16 Kasım 2014 Pazar

Euroleague ve Eurocup’ta ilk yarıda Türk temsilcileri

Euroleague ve Eurocup’ta ilk beşer maç tamamlandı, Türk temsilcilerinin durumlarına bakalım…



                                                      EUROLEAGUE


Anadolu Efes: Euroleague'in ilk bölümünde beklentilerin üstüne çıkan Türk takımı olmayı başardılar. Ivkovic'in takımın başına geçmesinden sonra genç Türkler ve ortalama sayılabilecek yabancı kısalar ile yola çıkan Anadolu Efes ilk maçında Unics Kazan'ı geçtikten sonra zayıf rakipleri karşısında deplasman maçlarında zorlanmadı ve son maçında da Real Madrid'i İstanbul'da yendi. Efes oyun olarak beklentilerin çok üstüne çıktı, Cedi-Furkan takıma önemli katkılar verirken, Saric özellikle Krstic'in sakatlanmasından sonra fazla katkı verdi, Lasme-Perperoglou beklenen seviyede oynadılar, şu anda en büyük hayalkırıklıkları Draper-Janning oldular diyebilirim, Janning gelecek için umut verse de Draper hiç öyle bir durumda değil. Draper sezon boyunca oynayacağı en iyi maçı sezon başında Unics Kazan'a karşı oynadı, sonraki iç saha maçlarında kötü oynayan Draper, yedeği de Doğuş olunca çok sırıttı... Anadolu Efes'te tüm maçlara ilk beşte çıkan tek oyuncu Stratos Perperoglou 7.8s -4r ortalamalarıyla oynuyor, Krstic üç maçta 17.3s- 4.7r- 2a ortalamalarıyla takımın en verimli oyuncusu oldu; Saric Krstic'in olmadığı iki maçta 14.5s- 5.5r - 2a ortalamaları yakaladı. Draper 8.4s- 5.2a ortalamaları yakalarken maç sonlarını kötü oynadı. Cedi Osman 7.8s- 4r ortalaması yakalarken istatistiklere yansımayan savunma katkısıyla göz doldurdu... A Grubu'ndaki duruma bakacak olursak; Anadolu Efes grubu ilk üçte bitirmeyi hemen hemen garantiledi, ikincilik durumunda Real Madrid ve Zalgiris'le ikinci turda eşleşilmeyecek, Efes için sezonun geri kalanında belirleyici olması muhtemel bir fikstürün olacağını söyleyebiliriz. Unics-Zalgiris-Real Madrid'le deplasmanda karşılaşacak olan Efes'in bu deplasmanlardaki performansı takımın ne kadar ciddi olduğunu gösterecek...


Fenerbahçe Ülker: İlk iki dış saha maçları 15 sayının üstündeki farklarla biten Fenerbahçe Ülker iç sahada tersine zorlu maçlar oynadı, Milan'ı içerde, Turow ve Bayern'i deplasmanlarda yenerek tur için önemli avantaj yakaladı. Fenerbahçe Ülker rotasyon açısından oldukça zorlanıyor, beş maçta ilk beş oynayan oyuncu yok. Takımın en verimli oyuncusu Andrew Goudelock, oyunun diğer alanlarına fazla katkı vermeyen Goudelock müthiş şut yüzdeleriyle kazanılan maçlarda 27 sayı ortalaması yakaladı ama kaybedilen iki maçta 13.5s ortalamasıyla oynadı, Bayern deplasmanında 10/13 üçlük atarak Euroleague rekoru kıran Goudelock'un Top16'de 'Bojan Bogdanovic rolüne' bürünüp bürünmeyeceği merak konusu... Nemanja Bjelica 11.6s -5r ortalamalarına sahip, Vesely- Preldzic ve Bogdanovic takımın verimli olan diğer oyuncuları. En çok eleştiri alan Ricky Hickman çok kötü bir şut yüzdesiyle oynuyor, Hickman'ı daha çok Bogdanovic'in sorumsuz oyunu ve Obradovic'in ona verdiği oyun kurucu rolü yıprattı diyebiliriz, Top16 öncesi form tutmasını umuyorum... Fenerbahçe Ülker ilk beş maçta toplam 412 sayı atarak Real-CSKA'nın ardından ligin üçüncüsü oldu... C Grubu'ndaki duruma bakacak olursak; grupta Fenerbahçe Ülker ile Panathinaikos 3'er galibiyetteler, fikstür avantajını düşünürsek İstanbul'da alınacak bir Panathinaikos galibiyeti muhtemelen ikinciliği getirecek, böylece Fenerbahçe Ülker Top16'de Barcelona'dan kurtulacak.




Galatasaray Liv Hospital: Ergin Ataman-Arroyo-Erceg’le devam eden Galatasaray Ender-Sinan’ı da kadroda tuttu, Jawai sözleşme yeniledi, onlar dışında kadro tamamen değişti. Kağıt üstünde geçen seneye nazaran daha derinlikli bir kadro oluşturan Galatasaray LH parkede ise beklentileri karşılayamadı. Kızılyıldız deplasmanında çok kötü bir oyun oynayan GS maçı tek haneli farkla kaybetti; sonraki maçlarda içeride Neptunas-Valencia’yı çok rahat geçen GS, Laboral deplasmanında iyi oynadığı maçı son bölümdeki hatalarıyla kaybetti, Olympiakos deplasmanında ise adeta ‘maça çıkmadan maç kaybedildi’. Üç deplasmandaki yenilgi de kabul edilebilir değiller, Laboral deplasmanındaki yenilgi kabul edilebilir olurdu ama maç boyunca o kadar iyi oynadıktan sonra son beş dakikada 8 sayı öndeyken maçı kaybetmek yaraladı. İlk beş zaten belli; Arroyo-Pocius(Sinan)-Micov-Erceg-Furkan. Galatasaray LH ilk beşten istediği katkıyı hemen hemen aldı ama bench’ten istediği katkıyı alamadı. Ender sakatlıktan geç kurtuldu ve asist rakamı düşük, Pocius berbat dış şut atıyor ve sakatlığından dolayı son üç maça çıkmadı, en büyük sorun ise pota altı. Vougouikas hiç beklemediğim bir şekilde son derece kötü oynuyor, berbat şut atıyor ve savunmada da bir katkısı yok. Jawai’ye gelecek olursak, çoğu izleyici gibi ben de ondan bir şey beklemiyordum, sezon boyunca fark yaratacağı belki de tek maç Laboral maçı olacaktı, o maçta da forma giyemedi.
D Grubu’ndaki duruma bakacak olursak; Galatasaray LH Laboral ve Neptunas’la beraber 2 galibiyetle üçüncü sırayı paylaşıyor, Valencia ise 1 galibiyette. Yalnız, Valencia dengeleri değiştirecek bir transfer yaptı ve Buycks’un yerine Nedovic’i transfer etti. Valencia’nın fikstürü de hesaba katarsak yukarılara çıkacağını düşünüyorum, Laboral ise son sıraya doğru gidecektir. Tahminimce; son iki haftaya Kızılyıldız-GS 4’er galibiyette, Valencia-Neptunas 3’er galibiyette girecekler; Galatasaray’ın son iki maçta bir galibiyet alması turu getirir…





                                                        EUROCUP




Banvit: Banvit yeni sezona yeni koçuyla ve yeni bir sistemle başladı. Lukic’in yapmak istedikleri; Chuck’ı rol oyunculuğuna çekmek ve dış sistemde de kontrolü Rowland yerine Mejia’ya vermek idi. Hapoel’le oynanan zorlu ilk maçla Rowland/Chuck oynamadılar ve gençler daha fazla sorumluluk aldılar, ikinci yarıdaki dönüşle bu formül tuttu. Sonraki iki maçı da kazanan Banvit, Rytas deplasmanında sezonun en kötü maçını oynadı, maçın hiçbir bölümünde etkili savunma yapamayan Banvit liderlik maçını kaybetti ama dönüp Krasny’i yenerek turu hemen hemen garantiledi. Banvit’te index rating’i en yüksek oyuncu EJ Rowland, Mejia’ya göre daha az süre alsa da 14.5s – 3.5r – 5a ortalamalarıyla daha etkili oynuyor, iplerin Mejia’da olması onun da işini kolaylaştırdı gibi… Mejia 13.2s- 4.4r- 2.8a ortalamalarına sahip, Davis’in verimliliği düştü ama her zaman kadroda olmasına ihtiyaç duyulacak bir oyuncu. Pota altındaki Dragicevic-Veremeenko ikilisi birbirlerini aratmıyorlar, Dragicevic biraz daha skorer ve pota altında daha caydırıcı bir güç, Veremeenko ise dışardan etkili olabiliyor; ikisinin de çok kötü serbest atış yüzdeleri var, daha iyi serbest atış atmazlarsa bu ileride büyük sorun olabilir. Keith Simmons her zamanki görev adamı konumunda, özellikle savunma sertliği açısından sahada yer alması çok önemli. Türk oyunculara gelecek olursak; Cevher Özer ve Erkan Veyseloğlu rotasyonda çok geriye düştüler; Lukic dört genç oyuncu Edge-Mutaf-Tolga-Berkay’a ortalama 10’ar dakikanın üstünde süreler verdi, bu dört gençten en verimlisi ise Şafak Edge oldu. Edge hem Rowland’ı dinlendirme görevini iyi yaptı, hem de oyunda olduğunda oyunun şeklini değiştirdi. Maxim Mutaf olağanüstü katkı vermedi ama bench oyuncusu olarak gerekenleri yaptı, Berkay rotasyonda Cevher’i arkaya attı, Chuck’ı yedeklerken ribaundlarda katkı verdi. Banvit’te bahsetmemiz gereken belki de birinci isim Zoran Lukic; geçen sezon Nizhny’i yarı finale çıkaran Lukic Banvit’te de fark yarattı, geçen sezon Itoudis başarılı bir sezon geçirse de Eurocup’ta beklenen etkiyi yaratamamıştı, Lukic ise ilk günden itibaren fark yarattı, öncelikle takımda rolleri iyi dağıtan Lukic, ilk üç maç boyunca savunmaya önem vererek maçları kazandırdı, gençleri iyi değerlendiren koç, oyunu okuma açısından gerçekten muazzam bir beceriye sahip; Banvit’in kazandığı dört maçta da ikinci yarılarda fark yaratması ve her maçta farklı bir skorerin olması sürpriz değil.
E Grubu’ndaki duruma bakacak olursak; Banvit, Rytas’la beraber 4’er galibiyetle zirvede, Asesoft Plo. 3 galibiyette ve Krasny 2 galibiyette, Hapoel 1 galibiyetle geride kaldı ama belki kadro kalitesiyle geri dönebilir diyelim, Banvit bu grubu en az 7 galibiyetle bitirmeye aday duruyor…




Beşiktaş Integral Forex: Beşiktaş sezon başında yanlış kadro kurmuştu, buna ek olarak Miller da sezon başlamadan sakatlandı ve Lofton’ın da hafif sakatlığıyla ilk hafta şoke edici bir mağlubiyet geldi, hemen sonrasında Holland’ın katılımı ve takıma hemen uyum sağlaması, Lofton’ın skorer oyunu, Atsür’ün beklenmedik katkısı, Jajuan Johnson’ın pozitif katkısıyla takım arka arkaya galibiyetler aldı, zayıf rakiplere karşı alınan galibiyetleri saymasak da Khimki karşısında alınan galibiyet önemli bir mesaj oldu. Beşiktaş’ta beş maçta da ilk beşte görev yapan iki oyuncu var; Ryan Broekhoff ve Jajuan Johnson. Eurocup’ın da en yüksek index değerine sahip olan oyuncusu olan Jajuan 17.2s-6.6r-2.6tç-1.6b ortalamalarına sahip, Broekhoff 11.2s-6.2r-1.6a-2.2tç ortalamalarıyla oynuyor, Broekhoff’un savunmasıyla ve kritik dakikalardaki oyunuyla istatistiklerin göstermediği bir fark yarattığını söyleyebiliriz, yürekten oyunuyla farklı bir konumda. Eurocup’ın ve takımın en skorer oyuncusu ise Chris Lofton. Sadece bir maça ilk beşte çıkan Lofton en fazla süre alanlardan biri, 20s-2r-4a-2tç ortalamalarıyla oynuyor, maç başına ortalama 4/10 üçlük isabetiyle oynuyor. John Holland İstanbul’da oynadığı iki maçta fark yaratan isim oldu, Khimki’ye karşı 13s-4r-2a ile müthiş oynamıştı…
 D Grubu’ndaki duruma bakarsak; gruptan çıkacak ve elenecek olan takımlar hemen hemen belliler. Khimki ve Union Olimpija, Beşiktaş’la beraber dörder galibiyetteler ve arka grupla aralarında üç galibiyetlik bir fark var. Beşiktaş için grubu birinci bitirmekle diğer sıralardan birinde bitirmek fazla fark yaratmayacak ama Olimpija-Khimki deplasmanları takımın özgüvenin artması ve mesaj vermesi açısından büyük önem taşıyor…





Pınar Karşıyaka: Pınar Karşıyaka diğer Eurocup temsilcilerimize nazaran daha oturmuş bir sisteme sahip olarak sezona girdi. Sarıca-Dixon-Diebler’la üçüncü sezona giren Karşıyaka Batista’nın yerine Palacios’u transfer etti, Strawberry-Gabriel’le yabancı rotasyonunu tamamladı. İlk maçta PAOK’a iki uzatma sonunda kaybeden Karşıyaka sonrasında Buducnost-Ventspils’i deplasmanlarda geçerek turu hemen hemen garantiledi. Stelmet’i farklı geçen Karşıyaka, Kuban deplasmanında etkisiz kaldı. Oyuncu performanslarına bakarsak; en etkili oyuncu 18s-9r ortalamalarıyla oynayan Juan Palacios oldu. Bobby Dixon 19s-4r-4a ortalamalarıyla, Diebler da 16s- 4.6r- 2.6a ortalamalarıyla beklenen katkıyı verdiler, Gabriel de 10s-5r-2b ortalamalarıyla aldığı süreye oranla beklenen katkıyı verdi. En büyük hayal kırıklığı ise DJ Strawberry oldu. Çok kötü bir şut yüzdesiyle ancak 3.6 sayı ortalaması tutturabilen Strawberry asistinden daha fazla top kaybı yaparak bekleneni veremedi, ikinci tur maçları öncesi yerine yeni transfer yapılması muhtemel. Yerli oyunculara gelirsek; geçtiğimiz iki yılda olduğu gibi yerli oyunculardan çok az katkı geliyor, Yunus Emre Sonsırma beklenenin üstünde katkı sağlarken, en fazla süre alan Türk oyuncu olan Barış Hersek beklentilerin biraz altında kaldı.
F Grubu’ndaki duruma bakalım; Pınar Karşıyaka 3 galibiyetle, Loko Kuban ve PAOK’un gerisinde kaldı ama geride çok zayıf takımlar var; 2 galibiyetteki takım Ventspils, Karşıyaka’ya kendi sahasında kaybetti ve zorlayacaklarını sanmıyorum; Karşıyaka’nın PAOK’u geçip geçmemesi çok da önemli değil ama şu andaki tabloyla sonraki tur için ümit verdiklerini söylemek zor…










sahinarif88@hotmail.com

twitter: @arifsahin1

www.abcspor.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder