Türkiye ve Avrupa ligleri bitmeye yaklaşırken, transfer
haberleri yapılmaya başlanacak. Her transfer döneminde olduğu gibi birçok yerli
ve yabancı oyuncu hakkında haberler yazılıp çizilecek, aynı oyuncu birgün
Galatasaray’a ertesi gün Beşiktaş’a transfer edilecek. Tabi tüm bu süreç
içerisinde takımlar futbolcu transferinin yanı sıra yabancı-türk futbolcu
matematiklerini de göz önünde bulunduracak. Bulunduramayanlar, sözgelimi bu
yılki Galatasaray gibi, kadro istikrarı yakalayamayaca, kadrosunun tüm
kapasitesini sahaya yansıtamayacak ve başarı elde edemeyecek. Peki nedir bu
yabancı sınırlaması, Türk futbolundaki anlamı nedir?
Öncelikle bu uygulamanın adının “yabancı sınırlaması” olması
epistemolojik olarak hatalı. Çünkü Türk futbolcular o kadar kötü ki ancak
onların sayısına bir sınırlama getirilirse futbolumuz adına olumlu bir hamle
yapılmış olabilir. Yani olacaksa ancak bir Türk sınırlaması olmalı. Fizik
kalitesi anneminkinden hallice, top tekniği ilk okul bahçesindeki
çocuklarınkinden fena olan onlarca sözde futbolcu bu uygulamanın ekmeğini
yiyor. Hatta ekmeğini değil pastasını yiyor. Çünkü para çok, bol ya da bu iki
kelimenin karışımdan oluşan kemiyette.
Yabancı sınırı öyle bir uygulama ki aynı anda hem
kapitalizme hem de sosyalizme muhalif olabiliyor. Zaten bu kadar zıt
ideolojilerin ikisine aynı anda tezat oluşurabilecek bir formül olacaksa bunun
ortaya çıktığı yerin Türkiye olmaması şaşırtıcı olurdu. Milyonlarca avro verip
aldığınız futbolcuyu oynatamıyorsunuz. Ayrıca takımlar parası karşılığı
istediği oyuncuyu istediği piyasadan alamıyor. Yani kapitalizmin öngördüğü
serbest piyasa ve görünmez el yok. Kontrat ile belirlenmiş, maç başı ücret alan
futbolcuların çalışma hakkı gaspediliyor, ekmeği çalınıyor. İşçi hakları bir
anlamda çiğnenmiş oluyor.
Bunların yanı sıra, futbolun hala kaba bir milliyetçilikle
dirsek temasında olduğunu görmek can acıtıcı. Ünlü eski Barcelonalı futbolcu
Ladislao-kubala iki savaş arası dönemde, yani milliyetçiliğin zirve yaptığı
zamanlardaüç farklı milli takım forması giymiştir. O gün milliyetçilikten,
bugün yabancı sınırından bahsedenlerin kulakları çınlasın. Ayrıca, söz gelimi
Amrabat Türk olsaydı milli takıma seçilirdi. Ama sırf Fas vatandaşı olduğu için
ayrılmak durumunda kalması üzücü değil mi?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder