30 Nisan 2014 Çarşamba

Fenerbahçe ilk galibiyetini aldı (TKBL Final)

Aslında teknik değerlendirme yapılabilir bir maç ama öyle rezil bir taraftar ve hakem grubu gördük ki sahada, oyunu yazmak içimden gelmiyor.
Taraftarlığın holiganlıkla eşdeğer olduğuna artık kesin kanaat getirdim. Eğer kadınlar basket maçında bir takımın kaptanına maç boyu ağza alınmayacak küfürler ediliyor, hakemler 1 defa bile anons yaptırmıyor ise bu yapılana spor denilemez. 

Maça gelince Fenerbahçe holigan desteğini iyi kullandı ve Galatasaray'ın da rezalet oyununun katkısıyla çok rahat bir galibiyet aldı. Serinin devamında Galatasaray favori ve şampiyon olacaktır diye düşünüyorum.

Erkekler ligi finalinde de olası bir Galatasaray Fenerbahçe finalinde yaşanacak olayları düşünmek bile istemiyorum. Aziz Yıldırım, Mahmut Uslu, Ünal Aysal, Şükrü Ergün gibi kin ve nefretten beslenmeye çalışan yönetici müsveddeleri olduğu sürece ne yazık ki sporun tadını almak yerine bu konuları konuşmak zorunda kalacağız. 



Emre Yıldız

Zorlu maç Banvit’in

              Beko Basketbol Ligi’nde 29.haftanın önemli maçında lider Banvit, üçüncü sırayı garantileyen Anadolu Efes’i konuk etti.



Banvit 74  – 72 Anadolu Efes


                Banvit maça Mejia’nın 5 sayısıyla girdi, ilk 3.5 dakikada 11-2’lik bir seri yakalayan Banvit için maç kolay geçecek gibi duruyordu. Zoran Planinic-DJ Stephens ikilisinin oyuna girmesiyle toparlanan Efes sonraki 5 dakikada 4-14’lük bir seri yakaladı ve ilk çeyreği 17-23 ile önde kapattı.
                İkinci çeyreğin başında Banvit’te Cevher iyi bir performans sergilerken Efes’te ise Deniz Kılıçlı sürekli hatalar yaptı. Banvit’in ilk 16 dakikada toplam 10 top kaybı yapmasının etkisiyle Efes 18.dakikada ilk yarıdaki en büyük farkı yakaladı: 29-40

                Devre 36-44 ile sona erdikten sonra Efes ikinci yarıya da iyi başladı. Lucas Gordon’ın etkili oyunuyla 26.dakikada 45-60 ile maçtaki en büyük farkı yakalayan Efes rakibini oyundan düşürmeyi başaramadı. Rowland’ın Planinic’e üstünlük kurması ve Chuck Davis’in de skorda etkili olmasıyla 12-0’lık bir seri yakalayan Banvit farkı kapattı.
                Son çeyreğe 60-62’lik skorla girildi. 33.dakikada 67-67 ile uzun süre sonra rakibini yakalayan Banvit dört dakika boyunca sayı yemedi ama sadece beş sayı üretebildi: 72-67 Bitime bir dakika kala Efes rakibini yakaladı: 72-72 Son bir dakikada Keith Simmons arka arkaya üç hücum ribaundu aldı ve takımının maçı kazanmasındaki en etkili isimlerden biri oldu.

               
                Banvit’te EJ Rowland 16s-3r-7a, Chuck Davis 15s-9r, Sammy Mejia 12s-3r-2a ile oynadılar. Efes’te Jamon Lucas 16s-4r-5a, Zoran Planinic 14s-2a, Cedi Osman 11s-6r ile oynadılar.


                Play-off öncesi ligin birincisi ile ligin üçüncüsü arasında önemli bir karşılaşma izledik. Angelou ilk yarıda müthiş bir şekilde oyunu çözdü ama 2.yarıda DJ Stephens’ı oynatmayarak Banvit’in geri dönüşüne izin verdi. Rowland-Chuck ikilisi de takım zora düştüğünde sorumluluk aldılar.
               
               




twitter.com/arifsahin1

29 Nisan 2014 Salı

Bu kadarını Ancelotti bile beklemiyordu: 0-4

                Şampiyonlar Ligi yarı finalinde 1-0’ın rövanşında Bayern Münih ile Real Madrid Allianz Arena’da karşılaştılar.

                Maç Bayern Münih’in baskılı oyunuyla başladı. 5.dakikadan sonra oyunu dengeleyen Real Madrid 16.dakika kazandığı kornerde golü buldu. Modric’in kullandığı köşe vuruşu Sergio Ramos’un kafasıyla buluştu ve ilk gol geldi.

                Bayern Münih daha golün şokunu atlatamamışken dört dakika sonra bu kez Di Maria’nın ortasında topla havada buluşan Ramos kendisinin ve takımının ikinci golünü attı.

                Bu golden sonra hücumu yoğunlaştıran Bayern Münih tüm baskısına rağmen yine gol tehlikesi yaratamadı. 34.dakikada gelişen kontra atakta çok hızlı olan Gareth Bale’in pasında Cristiano Ronaldo takımının üçüncü golünü attı.

                Real Madrid için maçın en kötü anı 39.dakikada oldu. Sarı kart gören Xabi Alonso final maçında oynayamayacak.

                Maçın ikinci yarısında da uzun süre skor değişmedi, topla daha fazla oynayan Bayern Münih rakibinin dengesini bozamadı ve oyunu değiştiremedi. 90.dakikada Cristiano Ronaldo Şampiyonlar Ligi’nde bu sezonki 16.golünü kaydetti ve skoru ilan etti.

               


                Bayern Münih üstüste iki final oynadıktan sonra bu kez yarı finalde elendi. Real Madrid geçen yılın rövanşını almış oldu. Turnuvayı en çok kazanan takım olan Real Madrid 2002’den bu yana ilk kez finale çıktı, Bale da takıma katıldığı ilk sezonda Şampiyonlar Ligi finaline çıkmış oldu.
                 






                sahinarif88@hotmail.com

Beşiktaş beklenenden rahat kazandı

Beko Basketbol Ligi’nde 29.haftanın ilk maçı Ankara’da Türk Telekom ile Beşiktaş Integral Forex arasında oynandı.

Türk Telekom 67  – 84 Beşiktaş IF

                Beşiktaş’ta bu hafta Colton Iverson yabancı kontenjanı nedeniyle dışarıda kalan isim oldu.
                Maça Ruzic’le başlayan Beşiktaş ilk basketi de ondan buldu. Maça hızlı başlayan ve ilk üç dakika sonunda 5-10 ile öne fırlayan Beşiktaş rakip takımda Manny Harris’in hücumlarda etkin olamamasıyla farkı giderek açtı. İlk çeyrek sonunda 16-21 ile önde olan Beşiktaş ilk kez 16.dakikada 24-35 ile farkı çift hanelere taşıdı.

                Devre 30-47 ile bittikten sonra ikinci devrede fark bir açılıp, bir kapandı. 26 sayıya kadar çıkan fark maç sonunda kapandı ve Beşiktaş 17 sayı farkla galip geldi.


                Beşiktaş’ta Chris Lofton 16s-7r-3a, Tomislav Ruzic 19s-3r, Kenan Bajramovic 19s-9r-2a ve Mehmet Yağmur 11s-6a ile oynadılar.
                Telekom’da Luka Bogdanovic 17s-6r ile oynadı.


               
               




twitter.com/arifsahin1

28 Nisan 2014 Pazartesi

Galatasaray son çeyrekte

               Beko Basketbol Ligi’nde 28.haftanın son maçı Ankara’da TED Ankara Kolejliler ile Galatasaray Liv Hospital arasında oynandı.



TED Ankara Kolejliler 78  – 83 Galatasaray LH

                Ülkemizi Avrupa Kupaları’nda başarıyla temsil etmiş iki takımın mücadelesi izlemesi zevkli bir mücadeleye sahne oldu.

                Maç tempolu başladı, 4.dakikada 14-9 ile öne geçen TED Ankara karşısında Galatasaray Arroyo’nun arka arkaya bulduğu üçlüklerle ve asistleriyle skoru dengeledi ve ilk çeyrek 20-20 berabere bitti.
                İkinci çeyreğe Galatasaray serbest atış çizgisinden bulduğu basketlerle başlarken TED Ankara Clay Tucker’ın etkili performansıyla 13-2’lik bir seri yakalayarak 25.dakikada skoru 33-25 yaptı. Ersin Dağlı’nın iki hücum faulü ve Manuchar Markoishvili’nin teknik faulleri de bu süreçte geldi. Devre 42-36 ile bitti.

                İkinci yarı 2-7’lik Galatasaray serisiyle başladıktan sonra Clay Tucker’ın müthiş performansı ve Galatasaray’da başta Pops olmak üzere sergilenen kötü performansın etkisiyle 22-6’lık bir seri yakalayan TED 29.dakikada maçtaki en büyük farkı yakaladı: 66-49
                Son çeyreğe 68-54’le girildikten sonra Galatasaray Ender Arslan-Furkan Aldemir ikilisinin etkili oyunlarıyla 2-17’lik bir seri yakalayarak 34.dakikada öne geçti: 70-71 Son bölümde Muhammed Baygül’ün de etkili oyunuyla oyuna geri dönen TED Ankara Markoishvili’nin üçlüğüyle son 40 saniyeye 4 sayı farkla geride girdi: 76-80 Son bölümde etkili olamayan TED maçı kaybetti.

                Galatasaray’da Carlos Arroyo 13s-2r-4a, Ender Arslan 16s-5a, Furkan Aldemir 9s-13r ve Sinan Güler 11s-3r-2a ile oynadılar. GS’da Malik Hairston bu maçta forma giymedi.  TED Ankara’da Clay Tucker 24 sayı ile maçın en skorer oyuncusu oldu. Ayrıca 6r-4a ile oynadı. Vanja Plisnic 14s-4r-3a ve Vlad Golubovic 5s-8r-2a ile oynadılar.

                Bu galibiyetle Galatasaray LH ligi 4.sırada bitirmek için avantaj yakaladı.


               
               






twitter.com/arifsahin1


Teniste geçen haftanın ardından

               Mayıs ayı öncesi ATP’de Barcelona ve WTA’de Stuttgart turnuvalarıyla toprak kort sezonu devam etti. Turnuvaları kısaca hatırlayalım…


             Önce bayanlar diyorum…



           
WTA Stuttgart

           
            Stuttgart’ta beklediğim gibi Maria Sharapova şampiyonluğa ulaştı. Stuttgart’a kadar vasatın altında bir sezon geçiren Sharapova daha önce de iki kez kazandığı Stuttgart’da formunu yukarı çekti. Çeyrek finalde turnuvanın 1 numarası Radwanska’yı eledikten sonra, yarı finalde Sara Errani’yi eledi. Finalde ise ilk seti kaybetmesine rağmen Ana Ivanovic’i yenerek üstüste üçüncü şampiyonluğunu elde etti.


            Turnuvada önemli bir sürpriz yaşanmazken, Alisa Kleybanova’nın çeyrek finale kadar ilerlemesi sürpriz olarak görülebilir. Hayalkırıklıkları ise ikinci turda elenen iki tenisçi Angelique Kerber ve Simona Halep oldular.




            Haftanın diğer turnuvası olan Fas Açık’ta ise büyük bir sürpriz çıktı ve İspanyol Maria-Teresa Torro Flor finalde İtalyan Oprandi’yi yenerek şampiyon oldu.






ATP Barcelona


             Erkeklerde ATP 500 turunda yer alan Barcelona’da şampiyon Kei Nishikori oldu. Nadal’ın başarısız olduğu turnuvada Kei şampiyonluğa ulaşırken çok zorlanmadı.

           
            Turnuvanın sürpriz ismi Kolombiyalı Santiago Giraldo oldu. 26 yaşındaki Kolombiyalı şu anda dünya sıralamasının 47 numarasında.  Kariyerinin tek önemli başarısı 2012 yılında Roland Garros’ta üçüncü tur oynaması idi. Bu turnuvada Fognini, Kohlschreiber, Almagro gibi tenisçileri yenerek finale kadar geldi ama finalde Kei Nishikori karşısında varlık gösteremedi.


            Turnuvanın hayal kırıklıkları İspanyol tenisçiler oldular. Turnuvanın 1 ve 2 numaralı seribaşları erkenden turnuvaya veda ederek hayal kırıkları oldular. 2 numaralı seribaşı olan David Ferrer daha ilk maçında Rus Teimuraz Gabashvili karşısında ağır bir yenilgiye uğradı. Rafael Nadal ise turnuvadaki ilk iki maçını kazandıktan sonra çeyrek finalde Nicolas Almagro ile karşılaştı. İlk seti kazanan Nadal sonraki seti tie-break’le kaybetti, final setini de kaybederek elendi.



            Haftanın diğer turnuvası olan Bükreş Açık’ta ise Grigor Dimitrov finalde son şampion Lukas Rosol’u yenerek şampiyonluğa ulaştı.





sahinarif88@hotmail.com

twitter.com/arifsahin1

27 Nisan 2014 Pazar

Liverpool’u Chelsea durdurdu: 0-2

                İngiltere Premier Ligi’nin 36.haftasında lider Liverpool ile ikinci Chelsea Anfield Road’da karşılaştılar. Maç Brendan Rodgers’ın değil,  Jose Mourinho’nun istediği gibi oynandı desek yeridir.

                Chelsea maça sakatlıklar nedeniyle farklı bir kadroyla çıktı, buna rağmen mentalite tamamen korundu. Liverpool ilk kez 14.dakikada korner sonrası oluşan karambolle gole yaklaştı ama sonuç alamadı.
                Kalan bölümde tempo oldukça düştü, kaptan Gerrard’ın büyük hatası sonucu Demba Ba golü üretti.
                İkinci bölümde sakatlığı nedeniyle maça yedek başlayan Daniel Sturridge de oyuna girdi ama Liverpool Chelsea kalesi önünde bir türlü tehlike oluşturamadı. Son anlarda gol arayan Liverpool savunmada büyük boşluk verdi ve Torres’in pasında Willian işi bitirdi.

                Böylece Liverpool 80 puanda kalırken, Chelsea 78 puana çıktı. Liverpool haftaya Crystal Palace ile deplasmanda karşılaşacak ve son haftada Newcastle ile karşılaşacak. Chelsea ise önce Norwich’i konuk edecek, son hafta da deplasmanda Cardiff ile karşılaşacak.
               
                 




                Arif ŞAHİN

Galatasaray Odeabank şampiyonluğa yakın

           Türkiye Kadınlar Basketbol Ligi final serisi 2.maçında Galatasaray Odeabank konuk ettiği Fenerbahçe’yi 69-59 ile yenerek final serisinde 2-0 öne geçti.
               

Maçın Hikayesi
               
                Fenerbahçe bana göre hata yaparak maça Angel McCoughtry yerine Isabelle Yacoubou-Ivana Matovic ikilisiyle başladı. Matovic’in maçın başlarında bulduğu 6 sayıyla skorda dengeyi sağlayan Fenerbahçe Matovic’in yavaşlamasıyla oyundan düştü. 6-6 ile geçilen ilk 3 dakikadan sonraki altı dakikada Galatasaray 11-0’lık bir seri yakaladı. Bu seride Galatasaray’da Zellous-Şebnem-Sancho hücumlarda etkili oldular.
                Galatasaray 12.dakikada farkı 12 sayıya kadar çıkardı: 22-10 Bu dakikadan sonra Angel’ın devreye girmesiyle toparlanan Fenerbahçe farkı kapattı ve soyunma odasına 32-31’lik Galatasaray üstünlüğüyle gidildi.

                İkinci devrenin başında Fenerbahçe üstünlüğü ele alsa da Galatasaray yabancılarının öncülüğünde skorda üstünlüğü geri aldı. Fenerbahçe ise Quanitra’nın skorer oyunuyla skorda dengeyi sağladı ve son çeyreğe 48-48’lik eşitlikle girildi.
                Son beş dakikaya girilirken skor 57-52 olduktan sonra Fenerbahçe oyundan düştü, Galatasaray oyunu adeta şova çevirdi ve maçı 69-59 ile kazandı.

               



İstatistikler

                Galatasaray’da Sancho Lyttle 16s-8r-2a ama 5tk ile oynadı. Zellous 14s-7r-2a ve Kelsey Bone 12s-6r ile oynadılar. Işıl Alben 10s-6r ama 0a/2tk ile oynadı.
                Fenerbahçe’de Angel 15s-6r-3a, Cappie 11s-4r, Quanitra 15s-8r, Yacoubou 8s-11r-2a ile oynadılar. Birsel Vardarlı ise etkisiz bir maç çıkardı.


Genel Yorum
               
                Galatasaray maça beklediğim tempoda başladı, Fenerbahçe ise ilk beşte Angel’ı tercih etmeyerek önemli hata yaptı. Angel daha sonra oyuna girip skoru dengeledi ama Işıl-Birsel eşleşmesinde Birsel üstünlüğü ele alamayınca Galatasaray oyunu forse etti. Bugün tribünleri dolduran Galatasaray taraftarları da galibiyette önemli bir faktördü.

               


               

                sahinarif88@hotmail.com

26 Nisan 2014 Cumartesi

Passolige Muhalefet

      Futbol insani bir oyundur. Ve insan tutku doludur, hırslıdır, romantiktir. Futbolu bizler için çekici kılan futbol tanrılarıdır, Maradona elidir, Roger Milla’nın gol sevincidir, Zidane’ın Materazzi’ye attığı kafadır, Meksika dalgalanmasıdır...Yani insandır, insanın en tutkulu, en hisli olduğu andır. Bir başka deyişle, ertesi sabahın köründe işe gidecek emekçi için takımının galip gelmesine çılgınca sevinmesi rasyonel değil romantik bir davranıştır. Ne yazık ki ülkemizdeki passolig uygulaması insan faktörünün payını iyice azaltmakta, futbolu kapitalist ekonomiye daha da fazla entegre etmeye çalışmaktadır. Benim açımdan daha da acısı bazı yazarların bu olayı yanlış yorumlamasıdır.

       Öncelikle şunu belirteyim ki bir duruma ses çıkarmamak, isyan etmemek sistemdeki dominant güçlerin hegemonyasını devam ettirmelerine hizmet eder. Uygulamalara kayıtsız kalmak onlara ortak olmakla eşdeğerdir. Bu uygulamaları doğru yorumlayamamak ise basiretsizliktir.

        Son oynanan Trabzonspor-Gaziantepspor maçında uygulanan passolig ile birlikte sadece 65 kişinin stadyumda yer alması, bu uygulamanın yaratacağı problemleri de gözler önüne serdi. Futbolun asli unsuru olan insan sisteme iyice yabancılaştırılmaya çalışılıyor. Robert Michels 1911 yılında çıkardığı tezde “oligarşinin tunç yasasını” ortaya koyarken insan faktörünün yüksek olduğu kurumlarda sistemin yararlanıcılarının bürokrasiyi ortaya çıkararak, sisteme yeni insan akışını engelleyeceklerini ve böylece hegemonyalarını devam ettireceklerini söyler. Bir maça gitmek için türlü prosedürlerden geçmesi gereken, eğlenmek için eğleneceğinden daha fazla yorulması icap eden insanları görüp de bunun sistemin kanunu olduğunu söylemek en hafif ifade ile gözlerin kapanmasıdır. Sistemin kurduğu çatının altına girerek sistem eleştirisi yapılmaz. İnsanoğlunun algıları manipüle edilebilir. Siz isterseniz sözgelimi Hitler’i de meşru görebilirsiniz, çünkü eğer isterseniz nedenler görebilirsiniz.

      “Türk insanın her konuyu tek tek düşünmeye, yargılamaya meraklı olduğu” tezi ne kadar temelsiz bir analoji ise yine aynı milletin insanlarının ‘’Passolig de neymiş be, bilet alıp kart için mi para ödeyeceğiz?’’ yargısına “siyasi ekonomik düzeni düşünmeden” vardığına kanaat getirmek de o kadar analitik derinlikten uzaktır. Zira, kart için ayrıca para ödemenin futbolun kapitalist ekonomiye entegre oluşundan hasıl olmasına verilen insani tepki biz fanilerin sözlüğünde böyle karşılık bulur. Ayrıca sistemin çerçevesini, böylece insanın hareket alanını çizmek zaten eleştiriyi yapılamaz kılar. Bunun yanı sıra insanları, onların dünyanın en duygusal oyununa bakışlarının romantik olmasıyla eleştirmek baştan bir mantık hatasıdır.

       Passolig uygulaması futbolun kapitalizme bir nebze daha entegre olmasına hizmet eden bir araçtan başkası değildir. Tüketim davranışı geliştirerek, takımların taraftada değil müşteriye sahip olması amaçlanmaktadır. Ayrıca passolig için gerekli olan kredi kartı, insanları özel hayatlarında da kapitalizmin kollarına itmektedir. Bu sistemin bedava kurulmadığını, o yüzden insanların bu ücreti ödemesi gerektiğini savunanlar, kredi kartına neden ihtiyaç duyduğumuzu nasıl açıklayacaklar? Bunun yanı sıra passolig kartı ile fişleme yapılabilir olması gerçeği fişleme için kullanılabilir öteki metotların varlığıyla gölgelenemez. İnsanı kontrol ve gözlemenin yollarından biridir bu ve bunun türevi kayıtlar ve kartlar.

      Karar vericilerin sahip olduğu realizmi kutsayarak, gerçek futbolseverlere atfedilen “romatizm”i yerdikten sonra futbolseverlerin samimi olduğunu ancak sistemin böyle yürüdüğünü ve samimi futbolseverlerin sistem içinde erimeye mahkum olduğunu söyleyerek sistem eleştirisi yapılmaz. Tarihteki tüm devrimler tutkunun ürünüdür. İsyanlarda ortaya çıkan akıl değil “ruh”tur. O, son derece amatör ve romantiktir. İçimizdeki muhalif uynamadan, sistem eleştirisi yapmak güdüktür.

https://twitter.com/umutmise
https://www.facebook.com/umut.mise

Ligde Cuma-Cumartesi maçları


                Beko Basketbol Ligi’nde 28.haftanın ilk maçları Cuma ve Cumartesi günleri oynandı.
                Maçları inceleyelim…

Uşak Sportif  68 – 87 Fenerbahçe Ülker

                Sezonun ‘en heyecan verici takımı’ olan ve önemli maçlarda galibiyetlere de imza atan Uşak haftanın sonucu en çok merak edilen maçında Fenerbahçe Ülker’i konuk etti.

                Maç karşılıklı basketlerle başlarken 4.dakikada skoru 11-7 yapan Uşak maçtaki en büyük üstünlüğünü elde etti. Nemanja Bjelica-Luka Zoric ikilisinin oyuna girmesiyle üstünlüğü ele alan Fenerbahçe ilk çeyreği 19-23 ile önde tamamladı.
                Bo-Ömer-Emir-Bjelica-Zoric beşinin sahada olduğu bölümde farkı gitgide açan Fenerbahçe ilk kez 13.dakikada farkı çift hanelere çıkardı: 25-35 İlk yarının sonunda Carter-Holman ikilisinin katkılarıyla farkı azaltan Uşak soyunma odasına 41-44 ile gitti.

                İkinci yarıda ise Uşak oyuna dönemedi, Fenerbahçe ise sürprize izin vermedi. Maçın sonuna kadar farkı giderek açan Fenerbahçe Ülker beklenenden kolay bir galibiyet etti.

                Fenerbahçe’de Nemanja Bjelica 19s-6r, Luka Zoric 17s-4r ile oynadılar. Uşak’ta Justin Carter 13s-3r-4a-2tç-3bl ama 6 da tk ile oynadı.


Anadolu Efes 82 – 77 Türk Telekom

                Ligde yerleri hemen hemen belli olan iki takımın mücadelesi izlemesi keyifli bir mücadeleye sahne oldu.
                Telekom geçen sezon Efes’te oynayan Tunçeri-Shipp ikilisinin yanında Batuk karşısında çok üstün olan Manny Harris’in skorer oyunuyla maça çok iyi başladı. 6.dakikada 8-19 ile farkı çift hanelere taşıyan Telekom’da Manny ilk çeyrekte 11 sayı üretti.
                İkinci çeyreğin ortalarında Manny Harris’in çıkması ve Cedi Osman’ın devreye girmesiyle farkı azaltan Efes soyunma odasına 38-41 ile gitti.

                İkinci yarıya Cedi Osman-DJ Stephens-Deniz Kılıçlı ile başlayan Efes bu üçlünün etkili oyunuyla ilk kez 24.dakikada öne geçti: 51-49
                Son çeyreğin başında 65-58 ile öne geçen Efes rakibinin 4-17’lik bir seri yakalamasına engel olamadı. Son dakikalarda Cedi Osman önderliğinde 11-2’lik bir seri yakalayan Anadolu Efes galibiyete ulaştı.

                Efes’te Cedi Osman 16s-9r-4a-4tç ile maçın yıldızı oldu. Milko Bjelica da 16s üretti. Telekom’da ise Manny Harris 29s-5r-2a-5tç ama 4 tk ile oynadı. Telekom’da sezonun en iyi performansını sergileyen Luka Bogdanovic’in performansının da altını çizelim. İlk yarıda süre alamayan DJ Stephens da oyunda kaldığı süre boyunca hücumda ve savunmada çok etkili bir performans sergiledi.


Beşiktaş 79 - 85 Tofaş

                Beşiktaş yabancı kontenjanından dolayı bu kez Kenan Bajramovic’i dışarda bıraktı. 2.çeyrekte rakibine tam 21 sayı fark atan, üçüncü çeyreği de önde geçen Beşiktaş son çeyrekte rakibinin üstünlüğüne engel olamadı.
                Beşiktaş’ta Doron Perkins 22, Chris Lofton 21 sayı kaydederlerken takımı asist yönünden besleyemediler. Tofaş’ta Marcus Denmon 15s-8r-7a ile triple-double’a yaklaşırken Elonu da 16s-13r ile double-double yaptı.


Olin Edirne 87 – 93 Torku Konya

                Düşme hattını yakından ilgilendiren maçta Torku Konya ilk çeyreği farklı önde kapattı ve rakibinin maça ortak olmasına izin vermedi. Olin Edirne de bir kez daha kötü savunma performansı sergiledi.

                Konya’da Troy de Vries 27s-7r-5a ile, Derrick Low 20s-6r-12a ile müthiş bir maç çıkardılar. Olin’de Darius Washington 23s-6r-5a ve Barış Güney 15s-7r-8a ile oynadılar.


Mersin BŞB 75 – 77 Banvit

                Mersin bir kez daha elindeki maçı verdi, Banvit son çeyreği iyi oynayarak bir galibiyete daha imza attı.
                Banvit’te EJ Rowland 22s-7r-3a-2tç ama 4 tk ile oynadı. Mejia 15s-6r-2a ama 6 tk ile oynadı. Mersin’de Barbour 14s-11r ile takımın en etkili oyuncusu oldu.  
               
               







twitter.com/arifsahin1

Nadal bizleri yine şaşırttı!

              Rafael Nadal uzun süreli sakatlığının ardından geçen sezon Şili Açık ile sahalara dönmüş ve tam anlamıyla muhteşem bir sezon geçirmişti.
                Şili’de final oynayan Nadal daha sonra Brezilya ve Meksika turnuvalarını kazandı; Indian Wells’i kazandıktan sonra, Monte-Carlo’da finalde Djokovic’e yenildi, toprak kortlarda Barcelona-Roma-Madrid ve son olarak Roland Garros’u kazandı; sezonun tek ciddi hayal kırıklığını Wimbledon’da yaşadıktan sonra Kuzey Amerika’da Rogers Cup-Cincinnati Masters ve Amerika Açık şampiyonluklarıyla dünya 1 numarasına tekrar yükseldi.

                2014’ün ilk 4 ayı itibariyle ise Rafael Nadal’dan beklenmedik bir performans izledik. Aslında sakatlıktan sonra 2013’te böyle düşük bir performans göstermesini beklerdim ama sakatlık sonrası müthiş oynayan Nadal düşük performansını 2014’e saklamış.
                Sezonun ilk grandslam’i olan Avustralya’da final oynayan Nadal sakatlığının da etkisiyle finalde Wawrinka’ya yenildi. Rio’da sezonun ilk toprak kort turnuvasında yarı finalde Andujar ve finalde Dolgopolov karşısında beklenenden çok fazla zorlanan yine de şampiyonluğa ulaştı. Indian Wells’te daha üçüncü turda Dolgopolov’a elendi. Miami’de finale kadar iyi geldi ama finalde Nole karşısında kötü bir performans sergileyerek yenildi.

                Nadal’ın en kötü performansı ise Nisan ayında geldi. Avrupa’da toprak kort sezonunun başlamasıyla Nadal’ın performansını tekrar yükseltmesini bekliyorduk ama ilk iki turnuva itibariyle hayal kırıklığı oldu. Monte-Carlo çeyrek finalinde vatandaşı David Ferrer’e yenilerek yıllar sonra bu turnuvada finale kalamamış oldu ve her daim yendiği Ferrer’e yenilerek performansının düşüşte olduğunu da gösterdi. Ertesi hafta Barcelona’da ise daha kötüsü oldu. Daha düşük profilli olan turnuvada ikinci turda Albert Ramos karşısında çok zorlanan Nadal çeyrek finalde ilk seti domine etmesine rağmen vatandaşı Nicolas Almagro’ya yenildi. Yenildiği isim de Almagro yani. Son iki yıldır önemli düşüş sergileyen ve özellikle bu sezonu kötü oynayan Almagro.

                Şimdi Nadal’ın test edileceği en önemli aya giriyoruz. Mayıs ayında Madrid-Roma ve son olarak Roland Garros turnuvaları var. Bir haftalık aranın ardından Rafa’nın Madrid’e katılacağını biliyoruz. Rafa’nın esas performansını o turnuvalarda göreceğiz ama sezonun ilk dört ayında bildiğimiz Rafa’dan uzak olduğu da gerçek.









               

sahinarif88@hotmail.com

25 Nisan 2014 Cuma

SON ŞAMPİYON DÖRTLÜ FİNALDE YOK: MADRİD RÖVANŞI ALDI

Geçtiğimiz yıl Euroleague finalinde muhteşem bir geri dönüşe imza atıp Madrid’i deviren Olympiakos 2 yılın ardından ilk defa dörtlü finale kalamadı. Top 16’nın son maçında bir sürprize imza atıp maçı kaybeden Madrid, grubu 2.bitirip Olympiakos ile eşleşmişti.  Basketbol camiası bu tercihi istikrarlı bir kadrosu olan Madrid’in tek maç üstünden oynanan dörtlü finalde olası bir şans faktörüne izin verilmemesi ve geçen yılki belalısı Olympiakos’u saha avantajını kullanarak saf dışı bırakmak istemesi olarak değerlendirmişti. Açıkçası oldukça akla yatkın olan bu tercihin sonucunda Madrid istediğini aldı. Böylece Madrid açısından hem rövanşı alınmış oldu hem de son iki yılın şampiyonunun karizması çok fena çizildi.

Maçın Hikayesi
Esasında Madrid adına ilk iki maçta ne yazdıysak bu maç için de aynı şeylerin geçerli olduğunu söyleyebiliriz. Bu nedenle bu keyifli mücadele için çok detaya girmeden ilk çeyrekten itibaren Madrid’in sayı farkını açmaya Olympiakos’un ise oyunda kalmaya çalıştığını ifade edebiliriz. İlk çeyrekte özellikle S. Lull’un sayılarıyla iyi bir rtim yakalayan Madrid çeyreği 18-12 önde geçti. İkinci çeyrekte bir ara farkı çift hanelere çıkaran Madrid Olympiakos’un sayılarına cevap veremeyince ilk yarı 40-34 Madrid üstünüğü ile sona erdi.
İlk yarının dikkat çekici istatistiği Spanoulis’ten geldi. 9 sayı ve 4 asist ile ilk yarıda potaya bırakılan 34 sayının 17’sine direk katkı yapan Spanoulis aynı sürede 5 top kaybı yaptı. Bu kayıplardan 2’sinin Madrid oyuncuları tarafından 3’lük ile cezalandırıldığını belirtelim.
İkinci yarı yine Madrid kontrolünde geçti. Çeyrekte uzun süre 9-13 arasında giden fark Petway ‘in tam zamanında gelen üst üste iki 3’lüğü ile 7’ye kadar indi. Felipe Reyes, Rudy Fernandez ve I. Bourousis’in etkili olduğu bu çeyrek 59-52 Madrid üstünlüğü ile sona erdi.
Son çeyrekte savunma motivasyonunu düşen Olympiakos’un bu zaafını iyi değerlendiren Madrid, 5 hücumda üst üste hücum ribaundlarını alıp bir de bu ikinci şansları sayılarla sonlandırınca Olympiakos’un gardı iyice düştü. Spanoulis’in tek başına ayakta kalmaya çalıştığı bu çeyrekte ona yardım edecek ikinci bir oyuncu çıkmayınca maçın bitimine 3 dakika kala seriyi Madrid’in aldığı belli oldu. Karşılıklı baskletlerle geçilen son bölümün ardından maç 83-69 sona erdi.

Genel Yorum
Ben bu son maçı Madrid’in alacağından emindim. Yani demek istediğim şu; evet Olympiakos’un süre alan oyuncuları formda değildi ancak formda olsalar dahi buna Madrid’in karşılık verecek motivasyon ve oyunculara sahip olduğunu biliyorum. İşte ev sahipliği avantajı bu yüzden önemli. Taraftarlar bu maçı kaybetmelerine izin vermezlerdi diye düşünüyorum, nitekim hakemlere yönelik çok az baskı birkaç pozisyonda sonuç verdi sonrasına da gerek kalmadı zaten. Bugün TKBL Play-Off maçında da aynı durum yaşandı. Kötü bir oyun ortaya koyan GS Odeabank seyirci desteği ile ayakta kaldı ve son çeyrekte FB’nin fişini çekti.
Olympiakos’un oyuncuları formda değildi dedik ancak gerçekten de özellikle 29 dakika süre alan Dunston ilk basketini maçın bitimine 5 dakika kala buldu ve kötünün kötüsü bir performans ortaya koydu. Yine Mantzaris 20 dakika süre alıp sadece 2 sayı buldu asist yapamadı. Sloukas da oyuna bir türlü giremedi ve maçı 3 sayı ile tamamladı.


Bu seriden sonra oldukça morallenen Madrid’in ilk maçta Barcelona’yı geçip kupaya uzanacağını düşünüyorum. Yani dörtlü final tahminim Real Madrid-CSKA finali ve gülen tarafın Madrid olacağı. Genelde bu tür tahminleri kayıt altına almak risklidir ama benim değerlendirmem buJ

Gaziantep’in gücü yetmedi

             Eurochallenge final-four yarı finalinde Reggio Emilia temsilcimiz Royal Halı Gaziantep’i 66-55 ile yenerek finale kaldı.
               

Maçın Hikayesi
               
                Maç baştan sonra Reggia’nın üstünlüğüyle geçti. İlk saniyelerde James White’ın bulduğu basketle öne geçen Reggia Andrea Cinciarini’nin sürüklediği hücumlarla 7.dakikada farkı çift hanelere taşıdı: 17-6 Royal Halı 13.dakikada 22-22’yle skoru eşitledi ama öne geçme fırsatlarını değerlendiremedi. Bu dakikadan sonra Cinciarini-White-Silins-Cervi’nin etkili oyunları ve Barış-Bremer ikilisi başta olmak üzere Gaziantep takımının hücumda etkili olamamasıyla üstünlüğü ele alan evsahibi takım devreyi 33-28 ile önde geçti.
                İkinci yarıda farkı giderek açan Reggio Emilia farklı galibiyete ulaştı.

               



İstatistikler

                Reggio’da Cinciarini 13s-12r-6a ile maçın yıldızı oldu. White 12s-5r-3tç, Silins 14s-4r ve Kaukenas 12s-6a ile oynadılar.
                Gaziantep’te Stevic 10s-10r ile oynarken, Borovnjak 14s-7r ama 7 top kaybı ile oynadı. Barış-Bremer ikilisinin toplam istatistiklerine bakalım; 3/14 saha içi isabet, 2a-3tk.


Genel Yorum
               
                Reggio Emilia’nın kadrosu gerçekten daha iyiydi. Maç başındaki rüzgarla seyirci desteğini de arkalarına aldılar, özellikle Cinciarini fark yarattı. Royal Halı Gaziantep ise ilk yılında final-four oynayarak önemli bir başarıya imza attı. Şanssızlıkları yarı finaldeki kur’aları oldu diyebiliriz. Yine de Barış Ermiş-Ernest Bremer ikilisi iyi oynasalardı bu maç farklı gelişebilirdi. Sadece kötü oynamadılar, çok çok kötü oynadılar. Gaziantep dar rotasyonunun zararını da görmüş oldu. Ben Milli Takım için de Barış Ermiş diyordum ama Cinciarini gibi sıradan bir gard karşısında dağılan Ermiş üst seviyede böyle oynayacaksa işi zor.




           Bu arada Reggio Emilia finalde Triumph Libersty ile karşılaşacak. Gaziantep ise üçüncülük maçında Szolnoki Olaj ile karşılaşacak.

               


               

                sahinarif88@hotmail.com

İlk roundda sürpriz yok

Euroleague finalisti iki ekibin maçı neden o finali oynadıklarını ve neden Galatasaray'ın o maçı kazandığını gösterir niyelikteydi. Yine Fenerbahçe yıldızlarının birebirdeki performansını öne çıkarmaya çalıştı ve başarısız oldu, yine Galatasaray dar rotasyonunu oyuncuların özverisi ile avantaja çevirdi. 
Maç Fenerbahçe'nin özellikle Esmeral ile bulduğu üçlülerin etkisiyle çok hızlı başladı. Yabancı kontenjanının etkisiyle Alba, Bone ikilisinden birini dışarıda bırakmak zorunda kalan Galatasaray Şebnem ile başladığı maçta istediği oyunu oynayamayınca Bone'u mecburiyetten çıkarıp, Alba Torrens'i oyuna sürdü ve Alba'nın hareketlendirmesi ile önce eşitliği sonra da skor olmasa da oyun üstünlüğünü aldı ve ilk yarı Fenerbahçe'nin 37-36 önde kapadı. 3. Periyoda sert savunma ve istekli oyunla başlayan Galatasaray boş şutlarda isabet kaydedemeyince skor olarak üstünlük sürekli el değiştirdi. 3. periyodun en ilginç anı son saniyede Angel'ın kendi yarı sahasının ortasından yolladığı skor anlamında çok önemli olan üçlüktü. Bu periyot da 53-51 Fenerbahçe üstünlüğü ile bitti. Son periyot ise neden Galatasaray'ın bu seride favori olduğunu ve Euroleague'i kazandığını gösteren performans geldi. Işıl Alben'in harika yönettiği hücumlar ile ritim yakalayan Galatasaray özellikle de maçın sonunu çok iyi oynayarak seride durumu 1-0'a getirdi. 

İkinci maç hakkında;
İki takım da artık birbirini çok iyi tanıyor ve ikinci maçtan itibaren savunma konusunda sertlik artacak, skor düşük seviyede kalacaktır. Fenerbahçe bugün olduğu gibi Birsel'le ve Esmeral'le organize hücum etmek yerine, oyun stratejisini yıldızlarının birebir hücumları üzerine kurarsa yenilgi kaçınılmaz olacaktır. İkinci maçtaki tahminim düşük skorların olduğu bir Galatasaray galibiyeti. 

CSKA Moskova güle oynaya final-four’da

           Euroleague play-off serisi son maçında CSKA Moskova baştan sona üstün götürdüğü maçın sonunda Panathinaikos’u 74-44 ile yenerek seriyi 3-2 kazandı ve final-four’a katılmaya hak kazandı.
               

Maçın Hikayesi
               
                CSKA Moskova’da Milos Teodosic kadroda yer aldı ama maça ilk beşte başlamadı. İki takım da maça çok iyi savunma yaparak başladı, CSKA takımın ilk 5 sayısının 4’ünü üreten Kaun’un skordaki etkinliğiyle öne fırladı ve 6.dakikada 11-4 ile öne geçti. İlk çeyrek 18-10 bitti.
                İkinci çeyreğin hemen başında Teodosic’in bulduğu üçlükle fark ilk kez çift hanelere çıktı. Panathinaikos’ta Loukas Mavro.’in devreye girmesiyle fark kapandı. CSKA’da kısalar Weems-Fridzon’un devreye girmesiyle ibre tekrar evsahibine döndü, PAO’da oldukça düşük bir yüzdeyle şut atınca fark açıldı: 35-21 (devre)

                İkinci yarının başında PAO biraz daha iyi gözüktü ama Kaun-Teodosic ikilisinin etkili oyunlarıyla farkı açan CSKA ilk kez 26.dakikada farkı 20 sayının üstüne çıkardı: 48-27 Üçüncü çeyrek 54-33 ile sona erdi. Son bölüm ise formalite icabı oynandı, farkı azaltamayan PAO ‘buraya kadar’ dedi.

               



İstatistikler

                CSKA’da Sasha Kaun 18s-9r-2b ve Viktor Khryapa 10s-6r-5a-3b ile oynadılar. Sakatlıktan dönen Teodosic maçı 7s-1r-3a ile tamamladı.
                PAO’da James Gist 11s-3a ile oynarken Diamantidis 0s-2r-4a-2tk ile vasatın altında bir maç çıkardı.


Genel Yorum
                CSKA Moskova’da seri boyunca göze batan en önemli nokta; Teodosic’in yokluğunda Jackson’ın sorumsuz oyunu, Weems’in de ona yeteri kadar yardımcı olamaması idi. Özellikle Atina’daki maçlarda bu eksiklik göze çarptı. Bugün takım ne zaman sıkışsa Teodosic devreye girdi ve takımı oynattı. Aaron Jackson da daha akıllı oynadı ve oyuna önemli katkılarda bulundu. Panathinaikos’ta ise Diamantidis vasat geçirdiği sezonu yine vasat bir oyunla tamamladı. Diamantidis etkisiz oynarken, Ukic-Curry-Wright da vasatı aşamayınca PAO’nun maç kazanması çok zor.Atina’daki ortam olmasa Panathinaikos seriyi buraya taşıyabilir miydi bilinmez ama tam kadro oynayan CSKA Moskova’ya normal şartlarda kafa tutmaları zor.  

                 





               
                sahinarif88@hotmail.com


Büyük kulüplerimiz arasındaki müthiş dayanışma!

        25 Nisan 2014 günü Beşiktaş Jimnastik Kulübü tarihi (!) bir açılım yaparak özetle Fenerbahçe’nin haklarının korunmasını ve Fenerbahçe için ‘kıyak’ geçilmesini talep etti. Yazının bütününü buraya alamayacağım, ilgilenenler (http://www.bjk.com.tr/tr/haber/58870/turkiye_futbol_federasyonu_na_cagri.html)
linkinden ilgili yazıya ulaşabilirler. Çağrıda maalesef ki klasik Türk taraftarı mantığıyla düşünülmüş ve büyük yanılgılara düşülmüştür.

            Birinci paragrafa bakalım; ‘’Herkes biliyor ve kabul ediyor ki, futbol dünyanın en güzel oyunudur.’’ Beşiktaş yönetimine böyle konuşma hakkını kim vermiş, merak ediyorum? Beşiktaş yönetimi değil, Beşiktaş taraftarı değil ‘herkes’ kabul ediyormuş futbolun dünyanın en güzel oyunu olduğunu. Diyelim ki, futbolun dünyanın en güzel oyunu olduğunu kabul ettik. Futbol dünyanın en güzel oyunu diye bu yazının gerisinde yazılanları da kabul etmek zorunda mıyız?

            İkinci paragrafa bakıyoruz. İkinci paragrafın yazılmasına hiç gerek yokmuş gibi duruyor. İkinci paragrafın tamamında spor kamuoyunun bildiği bilgiler tekrarlanıyor ve arada da ‘futbolun cilvesi’ gibi bir ifade kullanılıyor.

            Üçüncü paragrafta Beşiktaş ‘esas niyetini’ açıklıyor. ‘’Biz de diyoruz ki; madem futbol sevgidir, dostluktur, kardeşliktir. Madem futbol taraftarla bir olma, coşma ve kutlama yapmaktır. İşte bu yüzden Türkiye Futbol Federasyonu, şampiyonluk coşkusu yaşamak isteyen Fenerbahçe taraftarı için bu cezayı ertelesin ya da kurallar dahilinde başka bir formül bulsun.’’
           
            Bu kadar muhteşem (!) bir paragraf nasıl hazırlandı, merak ediyorum. Birincisi Beşiktaş yönetimi diyormuş ki ‘futbol sevgidir, dostluktur, kardeşliktir’. Çok uzağa gitmeye gerek yok. Geçen yılın tam da bu tarihlerinde oynanan Beşiktaş-Orduspor maçında ‘’Aybaba istifa’’ diye bağıran taraftarlar dövüldü mü? Dövüldü. Kim tarafından dövüldü? Beşiktaş Kulübü Futbol Direktörü Tamer Kıran’ın korumaları tarafından. O sırada Beşiktaş Başkanı kimdi? Fikret Orman. Bu olay da ‘futbolun sevgi, dostluk, kardeşlik’ olduğu ve ‘taraftarla bir olma, coşma, kutlama yapma’ olduğunu çok güzel bir şekilde göstermektedir.

            Paragrafın devamında ise işler iyice çığrından çıkmış. Beşiktaş Yönetim Kurulu da ‘’Anayasayı bir kerecik delmekle bişey olmaz.’’mantığıyla yola çıkmış ve Türkiye Futbol Federasyonu’ndan ‘şov’ amacıyla karar almasını talep etmiş. Bu talebi de kendi kulüpleri için yapmış olsalar, durum kabul edilebilirdi ama talep başka bir takım için, ezeli rakip olan Fenerbahçe için geliyor.




            Başka bir örneğe geçelim. 17 Şubat 2014 tarihinde Galatasaray Spor Kulübü de etkileyici (!) bir açıklamaya imza atıyor. İlgilenenler için yazının tamamı (http://www2.galatasaray.org/kulup/haber/19340.php) adresinde.

            Yazının en ilginç kısmı şu ; ‘’netice olarak önce Beşiktaş-Bursaspor maçında Ersan Gülüm'e haksız bir kırmızı kart gösterilmiş’’  

Ben hakem uzmanı değilim ama Ersan Gülüm’ün o maçtaki kırmızı kartının haklı olduğunu düşünüyorum. Diyelim ki, Ersan Gülüm’ün kırmızı kart görmesi haksız bir olay. Bunu Galatasaray’ın mı savunması gerekirdi? Galatasaray kendi hakkını savunurken nasıl haksız duruma düşüleceğinin dersini verdi adeta. Önceki haftalarda (sanırım aynı hafta) çok daha vahim bir hata yapıldı ve Kayserispor-Gençlerbirliği maçında ceza alanı dışında yapılan faul ceza alanı içine taşınarak penaltı kararı verildi. Galatasaray ‘hakem hataları’ konusunda çok hassas ise o fahiş hataya da tepki göstermeliydi. Ama ligdeki maçları ‘sizi ilgilendiren’ ve ‘sizi ilgilendirmeyen’ olarak ayırıyorsanız Ersan Gülüm’ün kırmızı kart gördüğü pozisyonla ilgili de yorum yapma hakkınız yoktur.



            2014 yılında bu kulüplerde oynayan futbolcular da gereksiz fair-play hareketleriyle gündem oldular. Galatasaray-Beşiktaş karşılaşmasında Cüneyt Çakır’ın ‘aut’ kararı verdiği pozisyon için Semih Kaya’nın ‘’Benden çıktı hocam, korner’’ demesi haftalarca yazıldı. Beşiktaş-Fenerbahçe maçında da Caner Erkin durduk yerde topu dışarı bıraktı ve haftanın centilmeni (!) ilan edildi.


            Futbolcuların da yöneticilerin de böyle sözde centilmenlikler sergilemesine benim karnım tok. Rakiplere şirinlikler yapmak için futbolu spordan çıkarıyorlar, şova dönüştürüyorlar, bunu da bizim alkışlamamız bekleniyor!
             

           


           



twitter.com/arifsahin1

Türkiye Süper Ligi – Genel Değerlendirme

        Değeri isminden belli olan ligimizin genel değerlendirmesini yapalım. Puan durumuna göre ligi birkaç bölüme ayırarak değerlendireceğim:





Şampiyon Fenerbahçe

           
            Fenerbahçe sezon başında Ersun Yanal’la anlaşmıştı, kadro kalitesine bakacak olursak, çok üst seviye yabancıları olmasa da takım bütünlüğüne bağlı olan oyuncuları sahip olan Fenerbahçe ligin ilk yarısında çok rahat bir şekilde lider oldu. İkinci yarının başında inişli-çıkışlı bir performans gösteren Fenerbahçe’ye rakipleri yaklaştı, Galatasaray puan farkını 4 puana kadar indirdi ama gerek Galatasaray-Beşiktaş’taki iç sorunlar, kadrolardan beklenen verimini alınamaması ve gerekse Fenerbahçe’nin tekrar vitesi yükseltmesiyle Fenerbahçe şampiyonluğa ulaştı.



İkincilik yarışı

           
            Fenerbahçe gelecek sezon Şampiyonlar Ligi’nde olmayacağı için lig ikinciliği çok önemli. Lig ikincisi gelecek sezon Şampiyonlar Ligi’ne direkt olarak katılacak ve üçüncü iki tane öneleme oynamak zorunda kalacak. Platini’nin ‘’Gelecek sezon Şampiyonlar Ligi’nden finansal fair-play nedeniyle hiçbir takım kapı dışarı edilmeyecek.’’açıklamasından sonra takımların bu açıdan da bir endişesi kalmadı. Son dört haftaya girerken Beşiktaş 55, Galatasaray ise 53 puanda. İki takımın da benzer zorlukta fikstürleri var gol averajı olarak iki takım da 49-28 durumdalar. Puan eşitliği durumunda ikili averaja bakılacak ve ikili averajda üstün olan Galatasaray ligi üst sırada bitirecek. Şampiyon belli olmuşken Beşiktaş-Galatasaray arasında önemli bir yarış yaşandığını görüyoruz.




Avrupa Ligi mücadelesi

           
            Bir başka çetin mücadele de arka sıralarda yaşanıyor. Ligi dördüncü sırada bitirecek olan takım gelecek sezon Avrupa Ligi üçüncü önelemesinde, beşinci sırada bitirecek olan takım da Avrupa Ligi ikinci önelemesinde yarışacak. Şu anda bu yarışta dört takımın ciddi şansı var; Trabzonspor-Sivasspor 46’şar puandalar, Kasımpaşaspor 44 ve Karabükspor 43 puanda. Son haftalarda Trabzonspor’un zorlanacağını düşünsem de diğer takımlar da çok sağlam takımlar değiller. Heyecan son haftaya kadar devam eder gibi görünüyor.





Orta sıralar

           
            Ligin son haftalarında orta sıralarda ‘amaçsız’ takımların oluşmasını engelleyen, en azından ‘amaçsız’ takımların sayısını azaltan tek sistem play-off/play-out sistemi. Ülkemizde bu sistem denendi ama başarısız olunca sistem revize edilmedi, medyadaki tepkiler yüzünden eski sisteme dönüldü. Bu ayrı bir tartışma konusu, ben bu yazının amacına döneyim.

            30.hafta itibariyle ligin neredeyse yarısı amaçsız durumda. Sırasıyla Gençlerbirliği, Akhisar, Bursaspor, Eskişehirspor, Çaykur Rizespor, Gaziantepspor ve Torku Konya matematiksel olarak yukarı çıkma/ligden düşme ihtimalleri olan ama bu ihtimaller minimuma indirgenen takımlar.





Düşme potası


            Son dört sırada yer alan Elazığspor, Kayseri Erciyesspor, MP Antalyaspor ve Kayserispor takımlarından üçü seneye ligde yer almayacaklar. Kayserispor şu anda 26 puanda ve ligde kalmak için performansını epey yükseltmek zorunda. Fikstür olarak da dezavantajlı olan Kayserispor ligde kalırsa bu gerçek bir ‘başarı hikayesi’ olacaktır. Elazığ 31, Erciyes 30 ve Antalyaspor 28 puandalar. 32.haftada oynanacak olan Elazığspor-Antalyaspor maçının önemi çok büyük.







            sahinarif88@hotmail.com

24 Nisan 2014 Perşembe

KARTALLAR AVANTAJLI: 2-1

Bu maçın Avrupa Ligi yarı final maçından öte Türk futbolseverler özellikle Fenerbahçe taraftarları açısından ayrı bir önemi vardı. Bildiğiniz gibi tam 1 yıl önce futbolda tarihinin en önemli kulüp başarısına ulaşan Fenerbahçe’nin yarı final maçındaki rakibi Benfica idi ve dakikalar 68’i gösterene kadar Fenerbahçe finale doğru yol alıyordu. Ancak altıpas içindeki karambolde skoru bulan Cardozo Fenerbahçe’yi kupa dışına itmişti. Ancak sonraki süreç sanki Fenerbahçe’nin ahı tutmuşçasına işledi ve Benfica hem Avrupa Ligi finalini hem de lig şampiyonluğunu son dakika golleriyle kaçırdıJ


Maçın Hikayesi

Cüneyt Çakır’ın düdüğü ile maça hızlı başlayan Benfica taraftar desteğini de arkasına alarak 3. dakikada daha birinci duran toptan golü buldu. Garay’ın golünden sonra Juventus menajeri Conte adeta buz tuttu. İlk 11’lerden bahsetmeyeceğim ancak Juventus orta saha oyuncusu Arturo Vidal’in yokluğunu maç boyunca hissetti. Vidal, Galatasaray maçlarında kilidi açan pasları ve kritik penaltı golüyle önemli işler yapmıştı. İlk yarıda etkili kontra ataklar bulan Benfica son paslarda isabet bulamayınca birçok ataktan eli boş döndü. Juventus ise en etkili pozisyonu 32.dakika S. Lichtsteiner ile buldu. Bu oyuncunun yakın mesafeden kafa vuruşu uzak direkten auta çıktı.
İkinci yarı beklediğim gibi daha hızlı geçti. 56. Dakikada Benfica’nın penaltısını Cüneyt Çakır vermedi. Pozisyona çok yakın olan Çakır; “Penaltı, penaltı gibi olmalı” anlayışının sonucu olarak düdüğü çalamadı. Karşılıklı ataklarla geçen dakikaların ardından 73. Dakikada kurnaz Tevez dengeyi getirdi. Maç böyle bitecek derken 84’te Cardozo’nun yerine giren Lima avantajı Benfica’ya getiren golü buldu ve maç 2-1 Benfica lehine sona erdi.

Genel Yorum
Yarı final ilk maçında avantajın Benfica’da olduğunu söyleyebiliriz. İki takım da liglerinde oldukça rahatlar bu nedenle taraftar baskısı yok denecek kadar az. Benfica için Avrupa Ligi girişte belirttiğim sebeplerden dolayı önemli ancak Juventus için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Juventus’lu taraftarlar geçen sene Chelsea’li taraftarların yaşadığı bir psikoloji içinde. Geçtiğimiz yıl Kupa-2’yi kaldıran Chelsea’nin bazı taraftarları sevinelim mi üzülelim mi diye bloglar kurduklarını medyadan öğrenmiştikJ. Juventus’un kalibresindeki takımlar Şampiyonlar Liginde olağanüstü maçlar çıkartırken onlar ikinci sınıf bir kupada finali kovalamaya çalışıyorlar. Bu nedenle bir Şampiyonlar Ligi maçı olsaydı finalde Juventus’un olacağını söyleyebilirdik ancak ben rövanş maçında tribünlerin dolacağına bile emin değilim. O yüzden Benfica öyle veya böyle finale adını yazdırabilir

Sevilla turu araladı

               Avrupa Ligi yarı final ilk maçında Sevilla, Valencia’yı 2-0 ile yendi.

                Bu sezon iki takımı da yakından takip etmedim. İspanya Ligi’nde oynanan ilk maçı Valencia 3-1 kazanmış, rövanşında ise 0-0 berabere kalmışlar.

                Maça iki takım birbirini tartarak başladı. Taraftar desteğini arkasına alarak gaza basan Sevilla ilk tehlikeyi 26.dakikada yarattı ama Bacca yakaladığı önemli fırsatı gole çeviremedi. Sevilla için gol adeta ‘geliyorum’ dedi ve Sevilla 33.dakikada Mbia’nın duran top sonrası bulduğu gol ile öne geçti, hemen 3 dakika sonrasında kontra atak sonunda Bacca farkı ikiye çıkardı. Devrenin sonunda bu kez Fazio gole yaklaştı ama farkı açamadı.

                Valencia ikinci yarıda topa daha fazla sahip oldu ama ilk ciddi gol şansını 66.dakikada Vargas ile yakaladılar. Vargas’ın vuruşu dışarıya çıktı. Valencia daha sonra maçın son bölümünde 87.ve 88.dakikalarda gole yaklaştı ama bir türlü golü bulamadı ve maç bu şekilde sona erdi.

                Rövanş öncesi Sevilla önemli bir avantaj yakaladı ama Valencia’nın çeyrek final ilk maçında da    3-0 kaybedip sonra turu geçtiğini unutmayalım.





                Arif ŞAHİN

Galatasaray lige galibiyetle döndü

         Beko Basketbol Ligi’nde erteleme maçında Galatasaray LH deplasmanda Trabzonspor MP’ı 69-75 ile yendi.

Trabzonspor MP  69 – 75 Galatasaray LH

                Galatasaray Hairston-Furkan yerine Sinan-Ersin’le maça başladı.

Maç oldukça düşük bir tempoda başladı, yaklaşık olarak ilk 2.5 dakika boyunca sayı çıkmadıktan sonra Jerome Randle’ın basketi geldi. İlk 5 dakika 2-4 ile geçildikten sonra Trabzonspor’da Stipanovic’in kaçırdığı şutlar ve yanlış tercihleri oyuna etki etti. İlk bölüm 11-12 ile geçildi.
                Trabzonspor ikinci çeyreğe iyi başladı ve 16.dakikada skoru 26-22 yaptı. İlk yarının sonlarına doğru oyuna giren Furkan Aldemir’in etkili oyunuyla Galatasaray devreyi 34-35 ile önde bitirdi.
               
                Üçüncü çeyrek karşılıklı basketlerle başlarken çeyreğin ortasından itibaren Zoran Erceg’in skorer oyunuyla Galatasaray farkı açtı ve çeyrek sonunda skoru 52-58 yaptı.
                Çeyreğin başında skor 52-59 olduktan sonra Trabzonspor 14-9’luk bir seri yakalayarak bitime üç dakika kala farkı iki sayıya indirdi: 66-68 Son dakikalarda Tutku-Penney’nin şutları isabetsiz olurken Galatasaray da büyük hatalar yapmadı, skor üretti ve galibiyete gitti.

                Galatasaray’da 19s-6r ile oynayan Zoran Erceg maçın en skorer oyuncusu oldu. Carlos Arroyo 13s-6a ve Furkan Aldemir 10s-4r-3b ile oynadılar.
                Trabzonspo’da Kirk Penney 14 sayı üretti ama çok kötü şut attığını da belirteyim. Tutku Açık 11s-6a ve Kaya Peker 9s-11r ile oynadılar.
               
               





twitter.com/arifsahin1


Ligde bu hafta

           Beko Basketbol Ligi’nde normal sezonun 28.haftası Cuma-Pazartesi arasında oynanacak maçlarla tamamlanacak.

           
Zirve

            Banvit’in liderliğin arkasından ligi 2.sırada Fenerbahçe Ülker, 3.sırada Anadolu Efes’in bitireceği hemen hemen kesinleşti. Fenerbahçe Ülker Cumartesi 14:00’te Uşak deplasmanına çıkacak. Aynı gün Efes de Telekom’u ağırlıyor.


Dördüncülük yarışı
           
            Dördüncülük için şu anda Beşiktaş avantajlı duruyor ama Galatasaray ertelenen maçlarını kazanması durumunda avantajı elde edebilir. Pınar Karşıyaka da bir galibiyet geriden gelse de son haftalarda form yakalarsa avantajı elde edebilir ama Karşıyaka’nın Beşiktaş-Galatasaray’dan çok Efes-Fenerbahçe’yle eşleşmeyi arzu edeceğini düşünüyorum. Uşak ise ligi yedinci sırada bitirecek gibi duruyor.


Sekizincilik yarışı

            Sekizincilik yarışı Tofaş ile Royal Halı Gaziantep arasında. Gaziantep’in bu haftaki maçı Eurochallenge fikstürü nedeniyle ertelendi. İki takım arasındaki mücadele son hafta oynanacak olan Tofaş-Gaziantep maçına kalacak. Türk Telekom ise Manny Harris transferini ikinci yarının başında yapsaydı şu anda 8.lik yarışının içinde olacaktı.  


Düşme hattı

            Cumartesi 17:00’de çok kritik Olin Edirne-Torku Konya maçı var. Yine de bu maçın kaybeden takımının Mersin karşısında avantajlı olduğunu düşünüyorum.








sahinarif88@hotmail.com
twitter.com/arifsahin1

           


Teniste bu hafta : ATP Barcelona ve WTA Stuttgart

         Mayıs ayı öncesi ATP’de Barcelona ve WTA’de Stuttgart turnuvalarıyla toprak kort sezonunun heyecanı artıyor. İki turnuvayı da inceleyelim…



           
ATP Barcelona

           
            Tablonun en üstünde Rafael Nadal var. Alışageldiğimizin aksine vasat bir toprak kort başlangıcı yapan Nadal bugün Dodig’le, yarın da Almagro-Verdasco maçının galibiyle karşılaşacak.

            Yarı finalin ikinci tenisçisi sürpriz bir isim olmaya aday. Tablonun o kısmında yer alan dört seribaşı raketten üçü erken elendi; Janowicz, Fognini ve Granollers. Yarı final için en büyük aday Kohlschreiber ama Thiem-Giraldo isimlerinden de sürpriz gelebilir.


            Üçüncü yarı finalist için büyük sürpriz yok. Çeyrek finalde Robredo-Cilic galibiyle Golubev-Nishikori galibi karşılacaklar.

            Tablonun en altında yer alan David Ferrer dün sürpriz bir yenilgi aldı. Rus Gabashvili Ferrer’i iki sette yenerek turnuvanın en büyük sürprizine imza attı. Tablonun alt bölümünde Dolgopolov da erken elendi. Çeyrek finalde muhtemelen Gulbis-Gabashvili eşleşmesi olacak.






WTA Stuttgart


            Tablonun en üstünde Agniezka Radwanska yer alıyor. Radwanska çeyrek finalde muhtemelen zorlu bir rakiple eşleşecek. Her ne kadar kötü bir yıl geçiriyor olsa da, Maria Sharapova bu turnuvanın son iki yıldaki şampiyonu ve Radwanska’nın kötü bir kur’a çektiğini söyleyebiliriz.

            Radwanska-Sharapova’nın galibi yarı finalde muhtemelen Errani-Kerber galibiyle oynayacak. Geçtiğimiz iki yıl bu turnuvada çeyrek final-yarı final oynayan Kerber’in bir adım daha atacağına inanıyorum.


            Tablonun alt kısmının üstünde sezonun flaş ismi Flavia Pennetta ile kanseri yendikten sonra sahalara dönen Alisa Kleybanova karşılaşacaklar. Kleybanova, Kvitova’yı eleyip formda olduğunu gösterdi ama Pennetta da zayıf bir rakip değil.

            Tablonun en alt kısmı ise çok zorlu. Çeyrek final öncesi Sırp Ana Ivanovic ile 2011 şampiyonu evsahibi Julia Goerges karşılaşacaklar. En altta ise ‘toprak uzmanı’ Kuznetsova ile yılın formda isimlerinden Simona Halep karşılaşacaklar.






sahinarif88@hotmail.com

twitter.com/arifsahin1

23 Nisan 2014 Çarşamba

İlk raund Real Madrid'in

   Şampiyonlar ligi yarı final eşleşmesi denilince ilk akla gelen ve her yarı final eşleşmeleri ayrı bir hikayeye sahip olan iki dev maça beklenen kadrolarla başladılar. Real Madrid'in Bale'in soğuk algınlığı problemi nedeniyle Isco ile başlaması iki takımın ideal 11'lerindeki tek farklılıktı. Karşılaşma Bayern'in bu yılın genelindeki gibi baskılı oyunuyla başladı ve 17.dakikada ciddi bir pozisyon kaçırsa da, o kaçan pozisyonun dönüşünde Real Madrid Benzema ile öne geçti, 1 dakika sonra da Ronaldo ile farkı ikiye çıkarma şansını kaçırdı. Arkasından 23.dakikada da kontra atakta Di Maria bir pozisyona girdi. Ancelotti'nin planı da bu dakikalarda çok net ortaya çıkmıştı: Parking The Bus.
İlk yarının kalanında da Real Madrid rakibine hiç boş alan bırakmayan ve oyunu bozmaya yönelik anlayışı yansıtmaya devam ederken, 41. Dakikada Di Maria'nın ayağından da çok net bir fırsat kaçırdı. Devre tam Ancelotti'nin istediği şekilde 1-0 bitti. 
Ikinci yarı özellikle 60.dakikaya kadar düşük temposu ile seyir zevki oldukça düşük sekilde başladı. Guardiola 67.dakikada Lahm'ı sağa çekip, Martinez'i orta sahaya Rafinha yerine alarak hatasını bir nevi kabul etmiş oldu. Kalan süre boyunca Real Madrid kontratak kovalarken Bayern Münih de aynı sıkıcı ve sonuç vermeyen oyununu oynamaya devam etti. Götze'nin 84. Dakikada kaçırdığı pozisyon Bayern adına maçtaki en önemli andı. Guardiola'nın sistemi bir kez daha Real Madrid karşısında işlemez duruma gelmiş oldu.

Rövanş Beklentileri
Real Madrid için önemli olan bu maçı gol yemeden mümkünse gol atarak bitirmekti ki bunu da başardı. Rövanşta şuursuzca saldıracak ve arka bölümde açıklar bırakacak olan Bayern karşısında daha fit bir Bale ve Ronaldo'yla oynayacak olan Real Madrid turu rahatlıkla geçecektir diye düşünüyorum.