Beko Basketbol Ligi’ni lider bitiren Banvit ile ligi
dördüncü sırada bitiren Galatasaray LH yarı final serisinde karşılaşıyorlar.
İki takım geçen sezon final serisinde karşılaşmıştı, son dört yılda üçüncü kez
bir play-off serisi oynayacaklar. Son üç yıldaki iki seriyi de Galatasaray
kazanmıştı. O serilerde Banvit’in başında Orhun Ene’nin olduğunu da not edelim.
Yarı finale
nasıl geldiler?
Banvit
normal sezonu açık ara lider olarak tamamlamıştı. Bununla beraber Banvit’in
Türkiye Kupası ve Eurocup’ta kötü sonuçlar aldığını görüyoruz. Ligde final
yapılamaması durumunda Banvit’in çok da iyi bir sezon geçirmediğini
söyleyebiliriz. Eski oyuncularla yeni oyuncuları iyi karıştırdılar, iyi bir
takım havası yakalandı, Itoudis’in çok iyi bir koç olduğu ortaya çıktı ama
sonuç olarak ligde yarı final-Eurocup’ta ikinci tur-kupada ilk tur tatmin edici
sonuçlar değil.
Çeyrek
final serisini kısaca hatırlayalım; Banvit Tofaş’ı 2-0’la geçti ama iki maçta
da çok zorlandı, seri Tofaş lehine 2-0 da sonuçlanabilirdi. Banvit ilk maçta
uzun süre boyunca Rowland’dan faydalanamadı, Itoudis cesur bir hamle yaparak
kritik dakikalarda Rowland yerine Markovic’i tercih etti. Mejia da çok ekstra
bir performans sergiledi, Simmons’ın da her zamanki performansını göstermesi
galibiyeti getirmişti. İkinci maçta da Rowland-Mejia üzerinden oynadılar.
İkinci maçta Itoudis Aminu-Markovic değişikliğiyle bir kumar oynadı, Edge katkı
yapmasaydı kumarı kaybedecekti. Serinin iki maçında da Chuck Davis fazla katkı
vermedi, Mejia-Simmons çok iyi oynadılar.
Galatasaray LH normal sezonu bir
önceki sezon kadar iyi geçirmedi. Bunun iki büyük nedeni sakatlıklar ve
Euroleague fikstürüydü. Sakatlıklar ve Euroleague fikstürü başarısızlığın
bahanesi olamaz, Ergin Ataman rotasyonu doğru kullansaydı, takımın bütün yükünü
30+ yaşında olan, sakatlık geçmişleri olan oyuncuların üstüne yıkmasaydı takım
ligde daha başarılı olabilirdi. Ligin ikinci yarısında net bir şekilde
gördüğümüz üzere Galatasaray oyuncuları da lige konsantre olmakta zorlandılar.
Euroleague’de çeyrek finale giderken, ligde açık açık maç seçtiklerini, kolay
maçlara asıldıklarını gördük.
Çeyrek final serisini kısaca
hatırlayalım; Galatasaray Beşiktaş’ı geriden gelerek 2-1’le geçmeyi başardı.
Şöyle de diyebiliriz; ilk maçın ilk 25 dakikasında Galatasaray iyi oynadı, ilk
maçın son 15 dakikası ile ikinci maçın ilk 10 dakikasında Beşiktaş iyi oynadı,
ikinci maçın son 30 dakikasında iki takım da kötü oynarken, maçı GS kazandı.
Son maçın ise tamamında Galatasaray iyi oynadı. Buna rağmen, Ahmet Kandemir ‘’Böyle elenmeyi hak etmemiştik.’’gibi
çok ilginç bir cümle kurabildi, halbuki Beşiktaş’ın son maçta gösterdiği
performansı çok iyi izlemiştik. Biz Galatasaray’a dönelim. Galatasaray son
maçta çok iyi oynadı. Galatasaray’ın rotasyondaki tüm oyunculardan katkı
aldığı, koç Ergin Ataman’ın oyuna doğru yerlerde müdahale ettiğini gördük. Bu
sezon bunu birkaç kez görmüştük, Galatasaray birkaç oyuncu 30-35 dakika sahada
kalmadığında, rotasyon 7-8 kişi olmadığında gerçekten çok iyi oynayabiliyor.
Saha
avantajı
Banvit bu
sezon ligde kendi sahasında oynadığı tüm maçları kazandı. Daha etkileyici bir
istatistik söyleyeyim, Bandırma’da Efes hariç tüm takımları ciddi farklarla
yendiler. Efes maçında ise üçüncü çeyrekte 15 sayı farkla geriye düşmelerine
rağmen maçı çevirmeyi başardılar. Banvit’in Ene döneminde normal sezonda benzer
iç saha performansları vardı ama play-off döneminde bunu sürdüremediler. 2011
yılındaki yarı final serisinde de Galatasaray’a karşı saha avantajına
sahiplerdi ama seriyi kaybettiler. Banvit iç sahada önemli bir taraftar
desteğine sahip olsa da kritik maçlarda bu avantajı çok iyi kullanamadıklarını
görüyoruz.
Banvit’in
bu yılki deplasman performansı da etkileyiciydi. Eurocup’ta deplasmanlarda çok
zorlansalar da ligde Beşiktaş ve Pınar Karşıyaka dışındaki bütün deplasman
maçlarını kazandılar, özellikle Fenerbahçe Ülker deplasmanında aldıkları
galibiyet çok etkileyiciydi.
Galatasaray’ın
dış saha performansına bakalım. Galatasaray bu sezon Euroleague’de önemli
deplasman performansları gösterdi. (Bayern
Münih-Partizan deplasmanları) Ligde ise deplasmanlarda pek başarılı
olamadı. Ligin başlarında oynanan ve farklı kazandıkları Pınar Karşıyaka-Uşak
deplasmanlarıı haricinde ligdeki hiçbir ciddi deplasman maçını
kazanamadıklarını, hatta deplasman maçlarında ağır yenilgilere uğradıklarını
gördük. Bu yenilgilerde ‘maç seçme’ önemli bir olgu oldu. Galatasaray’ın
örneğin Fenerbahçe maçına daha çıkmadan maçı kaybettiğini gördük.
Galatasaray’ın
normal sezonda gösterdiği iç saha performansı da kafa karıştırıcı oldu. GS
Euroleague’de bir tane bile ciddi iç saha maçını kazanamazken ligde de
Banvit-Karşıyaka maçlarını kaybettiler.
Koçlar
İki koçun
da taktiksel olarak başarılı olduklarını söyleyebiliriz. Ligde karşılaştıkları
iki maçta ve sezonun genelinde Itoudis’in Ataman’a karşı ciddi şekilde önde
olduğu da ortada. Hatta, Itoudis sezon boyunca Ataman-Obradovic-Angelou-Bulkaz
ile toplamda 8 kez karşılaştı ve bu maçların hepsinden taktiksel olarak üstün
ayrılmayı başardı. Itoudis, Ataman’ın aksine sakatlıklarla uğraşmadı ama
Ataman’ı muhtemel sakatlıklarla uğraştıran yine Ataman’ın kendisi oldu, bu yolu
başkası seçmedi.
Yine çeyrek
final serilerine dönelim. Itoudis iki maçta da gard rotasyonunda cesur ve
başarılı kararlar aldı. İlk maçta Markovic’i, ikinci maçta da Edge’yi kritik
noktalarda oyuna alarak önemli değişiklikler yaptı, ikinci maçta Aminu-Markovic
değişikliği yerinde miydi, bence değildi. Zaten Aminu da Elonu karşısında
etkili olamamıştı.
GS-BJK serisinde ise ilk iki
maçta ciddi coaching hataları gördük. Ahmet Kandemir elindeki seri nasıl rakibe
hediye edilir, bunu gösterme uğraşındaydı. Serinin ilk 60 dakikasında hatalar
yapan Ataman son 60 dakikada da taktiksel olarak ciddi üstünlük sağladı. Burada
Kandemir’in hatalarını da görmezden gelmeyelim. Son maçın ilk beş dakikasında
oyuna seyirci kalarak takımın farklı bir şekilde geriye düşmesini izledi, sonra
da maçı çeviremedi.
Şimdi soru şu; Ergin Ataman
Beşiktaş serisinin son maçında yaptığı doğrularda ısrar eder mi? Bence etmez.
Nedeni şu; bu sezon birçok defa Galatasaray’ın doğru rotasyonla oynadığını ve
sahaya istenilen performansı yansıttığını gördük. Bir sonraki maçta ise Ergin
Ataman bu doğrulardan vazgeçti. Ataman’ın sanki bir ‘’Takımı bozayım, her maç farklı bir şey yapayım ama yine kazanayım.’’inadı
var. Kendi kendini zor şartlara sokup, sonra kazanıp ‘kahraman’ ilan edilme
peşinde. Ataman’ın bu seride de bu mentalitesinden vazgeçmesini beklemiyorum.
Kadrolar
Banvit’in
istikrarlı olarak katkı veren oyuncuları belli, yardımcı oyuncular belli,
rotasyon açısından kafa karışıklığı yok. Devşirme oyuncu Simmons da formda,
çeyrek final serisinde beklentilerin de üstüne çıktı. Takımın en önemli
yıldızlarından biri olan Chuck Davis ise Tofaş karşısında bekleneni veremedi.
Halbuki karşısında Balazic-Geyik gibi çok seveceği eşleşmeler vardı ama etkili
olamadı. Chuck’ın kendisini yarı final serisine sakladığını düşünüyorum. Bu serinin
kilit adamlarından biri de Cevher Özer. Banvit’in üç yabancısından ve
Simmons’dan katkı alabileceğini biliyoruz ama Cevher’in ne yapacağı önemli.
Ligde iyi performanslar veren Cevher çeyrek final serisinde etkili olamadı. İki
maça da ilk beşte çıkan Cevher’in performansını ilk beş başlamak düşürüyor
sanki.
Galatasaray
ilk maçta Arroyo’dan verim alamadı. Basında ‘para alamadığı için oynamadı’ gibi
iddialar çıksa da ben karşısında oynayan Muratcan’ın iyi oynadığını ve
Arroyo’nun bu nedenle ritmini bulamadığı düşünüyorum. İkinci ve üçüncü maçlarda
Ataman’ın aklına ‘’Ya bizde Pops diye
birisi vardı.’’fikri geldi. Üçüncü maçta ise Ataman ‘’Bir de tüm rotasyonu kullanalım bakalım, ne olacak’’ dedi ve
farklı galibiyet geldi. Üçüncü maçın en iyisi olan Sinan Güler’in ilk maçta da
iyi oynadığını gördük, talihsiz bir sakatlık yaşamıştı. Ender Arslan da iç saha
maçlarında iyi oynarken ikinci maçta saçmalamıştı. Sadece son maçta oynayan
Göksenin Köksal da hazır olduğunu gösterdi, Cenk Akyol da sezonun en formda
döneminde.
Tahmin
Basketboldaki
her seride, seri oyuncular arasında olduğu kadar koçlar arasında da oynanır. Bu
seride ise koç faktörünün normalden daha önemli olacağına inanıyorum. Itoudis
normal sezonda iki maç kazandı ki bunlar çok önemliydi. Deplasmandaki
Fenerbahçe maçını 17 sayı geriden gelerek, içerideki Efes maçını da 15 sayı
geriden gelerek kazandırdı takımına. Ataman’ın ise ne Euroleague’de, ne de
ligde bu tip bir galibiyeti olmadı. Ciddi maçlarda hep geriden gelen ve
rakibini yakalamaya çalışan bir Galatasaray gördük. Üstüne üstlük farklı bir
şekilde öne geçtiği birçok maçı da kaybeden bir Galatasaray gördük.
(Maccabi-Beşiktaş maçları)
Itoudis’in
neler yapabileceğini hemen hemen kestirebiliyoruz. Ataman’ın ise ne yapacağı
şüpheli. Bu seride Beşiktaş maçındaki gibi geniş rotasyonla mı oynayacak, oyunu
Arroyo-Erceg-Hairston/Marko üzerine mi yıkacak? ‘Maç boyunca mutlaka üç yabancıyı aynı anda oynatmalıyım.’ısrarına
devam mı edecek? Serinin gidişatını daha çok Ataman’ın neleri tercih edeceği
belirleyecek gibi duruyor.
twitter.com/arifsahin1
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder