2 Haziran 2014 Pazartesi

Fenerbahçe Ülker – Galatasaray LH serisi analizi

        Beko Basketbol Ligi’nin finalinde bu yıl ülkemizi Euroleague’de temsil etmiş olan iki takım karşı karşıya geliyorlar. İki takım son olarak 2011 yılında lig finalinde karşılaşmışlardı ve Fenerbahçe Ülker şampiyon olmuştu.



            Finale nasıl geldiler?


Fenerbahçe Ülker normal sezonu ikinci sırada bitirmişti. Play-off’un ilk turunda sezonun beklentileri aşan takımı Uşak Sportif ile karşılaştılar ve seriyi rahat geçtiler. İkinci turda Pınar Karşıyaka ile karşılaştılar ve o seriyi de maç kaybetmeden geçtiler. İki seride de gördüğümüz şu oldu; Obradovic takım rotasyonunu sezon içinde kullandığından daha iyi kullandı ve takım yüksek tempoda başarılı maçlar çıkardı. İzmir’de oynanan Pınar Karşıyaka maçı haricinde Fenerbahçe Ülker dört maçta ortalama 89 sayı üretti ve dar rotasyon yüzünden sıkıntı çeken rakiplerini son dakikalara kalmadan yenmeyi başardı. Play-offtaki beş maçın üçünde Fenerbahçe Ülker ilk yarılarda ciddi sayılabilecek şekilde geri düştükten sonra kazanmayı başardı. Normal sezonda bunu yaptıklarına yine pek rastlayamamıştık. Play-offlarda ise ciddi bir takım olarak oynadıklarını gözlemledik.

Galatasaray Liv Hospital ise play-off döneminde rakibine nazaran daha zor seriler oynadı. Çeyrek finalde elenme noktasına gelen takım, Ahmet Kandemir’in önemli (!) hamleleriyle krizi atlattı, son maçı çok iyi oynayarak kazandı. Banvit serisinde ise ilk maçta Banvit’in çok kötü dış şut atması, son maçta ise Rowland’ın ikinci yarıda saçmalaması-Ataman’ın önemli taktiksel başarısıyla Galatasaray finale kaldı. Ergin Ataman’ın normal sezona ve Euroleague sezonuna nazaran başarılı hamleler yaptığını ama kadrodaki oyuncuların son derece dengesiz performanslar sergilediğini söylemek gerekir.




            Saha avantajı


            Bu seride saha avantajı Fenerbahçe Ülker’de ve serinin ilk iki maçı Ülker Sports Arena’da oynanacak. Fenerbahçe Ülker için saha avantajı çok önemli, herhangi bir yerde Fenerbahçe-Galatasaray karşılaşıyorsa saha avantajının çok önemli olduğunu söylememe de gerek yok. Fenerbahçe Ülker bu sezon ligde oynadığı iç saha maçlarında sadece Pınar Karşıyaka ve Banvit karşısında yenilgiye uğradı, birçok önemli maçı ise farklı bir şekilde kazandı.

            Galatasaray LH ise bu sezon deplasman maçlarında pek başarılı olamadı. Ligdeki Pınar Karşıyaka deplasmanı haricinde hiçbir deplasmanda iyi oynadıklarını görmedik. Play-offtaki deplasman galibiyetlerinde de rakip takımların oyunları daha fazla ön plana çıktı.


            İki takım arasında son yıllarda oynanan tek play-off serisi 2011 finaliydi, o seride de saha avantajı Fenerbahçe Ülker’de idi. Galatasaray deplasmanda bir maç kazanmasına rağmen seriyi 4-2 ile Fenerbahçe Ülker kazanmıştı. İki takım arasında son üç sezonda Ülker Arena’da oynanan üç maçı da Fenerbahçe Ülker kazandı.




            Koçlar


İki koçun da çok iyi bir play-off dönemi geçirdiğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Obradovic  karşısında görece zayıf rakipler buldu ama sahada takımını çok iyi yönetti, doğru değişiklikleri doğru zamanda yaptı ve maçları lehine çevirmeyi başardı. Fenerbahçe Ülker esasen Euroleague’den elendikten sonra çıkıştaydı ama tam da doğru yerde formlarının zirveye çıktığını gördük. Bunda en önemli etmenlerden biri de takım içi disiplinin sağlanması oldu. Obradovic çalışması zor bir koç ve Fenerbahçe Ülker kadrosundaki birçok oyuncu da ‘disiplin’ kelimesiyle sorun yaşayan oyuncular. Bu yüzden Mart’a kadar olan süreçte takım içinde birçok sorun yaşandı. Kleiza-Bjelica-Emir’le sorunlar yaşayan Obradovic üç oyuncuyu da takıma kazandırmayı, istediklerini yaptırmayı başardı.

Ergin Ataman’ı sezon boyunca çok eleştirdim, son iki Banvit maçında ise yaptıkları takdir edilmeli. Kadrodaki oyuncular bu kadar dengesizken, en çok güvenilen Arroyo-Erceg bile vasatı zor aşarken takımını çok iyi oynatmayı başardı. Sinan Güler’li ilk beş çoğu zaman maç başında istenilen katkıyı verdi ama kenardan verim alınamadı, kadro bu kadar verimsizken takımı finale taşıdığı için Ergin Ataman takdiri hak ediyor.



            Kadrolar


            Fenerbahçe Ülker’de neredeyse tüm oyuncuların sezon boyunca gösterdikleri performanstan daha iyi bir noktada olduğunu söyleyebiliriz. Sezon boyunca gösterdiği performanstan daha kötü olan tek oyuncu olarak Nemanja Bjelica’yı gösterebiliriz ama onun da sürelerinin azaldığını söyleyelim. Bjelica’nın yerine ilk beşe geçen Linas Kleiza özellikle Pınar Karşıyaka serisinde çok başarılı oldu ve toplamda 16/23 şut isabetiyle oynadı. Benzer şekilde Bogdanovic’in de form grafiğini arttırdığını, doğru şutları seçtiğini ve daha başarılı bir yüzdeyle oynadığını söyleyebiliriz.
            Fenerbahçe Ülker’in başarısındaki en önemli aktörlerden biri de Bo McCalebb’tı. Bo geçen sezondan önce gerek Partizan’da, gerek Siena’da ‘kafasına göre takılan, şut atmaktan ziyade potaya saldıran bir oyun bozucu’ görevindeydi. Üstlendiği bu rolü iki takımda da iyi yaptı ama İstanbul’daki ilk sezonunda bunu başaramadı. Obradovic ise bu rolü kabul etmedi. Malum, Obradovic’in takımında ihtiyaç duyduğu oyun kurucu ikili oyunları iyi oynayan, gerektiğinde sorumluluk alan bir oyun kurucu. Bo da ilk aylarda Obra’nın istekleriyle çatıştı, yetenekleri tam olarak buna uygun olmasa da en azından şimdilik Obra’nın isteklerini dinliyor durumda. Play-offlarla beraber form grafiğini çok arttıran Bo ilk dört play-off maçında ortalama 18s-6a gibi muazzam bir katkı verdi.
            Emir Preldzic’e geçelim. Emir Preldzic play-off döneminde de normal sezondan çok farklı oynamıyor, yine boy avantajını kullanarak asist sayısında önemli bir şekilde üstün. Son KSK deplasmanı haricinde ise koçun onu uzun süreler oyunda tutmadığını gördük. Son KSK maçında ise neredeyse mükemmel bir performans sergiledi, maçın FBÜ’ye dönmesinde en önemli oyunculardan biriydi. Son olarak Luka Zoric’in de kısa sürelerde çok verimli olduğunu, koç onu doğru zamanlarda kullandığında takıma önemli katkı verdiğini belirtelim.



            Galatasaray’a geçelim. Galatasaray’da sezon boyunca olduğu gibi ciddi bir istikrar sıkıntısı olduğunu gördük. Kısa sürede oynanan play-off sürelerinde bir maç iyi katkı veren oyuncu bir sonraki maçta çok kötü oynayabiliyor. Bu tabii ki olabilir ama Galatasaray’da takımın neredeyse tamamının bu kadar kötü olması anlaşılabilir gibi değil.
            Öncelikle Carlos Arroyo’dan bahsedelim. Arroyo play-off dönemine çok kötü başladı, ilk Beşiktaş maçında vasatın altında kalan Arroyo kısa sürede toparlandı. (burada para sorununun konuşulduğunu da hatırlatayım) Arroyo Banvit serisindeki maçların sonlarında çok iyi oynadı. Banvit’le oynanan üçüncü maçın son dakikasında, dördüncü maçın ise ikinci yarısında mükemmel oynadı, Rowland’a üstünlük kurarak maçların kırılma anlarında yıldızlaştı.
            Arroyo’dan sonra en fazla süre alan oyuncu olan Zoran Erceg play-off döneminde bütün sezon gösterdiği performanstan daha da kötü bir performans göstermeyi başardı. Yedi play-off maçında sadece iki kez çift haneli skorlara ulaştı ve son altı maçta 14/39 şut isabeti ile oynadı-16 top kaybı yaptı. Erceg’in müthiş savunma performanslarını (!) da izliyoruz, kritik anların neredeyse tamamında hata yaptı, takım onun önemli katkısıyla (!) finale çıkmayı başardı.
            Play-off döneminde takımda önemli süreler alan Sinan Güler genel olarak verimli bir dönem geçirdi diyebiliriz. İstanbul’daki Banvit maçları haricinde gerçekten iyi oynadı ama düşüşe geçen performansı kafamda soru işareti yarattı. Markoishvili ise son Banvit maçındaki üçüncü çeyrek performansı haricinde kötü bir dönem geçirdi diyebilirim. Son maçtaki performansı ise final öncesi takım adına umut verici. Cenk Akyol her iki serinin de sadece ilk maçlarında iyi oynadı. Malik Hairston’ın performansı dibe vurmuş gibi görünüyor. Ersin Dağlı da son iki maç haricinde kötü oynadı.




            Tahmin


            Türkiye’nin köklü iki kulübü arasındaki gerginlikten dolayı bu serinin de oldukça gergin bir atmosferde oynanacağını tahmin ediyorum. Seri uzadıkça sinirler gerilecek, yöneticiler taraftarları provoke edecek, medya üzerinden suçlamalar yöneltilecek, en zor iş muhtemel hakemlerin işi olacak. Bu durumlarda basketbol açısından konuşmak da oldukça güç olacak diye tahmin ediyorum.

           
            Serinin başı itibariyle Fenerbahçe Ülker’in favori olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Saha avantajı FBÜ’yü zaten öne geçiriyor, iki takımın form durumlarına bakıldığında da Fenerbahçe Ülker önde. Galatasaray’da tüm oyuncular %90 performanslarıyla sahada olurlarsa işler değişebilir ama iki seride de bunu fazla göremedik –Beşiktaş’la oynanan üçüncü maç istisna- Bu seride de Galatasaray’ın dört-beş maçta tam kadro olarak mükemmel oynamasını beklemiyorum. Maçlardan sonra değerlendirmek üzere… (maç yazıları maçlar bittikten hemen sonra eklenecektir)








twitter.com/arifsahin1

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder