından bakalım. Free Agent pazarında hem Lebron James hem de Carmelo Anthony’le ilgilenen, ve özellikle Carmelo için çok yoğun çaba sarfeden Lakers’ın Jeremy Lin takasıyla ortaya çıkması çoğu NBA sever gibi beni de güldürdü. Bu isimlerin ardından Lin gibi takıma büyük etkisi olma şansı olmayan bir oyuncuyu getirmek, hedeflerin bu yıl için değiştiği anlamına geliyor diyebiliriz. Ama benim için Lin’den çok 2. Tane Draft Hakkı önemli. Özellikle 1. Tur olan. Tabiki Rockets sezonu kötü bir yerde bitirmeyecek ve çok üst sıradan seçme ihtimalleri yok,fakat ne olursa olsun 1. Tur ve 20-25. Sıradanda takıma katkı sağlayabilecek iyi oyuncular bulma şansınız yüksek. Bu takas karşılığında ‘bir şeyler elde eden’ tek takım zaten Lakers,bu açıdan baktığımızda Lakers kazançlı taraf, fakat Rockets’ta amacına ulaşamadı diyemeyiz, onların amacı Lin’i bir an önce yollayarak Salary Cap’te yer açmaktı. İki tarafında istediğini yaptığı bu takasta ‘2015 1. Tur Draft Hakkı’ ile benim için takas’ın kazanını Lakers oldu. Umarım iki taraf içinde iyi şeylere yol açar.
Yazımızın burada sonuna geliyoruz, off-season’daki takaslarla ilgili yazımın 2.bölümünde görüşmek üzere…
Eren SÖZEN
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)