Eurocup’ta ilk beşer maçı geçtik, geçen yıla nazaran takım
sayısının azaltılması turnuvanın kalitesini arttırmış duruyor; sırasıyla
grupları, takımları ve yıldızlaşan oyuncuları değerlendirelim…
1.
GRUPLAR
A Grubu: Eurocup’ın en
zorlu grubu oldu diyebiliriz, Strasbourg ilk dört maçında geriden gelerek
kazandı, son maçında ise Paris’ten fark yedi… Alman temsilcileri Brose ve Bonn
3’er galibiyetteler, Brose deplasmandaki iki maçı da sadece üç sayı farkla kaybetti,
iç sahada ise üç maçta da 80’in üstüne çıktı ve rakiplerine ortalama 23 sayı
fark attı. Trinchieri’nin koçluğundaki genç
kadrosuna son olarak Shipp’i ekleyen Brose turnuvanın ilerleyen aşamalarında
tehlikeli bir rakip olmaya aday… Bonn ise gruptaki ilk iki maçında kaybettikten
sonra son üç maçını tek pozisyonluk farklarla kazanmayı başardı. Tüm maçlarını
yüksek tempoda oynayan Bonn gruptaki maçlara heyecan katıyor… Paris ve Zaragoza 2’şer galibiyetteler,
Zaragoza kadro potansiyeline rağmen başarılı olamadı, deplasmandaki üç maçta da
iyi savunma yapamayan Zaragoza’nın ikinci yarıda fikstür avantajı var… Paris
Green-Schilb-Ford gibi önemli tecrübeli oyunculara sahip, Strasbourg’a fark
atarak güçlerini gösterdiler ama hedef maçlarını kazanmalılar… Grubun dibinde
Reggio Emilia yer alıyor, Reggio ilk maçında Brose’yi yendi ama son dört maçını
kaybetti, sakatlık sorunları takımı dar
rotasyonla oynamaya mecbur kıldı ve bu zorlu grupta turu zorlamaları epey düşük
bir ihtimal gibi duruyor…
B Grubu: Grubun
zirvesinde Batı Konferansı’nın tek namağlup takımı olan Gran Canaria bulunuyor.
Tecrübeli koç Garcia Reneses’in yönetiminde müthiş bir takım oyunu oynuyorlar
ve üçü deplasmanda olmak üzere tüm maçları kazandılar… Dijon 4 galibiyetle
ikincilik için en büyük favori, maçlarının tamamı ufak farklarla bitti, genç
gard Walker takımın en büyük silahı… 2’şer galibiyetteki takımlar Asvel ve
Telenet Oostend. Euroleague Elemeleri’nde elenen iki takım arasındaki maçta
Oostend Belçika’da kazandı, Oostend geçtiğimiz yılki kadar güçlü değil, Asvel’in
daha derinlikli bir kadrosu var, grubu Oostend’in üstünde bitireceklerine
inanıyorum… 1’er galibiyetli takımlar Artland ve Cantu. Artland’ın tüm maçları
10 sayının içinde bitti, altı Amerikalı kadroları var; Cantu ilk dört maçını
kaybettikten sonra Oostend’i yendi, geçtiğimiz yıllara nazaran zayıf bir
kadroları var, ikinci devrede en fazla 2 galibiyet alabileceklerini düşünüyorum…
C Grubu: Grupta 4’er galibiyetli
iki takım var; müthiş bireysel yıldızlara sahip olan Virtus Roma tek mağlubiyetini Nymburk deplasmanında üç
uzatma sonunda aldı; evinde aldığı üç galibiyeti de zorlanarak aldılar, takımın
yüksek skor potansiyeli var… Grubun 4 galibiyetli diğer takımı Nancy, Roma deplasmanındaki
yenilgi dışında rakiplerini 70 sayının üstüne çıkarmadı, Adams&Falker
takımın en fazla öne çıkan isimleri… 3 galibiyet alan tek takım CEZ Nymburk
oldu, Çek Cumhuriyeti’nin tartışmasız en iyi takımı olan CEZ
Washington-Welsch-Rancik önderliğinde fikstür avantajını da kullanarak gruptan
çıkmaya aday… Sevilla son üç maçını kaybetti, son iki maçta çok az sayı
kaydetti, Pullen sorunu nedeniyle geriye düştüler ve ikinci yarıda da
tutunmalarını beklemiyorum… 1’er galibiyetli takımlar EWE Baskets ve Spirou
Charleroi, Batı’nın en zayıf kadrolarından birine sahip olan Spirou’nun grubu
dipte bitireceğini sanıyorum, ikinci devrede saha avantajına sahip olan EWE
Baskets ise sürpriz yapabilir, üç favoriyi Almanya’da ağırlayacaklar ve
kaybettikleri dört maçı da tek haneli farklarla kaybettiler, Ware transferi
sonrası toparlanan EWE Sevilla ve Spirou’nun üstünde bitirmeye aday…
D Grubu: Bu grupta son
maçta biraz tablo değişti ve ikinci devreye heyecan taşındı; Beşiktaş Integral
Forex ve Union Olimpija 4’er galibiyetle zirvedeler, Zenit’e yenilen Khimki ise
3 galibiyette kalarak hayal kırıklığı yarattı. İlk maçında Olimpija’ya kaybeden
Beşiktaş Holland transferi ve Lofton’ın düzelmesiyle çıkışa geçti; Riga maçı
dışında rahat maçlar kazanamadılar ama 4 galibiyete ulaşmayı başardılar… Union
Olimpija dört galibiyet alarak önemli bir avantaj elde etti, gruptaki zayıf
takımlar karşısında favori olacaklar ama Zenit deplasmanında alacakları
muhtemel yenilgi onları zor bir duruma sokabilir, Begic’in transferi durumunda
işleri güçleşecektir… Euroleague seviyesinde bir kadroya sahip olan ve sistemi
de belli olan Khimki buna rağmen istediği sonuçları alamadı, Beşiktaş ve Zenit
deplasmanındaki yenilgiler takımı geride bıraktı ama ikinci devrede saha
avantajına da sahip olacak Khimki’nin 5/5 yapması sürpriz olmaz… Zenit iki
galibiyetle geriden geliyor, Hodge-Borovnjak’ın takıma uyumlarıyla vites
yükselten Zenit son maçlarda Olimpija’yı yakalayabilir… Son sıradaki Riga-Olaj’dan
ise bahsetmeye gerek yok…
E Grubu: Bu grupta Rytas
ve Banvit 4’er galibiyetteler, Rytas Banvit’i farklı geçerek liderlik yolunda
avantajlı, tek mağlubiyetlerini ise Asesoft deplasmanında çok ağır bir
yenilgiyle aldılar. Genel olarak kısa bir takım olan Rytas takım liderliğini
Litvanyalı oyunculara vermiş durumda ve gençler Juskevicius-Orelik takıma çok
iyi liderlik ediyorlar… Banvit kazandığı dört maçta da iyi savunma yaptı ve
ikinci yarılarda fark yarattı, bunun en büyük sebebi de koç Zoran Lukic. Sezon
başında yabancılar arasındaki rol
değişimini iyi yapan Lukic genç oyuncuları da iyi kullanıyor, ilk yarılarda
takım geriye düşse de oyunu mükemmel okuyor ve ikinci yarılarda gereken değişiklikleri
yapıyor… Asesoft Ploiesti 3 galibiyette, geçtiğimiz yıla nazaran daha iyi bir
kadro kuran Asesoft iç saha maçlarında çok rahat oynuyor, deplasmanlarda
tempoyu düşürmeye çalışmaları maç sonlarında pahalıya patlıyor, fikstür
avantajıyla gruptan çıkmaya yakınlar… Krasny Bauermann’in göreve gelmesinden
sonra daha derli-toplu bir görüntü içinde, 2 galibiyetle kapattılar ama ikinci
yarıda yukarıdaki güçlü takımları yakalamaları zor… Hapoel Jerusalem büyük
hayal kırıklığı yarattı, çok derinlikli kadrolarına rağmen sadece 1 galibiyette
kaldılar, üstelik ikinci yarıda fikstür dezavantajları da var, kaybettikleri
dört maçın ikisini tek pozisyonla kaybettiler, işleri çok zor ama bir ihtimal
Ploiesti’yi yakalayabilirler… Partizan ise kadrosunu geç oluşturdu, aslında
potansiyelli bir kadro var ama Mirosavljevic’in sakatlığı ve Macvan’ın takıma
geç katılması nedeniyle takım ilk dört maçını kaybederek çok geride kaldı…
F Grubu: Lokomotiv Kuban
da beş galibiyetle Doğu’nun namağlup takımı oldu, Delaney’nin de sakatlanmasına
rağmen zayıf rakiplerini rahat geçtiler; tüm maçlarını çift haneli farklarla
kazanan Kuban turnuvanın sonuna kadar gidebilecek bir kaliteye sahip… PAOK
sürpriz yaparak 4 galibiyetle ikinciliğe çıktı, Kuban deplasmanında çok ağır
bir yenilgi almalarına rağmen diğer maçları kazanmayı başardılar, ilk kez
ikinci tura çıkmaya yakınlar… Pınar Karşıyaka Strawberry sorunu nedeniyle
istediği ritmi yakalayamadı, Buducnost-Ventspils deplasmanlarında kazanarak
gruptan çıkma yolunda avantaj sağladılar… Ventspils 2, Buducnost 1
galibiyetteler, yukarıdakileri yakalamaları neredeyse imkansız… Stelmet Gora
ise Eurocup’ta ilk beş maç sonunda galip gelemeyen tek takım oldu, çok kötü bir
kadroları yok ama takım bütünlüğü içinde oynamıyorlar, maç başına ortalama 15
sayı fark yiyorlar.
2. EN İYİ TAKIMLAR
5- Beşiktaş IF: Son dört maçını kazanan Beşiktaş;
Lofton-Broekhoff-Jajuan önderliğinde başarılı bir takım, Engin Atsür’ün önemli
katkısı, Holland’ın özellikle Khimki maçındaki üstün performansı ve Hilton’ın
top kayıplarını azaltamasa da ‘görev adamı’ olması kadronun eksiklerini
kapatıyor.
4- Strasbourg: İlk dört maçını kazanan Strasbourg oldukça
tecrübeli bir kadroya sahip; başarılı koç Vincent Collet’nin takımı
Diot-Campbell-Leloup-Howard-Traore beşine sahip,
Dobbins-Toupane-Lacombe-Dragicevic kenardan gelip katkı yapan isimler. İlk dört
maçını da ikinci yarı performanslarıyla kazanan Strasbourg iyi bir savunma
takımı görünümünde, takımın en etkili oyuncuları pota altındaki Howard-Traore
ikilisi.
3- Gran Canaria: Beş maçını da kazanan Canaria’nın sıralamamda
Rytas’ın gerisinde kalmasının nedeni çok
güçlü rakiplerle oynamamaları oldu. Aitor Garcia-Reneses’in takımı müthiş bir
takım oyunu ortaya koyuyor, Dijon deplasmanı dışında tüm maçlarını rahat
kazandılar ve rakiplerini 80 sayının altında tuttular, takımın en fazla asist
yapan oyuncusu Bellas dışında üçten fazla maça ilk beşte çıkan oyuncu yok.
Baez-Newley-Kuric-Summers-Kendall-Oliver-Tavares-Urtasun takımın önemli
isimleri, derinlikli bir kadroları var, Newley formda olmasa da Kuric 17/27
üçlük atıyor ve Summers-Oliver dışarıdan önemli katkı sağlıyorlar, Tavares
fizik avantajıyla pota altında büyük fark yaratıyor.
2- Lietuvos Rytas: Dört maçı da çift haneli farklarla kazanan
Rytas, Asesoft deplasmanında ise ağır bir mağlubiyet aldı. Yaş ortalaması düşük
ve Kavaliauskas dışında ciddi bir uzunları yok, oyunu kısalar üzerinden
oynuyorlar, kadroda üç Amerikalı var ama takımın sorumluluğu genç Litvanyalılar’da.
Orelik 16s-5r-2a ortalamalarıyla bir numaralı yıldız, Juskevicius yüksek
formunu sürdürüyor; tecrübeliler Gecevicius-Lukauskis’ten sonra Travis Leslie
geliyor.
1-
Lokomotiv Kuban: İlk bölümün
tartışmasız en iyi takımı. Grupları kolay olabilir ama beklenenin üstünde bir
fark yarattıkları da yadsınamaz bir gerçek. Kalnietis yokken Delaney de iki maç
kaçırdı ama takım durmadı. En etkili iki oyuncu NBA patentliler Derrick Brown
ve Anthony Randolph oldular. Kısalar; Miles-Delaney-Simon-Kurbanov ve pota
altında Hendrix rotasyonu tamamlıyorlar. Delaney’nin yokluğu da telafi edildi
ama Brown/Randolph’tan biri sakatlanırsa işleri zora girebilir.
YILDIZLAR
Tecrübeli Yıldızlar
5- Tyrese Rice: Euroleague şampiyonu olduktan sonra Eurocup’a
geçen Rice 17s-2r-5a ortalamalarıyla oynuyor, %68’le ikilik atması önemli bir
başarı.
4- Juan Palacios: Karşıyaka’nın çok da uzun olmayan pivotu
18s-9r-2a ortalamalarıyla en yüksek ribaund ortalamasına sahip olan oyuncu oldu
ve zayıf grupta takımını yukarıya taşıdı.
3- Walter Hodge: Zenit’te büyük fark yarattı; 18s-2r-7a
ortalamalarıyla oynuyor, özellikle iç saha maçlarında mükemmel bir performansı
var.
2- Derrick Brown: Kuban’da ikinci sezonunu geçiren forvet Eurocup’ta
fazla süre almıyor, müthiş şut yüzdesiyle 16.6 üretiyor ve 3.8r-2.8a
ortalamaları var.
1-Chris Lofton: Beşiktaş’ın skoreri 20.4 sayı ortalamasıyla
turnuvanın en skoreri oldu, 2r-4a-2tç ortalamalarını da katarsak turnuvanın en
başarılı oyuncusu konumunda.
Genç Yıldızlar
6- Gediminas Orelik: Rytas’ın ‘90lı forveti 16s-5r-2a-1tç
ortalamalarına sahip.
5- Kyle Kuric: Canaria’nın genç gardı oyunun diğer alanlarında
fazla etkili değil ama mükemmel bir şutör, 18/28 ikilik ve 17/27 üçlük
isabetiyle maç başına 18 sayı üretiyor.
4- Bradley Wanamaker: Brose’nin gardı 14s – 3.5r – 7.5a – 3tç ortalamalarına
sahip, çok yönlü oyunuyla her takıma
lazım bir oyun kurucu.
3-Erwing Walker: Dijon’un sadece 1.72 boyundaki gardı 18.4s – 3r – 5.6a ortalamalarıyla fark yarattı.
2-Brandon Triche: Roma’nın ‘91li gardı özellikle birinci ve
üçüncü haftalarda çok etkiliydi, o haftalarda MVP olan Triche’nin genel
istatistikleri 18.4s – 4.2r – 3.8a – 2tç
1-Darius Adams: Nancy’nin şutörü 19.4 sayı ortalamasının yanında
5.2r - 6.6a – 2tç ortalamalarıyla oynuyor, serbest atışlarda 18/19 attı,
Eurocup’ta 10-5-5-2’yi geçen tek oyuncu, bu özelliğiyle Lofton’dan bile etkili
olduğunu söyleyebiliriz.
sahinarif88@hotmail.com
twitter: @arifsahin1
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder