BARCELONALAŞTIRAMADIKLARIMIZDAN
MISINIZ?
Öncelikle Bu blogun takipçileri için samimi olmak
adına bazı açıklamalar yapmak durumundayım. Birincisi futbol ile ilgili
yazılarda basketbolda olduğu gibi maç havası tadında yazılar yazmam.
Basketbolda maçın hikayesini an be an yazmamın sebebi bunu yapan kişi ve yazı
sayısının hakikaten çok az olması. Yazılanların da maçı değil başka bir şeyi
yazıyor olmaları da bir başka motivasyon benim için. Maçı izlemeyenler veya
izleyip de ana kapılanlar için bu gibi yazılar çok önemli oluyor.
Futbolda ise aynı durum sözkonusu değil.
İstemediğiniz kadar adam ve yazı maçın hemen ardından bir tık ötenizde.
Aralarında bu işi iyi yapanlar da var hakikaten. O yüzden daha iyisi varken benim
yazmama gerek yokJ
İkincisi yurt dışında sıkı bir Madrid
sempatizanıyım. Barcelona’dan hem oyun sistemi hem de kulübün temsil ettiği
değerler sebebiyle pek hazzetmiyorum. Ayrıca menajerlik yapsam Messi’yi değil
Ronaldo’yu takımımda isterim. Bu nedenle yazdıklarım kesinlikle objektif değil.
Bunları bilerek okumanızı rica edeceğimJ
Bu geceki Kral kupası maçında net olarak ortaya
çıktı ki Barcelona gol atamayınca ortaya koyduğu oyun belli bir sürenin sonunda
sıradanlaşıyor. Ben zaten 2-3 yıldır Barcelona’nın bol bol kısa ve hızlı
paslara dayanan oyunundan sıkılıyorum. Evet golle sonuçlanınca gerçekten göze
hoş gelebiliyor. Ama 50 girişimin sadece 1 veya 2 sinin gol olması benim gibi
adrenalin sevdalılarına hitap etmiyor maalesef. Öyle ki kalenin ağzında şut
çekmek yerine bir ekstra pas daha yapılınca bende sigorta atıyor.
Bu geceki maç bizim köylü ligimizdeki FB-GS
derbisine benzer şekilde gergin başladı ve gerginlik belli bir seviyenin altına
hiç düşmedi. Ronaldo’suz Madrid gerçekten sırıttı. Organize tek bir atak dahi
yoktu. Ancak Madrid’in şansı Barcelonalı yıldızların da sahada varla yok
arasında olmalarıydı. Ve tabi ki Bale farkı! Bu adama futbol gerçekten
yakışıyor. Hem fizik hem de tekniğin birleştiği iki adam yani Ronaldo ve Bale
aynı takımda oynuyor. Madridliler gerçekten çok şanslı!
Henüz 14. Dakikadaki yarım pozisyonun Real lehine golle
sonuçlanması maçı daha da zevkli hale getirecekti ki yine Barcelona’nın o
sıkıcı oyunu başladı. Allah’tan Real arada kontra ataklarla biraz nefes aldırdı
ama ilk yarıda futbol adına hiçbir şey yoktu diyebiliriz. İlk yarıda bir
parantezi de Neymar için açalım. Anormal agresif tavırlar Barcelona ekolüne
yakışmıyor. Bu tür çirkinliklerin yakıştığı adamlar var Pepe ve Melo gibiJ
Herşey yerinde güzel, rol çalmak yerine ikinci yarıda biraz içeri katedip gole
daha yakın olması gerekiyordu.
İkinci yarıya yine Madrid’in kontra atakları
damgasını vurdu. Ancak 68. Dakikada genç savunmacı Bartra’nın kafa vuruşu
gerçekten iyiydi. Gerçi ezbere bir vuruştu ama o topun çıkarılması imkansızdı.
Maça denge gelince Barcelona’nın sıkıcı oyunu tekrar başladı. Yine Madrid
savunmasını kısa paslarla cepheden aşmaya çalıştılar ancak ceza sahasına bile
giremediler. Ve 85’te Bale sahneye çıkarak finali yaptı.
Madrid’i takip eden fubolseverler Madrid’in bir
final takımı olduğunu bilirler. Bugün de takımın marka ismi Ronaldo olmadan
maçı almayı bildiler. 90 dakika boyunca tek bir organize atak
gerçekleştiremeyen Madrid, kontrataklar ve şansın yardımıyla Kral kupasını
müzeye götürmeyi başardı diyebiliriz.
ukara902@gmail.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder