2014 yılını bitirirken Galatasaray Liv Hospital’in son
dönemde geçirdiği değişimi ve son maçları tekrar hatırlayalım, konuyu kısaltmak
açısından sadece Furkan Aldemir’in ayrıldığı dönemden sonraki haftaları
inceleyelim…
Kasım sonu ve Furkan Aldemir olayı:
Galatasaray, çok zor maçta Kızılyıldız’ı iki uzatmada devirdi, sonrasında da
ligde Beşiktaş’ı yendi ve ertesi gün hiç beklenmeyen bir gelişme yaşandı,
Haziran ayında kulüple sözleşmesini uzatan Furkan Aldemir kulüpten ayrılacağını
ve NBA’e gideceğini açıkladı. Beş aydır maaşını alamayan Furkan Aldemir hukuki
olarak tabii ki haklıdır ama Euroleague’de geçen sezon çeyrek final oynayan bir
takımın en önemli Türk oyuncusunun sezon sonunda kulüple sözleşmesi bitmesine
rağmen kulüpte kalması ve benzer sorunlar yaşadıktan sonra sezon ortasında ‘’Kendimi geliştirmek istiyorum.’’ diyerek
kulüpten ayrılmasını ben kabul edemiyorum. Euroleague’in en önemli
pivotlarından biri olmasına rağmen ‘kendini
geliştiremeyen’ Furkan Aldemir şimdi NBA’de ligin en kötü takımında sadece
dört maçta ortalama 9 dakika süre alarak kendini epeyce geliştirmiştir diye
düşünüyorum…
Pivotsuz dönem: Furkan’ın ayrılığı
sonrası Galatasaray ligde Türk Telekom’a, Euroleague’de Valencia’ya deplasman
maçlarında kaybetti. Bu iki maçta Micov’un da oynamadığını ve Pocius’un hala
sakatlık sonrası toparlanmaya çalıştığını not edelim.
Patric Young: Galatasaray pivot
sorununu hızlıca çözmek için boşta olan oyunculardan Young ile anlaştı. NBA’e
seçilmeyen Young transfer olduğunda şüpheyle baktığım bir isimdi ama uyum
sorunu yaşamadı ve ciddi katkı verdi. Bu bölümde Galatasaray Euroleague’de
Laboral ve Neptunas maçlarını kaybetti ama Young’ı kazandı. Ligde de arka
arkaya mağlubiyetler geldi. Euroleague’de ise son maçta grup liderliğini
garantilemiş olan Olympiakos’u yenen Galatasaray, Valencia’nın da Neptunas’ı
yenmesiyle Top16’e yükseldi.
Ayrılıklar ve yeni transferler: Forvet
pozisyonunda sezon başında büyük umutlarla transfer edilen Pietro Aradori zaman
zaman iyi oynasa da, genel olarak beklentileri karşılayamadı ve gönderildi.
İspanya’nın Estudiantes takımıyla anlaşan Aradori’nin yerine Uşak Sportif’ten Justin
Carter transfer edildi. Justin Carter Türkiye Ligi’nin en önemli
yabancılarından biri, bana göre geçtiğimiz sezon Türkiye Ligi’nin en iyi
oyuncusu, çok yönlü oyunuyla müthiş katkı sağladı ve sezon sonunda da gelen
teklifleri redderek Uşak’ta kaldı. Eurochallenge’a katılan Uşak Sportif sponsor
bulamamanın etkisiyle maddi olarak sıkıntı yaşadı ve Carter’ı daha fazla elinde
tutamadı… Gelelim pivot pozisyonuna. Galatasaray sezona iki yabancı pivotla
başlamıştı. Çok ağır bir sakatlık geçiren ve Ataman’ın sistemine pek de uymayan
Nathan
Jawai’yle nedense yeni bir sözleşme yapıldı. Zaten takıma pek bir şey vermesi
mümkün olmayan Jawai ‘tukaka’ edildi
ve gönderildi. (İspanya’nın Andorra
takımıyla anlaştı) Avrupa’nın tecrübeli uzunlarından biri olan Ian
Vougioukas ise benim için sezonun en büyük hayal kırıklığı oldu
diyebilirim. Ciddi bir sakatlık yaşamayan ve katkı verebileceği bir sistemde
oynayan Ian bir türlü uyum sağlayamadı ve Galatasaray macerası kısa sürdü. Pivot pozisyonuna Euroleague’in tecrübeli
isimlerinden biri olan Aleks Maric transfer edildi. 30
yaşındaki Maric 2009-10 Partizan döneminde çok iyi oynadı, önemli bir
Euroleague starı olabilirdi ama Panathinaikos’a transferinden sonra işler
değişti. Geçirdiği ağır sakatlıktan sonra bir daha eskisi gibi oynayamadı, geçen
sezon Kuban’da biraz daha iyiydi ama o eski performansına dönemedi. Bu sezon
başında Maccabi’ye transfer oldu ama Maccabi ona yatırım yaptığına ‘bin pişman
oldu’ diyebiliriz, 2.3s- 2.3r ortalamalarıyla oynamasının yanı sıra savunma
sertliğini de gösteremedi ve takımdan gönderildi. Maric’in iyi bir transfer
olduğunu düşünmemekle beraber bu transferle neyin hedeflendiğini
anlayabiliyorum; Young’ın eksik olduğu alanlarda (tecrübe-konsantrasyon) Maric’in
onu tamamlamasını bekliyorlar.
Zalgiris maçı: Top16’in ilk maçında
Galatasaray’ın konuğu Zalgiris Kaunas oldu. Zalgiris Kaunas bu sene takım
bütçesine oranla Euroleague’in en başarılı takımı oldu diye düşünüyorum, hatta
Top16’de elenseler bile çok ilginç sonuçlar alabileceklerini düşünüyorum.
Zalgiris maçın ilk yarısında Javtokas-Gudaitis ikilisinin pota altındaki
üstünlükleriyle öne geçti. Seyircisiz maçta Galatasaray LH ilk yarıda konsantre
olmakta güçlük çekti, takım arkadaşlarını harekete geçirebilecek tek adam olan
Sinan Güler’in de maça kötü başlamasıyla Zalgiris farkı açtı. İkinci yarıda ise
tablo tersine döndü. Bunun en önemli nedeni; Zalgiris’in Amerikalılar James
Anderson ve Will Cherry’i oyunda tutması ve takım disiplininden uzaklaşması
idi. Anderson olumlu katkı verirken takım arkadaşlarını oyundan düşürüyor,
Cherry’nin ise dün akşam ne yapmaya çalıştığını çözemedim. Bun karşılık olarak,
Sinan Güler ikinci yarıda müthişti, Justin Carter-Kerem Gönlüm’ün de
gayretleriyle Galatasaray üstünlüğü ele aldı ve bir daha rakibini
yaklaştırmadı.
2015 başı tahmini: Galatasaray Liv
Hospital Türkiye Ligi’nde önemli bir fikstür avantajına sahip. Türkiye Kupası
finallerine kadar oynanacak olan altı maçta Galatasaray’ın Banvit’le içerde ve
Uşak’la dışarıda oynayacağı maçlar dışındaki dört maçta da rahat kazanmasını
bekliyorum… Bu dönemde Euroleague’de ise fikstür şöyle; Madrid-Kızılyıldız
deplasmanları- Alba Berlin maçı- Panathinaikos deplasmanı- Maccabi maçı –
Barcelona deplasmanı. Dördü deplasmanda olan altı maçlık maratonda Galatasaray
çok zor deplasmanlara çıkacak, bu deplasmanlardan alınacak bir galibiyet ve iç
sahadaki maçlarda alınacak galibiyetler Galatasaray’ın son maçlarda da iddialı
olmasını sağlayabilir…
sahinarif88@hotmail.com
twitter: @arifsahin1